Avrupa Birliği ve İslam Konferansı Örgütü ülkelerini bir araya getiren ve "medeniyetler buluşması" olarak nitelenen İstanbul toplantısında ABD neden yoktu?
Bu soruya yanıt ararken öğrendik ki, Türkiye, bu toplantıya ABD'yi de katmak istemiş. Bu amaçla Washington'da yapılan nabız yoklamasında sıcak bir ilgi göremeyince, ABD'ye resmi davet yapılmamış. Washington'un İstanbul toplantısı fikrini beğendiği, olumlu bulduğu, ancak böyle bir platformda özellikle İsrail - Filistin sorunu konusunda sıkıştırılmaktan çekindiği için uzak durmayı yeğlediği belirtiliyor.
ABD resmi katılımcı olarak İstanbul'da bulunma eğilimi göstermeyince, Ankara, toplantıya ABD eski Başkanı Clinton'ı davet etmeyi düşünmüş ve girişimde bulunmuş. Clinton'ın İstanbul toplantısında konuşması talep edilmiş. Ancak alınan yanıt, Türkiye'nin pek alışkın olmadığı "koşullu evet" olmuş. Clinton, İstanbul toplantısında konuşmak için 50 bin dolar talep etmiş. Geleneklerimize pek uygun düşmeyen bu koşul karşısında Clinton'ın davet edilmesinden de vazgeçilmiş.
İstanbul toplantısı ruhunda dinleri buluşturma fikrinin de bulunduğunu söyleyebiliriz. Bu amaçla Türkiye'nin girişimlerinden biri de Papa'yı bu toplantıya katmak olmuş. Papa'yla birlikte Diyanet İşleri Başkanı'nın da toplantıda yer alması düşünülmüş. Ancak, Papa'yı davet girişiminden sonuç alınamayınca, dini liderleri de bir araya getirmek bir dahaki toplantıya bırakılmış.
Toplantının finansmanı ise büyük ölçüde Türkiye'nin katkısıyla sağlanmış durumda. Türkiye'nin 750 bin dolar, Katar, Kuveyt ve Hollanda'nın da 250'şer bin dolar katkılarıyla İstanbul toplantısı 1.5 milyon dolara mal olmuş durumda.
Toplantıda Türkiye açısından önem taşıyan iki gelişme, Irak Dışişleri Bakanı Naci Sabri ile İran Dışişleri Bakanı Harrazi'nin Başbakan Ecevit'le yaptıkları görüşme. Dışişleri çevrelerinden gelen izlenim her iki görüşmenin de sıcak geçtiği yönünde. İran Dışişleri Bakanı Harrazi, Başbakan Ecevit'i Tahran'a davet etmiş.
Irak Dışişleri Bakanı Naci Sabri ise Saddam'ın Ecevit'e gönderdiği mektuptaki havanın aksine, Bağdat'ın BM ile önkoşulsuz görüşmeye hazır olduğu mesajını iletmiş.
Sabri'nin bu mesajı, Ankara'yı umutlandırmış durumda. ABD'nin müdahale olasılığının daha da artması halinde son aşamada Bağdat'ın tavır değiştirebileceğinin işareti olarak yorumlanıyor.
Başbakan Ecevit'e, Bağdat'ın BM'ye başvurduğu bilgisini ileten Irak Dışişleri Bakanı Sabri, Bağdat'ın BM'den yanıt beklediğini de yansıtmış durumda.
Bağdat'ın bu manevrası, savaş rüzgarlarını hafifletebilir nitelikte görünüyor.