APO'nun Roma'da gördüğü muameleyi hukuk ve akıl zemininde karşılamamız gerekiyor.
Ankara'nın, uluslararası siyasi kimlik yaratma çabası içine giren ve bu konuda Batı'dan hatırı sayılır bir destek gören "Apo ve PKK" sorununun çözümünü, "terör çemberi"nden çıkmasına izin vermeden uluslararası hukuk ve dış politika araçlarıyla sağlaması aklın gösterdiği yol.
Ancak, Ankara, dış dünyada bu mücadeleyi verirken, Türkiye'nin iç dünyasını da gözden uzak tutmamalı.
PKK hareketinin temel araçlarından birinin "ırksal bilinçdışı (bilinçaltı)"nı harekete geçirmek olduğu ve "Kürtçülüğe" dayalı bir "bölünme"yi hedeflediği unutulmamalı.
İngiliz psikiyatr Laing, şizofreniyi, "Şizofrenik olarak adlandırılan yaşantı ve davranışlar, kişinin yaşanılmaz bir dünyada yaşayabilmek için yaratmak zorunda kaldığı özel bir strateji türüdür" diye tanımlıyor.
Ve bu tanım, PKK'nın izlediği stratejiye hiç uzak değil. Yarattığı şizofrenik tiplerle uyguladığı terörün ırksal bilinçdışını kaşıdığı apaçık ortada.
Bu şizofrenik "ben"likleri yaygınlaştırdığı ölçüde terörünü toplu katliamlar düzeyine çıkartabiliyor. Bir sonraki aşamada ise şizofrenik davranışları toplumsal düzeye taşıyıp kitlesel çatışmalara, katliamlara dönüştürmeyi amaçladığı da sır değil.
Bu koşullar altında Ankara'nın "Apo ve PKK" karşıtlığının, Türkiye'nin iç dünyasında benzeri bir toplumsal davranış bozukluğuyla karşılanmasını önleme sorumluluğu vardır. Aksi durum, Apo ve PKK'nın "stratejisi"ni daha kolay uygulayacakları bir ortam hazırlanmasına yardımcı olmak sonucunu doğuracaktır.
Roma olayından bu yana Türkiye'nin iç dünyasında gözlenen tepkiler bu kuşkuyu uyandırıyor.
Türkiye'de toplumun Roma'yı protesto etmesi ve bu amaçla birtakım gösteriler yapılması doğal ve demokratik bir tepkidir. Ancak, bu tepkinin akıl ve hukuk dışına çıkmaması gerekir.
Bugün, İtalyan yapısı bir motosiklet veya buzdolabını "linç" etmeye kalkışmak, yarın, Kürt kökenli insanların "linç" edilmesi isteğine ve girişimlerine varabilir. Bu eğilim, bugün, etnik farklılıkların, birbirine geçişmiş, yaşamla kaynaşmış olduğu ortamlarda bile ayrışmaya, düşmanlıklara dönüşmeye yönelebilir.
Apo ve PKK'nın terörle yarattıkları etkiye, aynı mantıkla, hem de toplumsal zeminde ırksal bilinçdışıyla verilecek tepki, istedikleri sonucu sağlamayı kolaylaştıracaktır.
Ankara'nın, Türkiye'nin iç dünyasını göz önünde tutması, dış dünya koşullarını gözetmesi kadar, hatta belki de ondan çok daha önemli bir sorumluluktur.
Yazara E-Posta: f.bila@milliyet.com.tr