Fikret Bila

Fikret Bila

fbila@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

Yön Yeni düzenlemeler, başörtüsü-türban konusunun Anayasa Mahkemesi'nde iptal davasına konu olmasına açık kapı bırakıyor.Yeni düzenlemelerin inceliklerini ve hukuki yönden sorunlu yönlerini şöyle sıralayabiliriz: AKP ve MHP'nin anayasa ve YÖK Yasası'nda değişiklik önerileri, başörtüsü-türban konusunda son kararın Anayasa Mahkemesi'ne bırakıldığını gösteriyor. 1- Türban yasağı, Anayasa Mahkemesi'nin 1989 tarihli kararına dayanıyordu. Anayasa Mahkemesi'nin bu kararı karşısında türban serbestliğinin, ancak anayasa değişikliğiyle yapılabileceği savunuluyordu. Anayasa Mahkemesi'nin anayasa değişikliklerini içerik yönünden denetleyemeyeceği, sadece şekil yönünden denetleme yetkisinin bulunduğu gerekçesiyle, düzenlemenin Anayasa'da yapılması isteniyordu. Böyle yapılsa bile Anayasa Mahkemesi'nin usulden hareketle içeriğe de bakabileceği görüşünü savunun anayasa hukukçuları olsa da bu tartışmanın önemi kalmadı. Çünkü, başörtüsü tarifi Anayasa'da değil YÖK Yasası'nda yapıldı.Düzenleme yasada yapıldığı için Anayasa'ya aykırılık iddiasıyla iptal davasına konu edilmesinin yolu kesin olarak açılmış oldu. İptal davasına uygun düzenleme 2- YÖK Yasası'nın ek 17. maddesine getirilen hüküm, Anayasa Mahkemesi'nin 1989 tarihli iptal kararına konu olan ek 16. maddedeki düzenlemeden çok farklı değil. İptal edilen ek 16. madde, "Yükseköğretim kurumlarında, dershane, laboratuvar, klinik, poliklinik ve koridorlarda çağdaş kıyafet ve görünümde bulunmak zorunludur. Dini inanç sebebiyle boyun ve saçların örtü veya türbanla kapatılması serbesttir" hükmünü taşıyordu. Anayasa Mahkemesi bu hükmü, Anayasa'nın laiklik, eşitlik ve devrim yasalarının korunması maddelerine aykırı buldu. Dini gereklere bakarak yasa yapılmasının laikliğe aykırı olacağına hükmetti.Yeni düzenlenen ek 17. madde ise, "Hiç kimse başının örtülü olması sebebiyle yükseköğrenim hakkından mahrum bırakılamaz. Ve bu yönde uygulama ve düzenleme yapılamaz. Ancak başın örtülmesi kişinin yüzünün açık ve kimliğin tanınmasına imkân verecek ve çene altından bağlanacak şekilde olması gerekir" hükmünü taşıyor. İptal edilen ek 16. maddedeki, "dini inanç sebebiyle" ifadesi ve "türban" sözcüğü ek 17. maddede yok. Ancak bu ifadeler bulunmasa da başın nasıl örtüleceği tarif edilse de Anayasa Mahkemesi, dini gerekle yasal düzenleme yapılamaz gerekçesiyle, laiklik, eşitlik ve devrim yasalarına aykırılık yaklaşımıyla 1989 tarihli kararını esas alarak iptal kararı verebilir. İptal olasılığı 3- Bir sorunlu yön ise YÖK Yasası'nın ek 17. maddesindeki ifadelendirmedir. "Hiç kimse başının örtülü olması sebebiyle yükseköğrenim hakkından yoksun bırakılamaz" ifadesindeki, "hiç kimse" kavramıdır. Bu ifade cinsiyet ayrımı içermiyor. Bu durumda erkek öğrencilerin de takke, sarık veya benzeri bir başlık veya başka bir simge niteliği taşıyan başlık takmaları mümkündür. Keza kız öğrenciler için getirilen kimliğin tanınmasına olanak sağlayacak şekilde çene altından bağlama tarifi, çarşaf veya benzeri kıyafetlere engel oluşturmuyor. Takke, sarık ve çarşaf 4- Anayasa'nın 10. ve 42. maddelerindeki yeni hükümler eski hükümlerin biraz daha açılması niteliğinde. Bu hükümlerin ek 17. maddeye getirilen düzenlemeyi güvence altına alıp almadığı da tartışmalıdır. Anayasa'daki yeni hükümlere rağmen 1989 kararı esas alınarak iptal çıkabilir. Anayasa'daki hükümlerin dava konusu olup olmayacağı ise CHP'nin yapacağı başvuruya bağlıdır. Başvurursa Yüksek Mahkeme'nin anayasa değişikliklerinde içerik denetimi yapıp yapamayacağı konusundaki görüşü de belli olacaktır. Şekil denetiminde kalırsa, bundan sonra yapılacak anayasa değişikliklerini esas yönünden incelemeyeceği kesinleşecektir; aksini yaparsa da şekil denetimiyle sınırlı kalmayacağı anlaşılacaktır. fbila@milliyet.com.tr Anayasa maddeleri