Fikret Bila

Fikret Bila

fbila@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı



Niğdeli kıraç topraklarından şikâyetçi olacak ama "İtalyanların sırrı" buna engel oluyor.
Biraz özenerek, biraz kırgınlık içinde Niğde bozkırında gördükleri "İtalyan mucizesi"nden istiyor Niğdeli.
Bu verimsiz topraklar işe yaramaz diye İtalyanlara sattıkları on binlerce dönüm arazideki elma bahçeleri ile hem övünüyorlar, hem de mahcubiyet duyuyorlar. Övünmelerinin nedeni Orta Anadolu bozkırından dünyanın her yerine ihraç edilen bodur İtalyan elmaları. Mahcubiyetleri ise verimsiz diye elden çıkarttıkları topraklarda bu mucizeyi Niğdelilerin değil İtalyanların yaratmış olması.
İtalyanların bodur elma sırrı, elmacılığı Niğdelinin elinden almış gibi. İtalyanların getirdiği, "damla sulama" tekniğini almışlar ama elmaya yapılan aşının sırrını öğrenememişler. İtalyanların aşılarını coca colanın sırrı gibi sakladığını ifade ediyorlar.
Niğdeli İtalyanların bu başarısı Niğdelileri hırslandırmış olacak ki, devletin tarım kuruluşlarından, üniversitelerin ziraat fakültelerinden öncü girişim ve destek bekliyorlar.
Avrupa'nın ikinci büyük bahçesi diye övündükleri Ulukışla'da da Belçikalıların benzer faaliyetlerinden söz ediyorlar.

Mermer tesisi kurulsun
Niğdelilerin Milliyet'in TIR'ına taşıdıkları bir diğer sorunları da, İtunutmaz Dağı"ndaki mermer yataklarını değerlendirecek modern tesislerin kurulması. Mermeri toz haline getirecek bu tesislerle mozaik başta olmak üzere Niğde'nin mermerin ve tozunun kullanıldığı her alanda öncü bir il olacağı iddiasındalar. Bir sorunları da patates. Şikâyetleri, maliyetlerin altında fiyatlarla patateslerini satmak zorunda kalmaları.
Niğdeli, ekonomik şikâyetlerinden çok kültür alanındaki ilgisizlikten yakınıyor. Selçuklu ve Osmanlı döneminde ilim ile irfan merkezi olarak ün salmış Niğde'nin kültür mirasının yok olmasından duyduğu acıyı haykırıyor. Niğde'nin kültür varlıklarına yıllarca emek vermiş İsmail Özmen, "Niğde ne istiyor derseniz" diye giriyor söze ve şu yanıtı veriyor:
"Kütüphanemizi istiyoruz. Yenisi yapılacak diye yıkılan kütüphanemizin çok değerli eserleri depolarda harap oluyor. 1992'de temeli atılan Niğde Kültür Merkezi 11 yıldır inşaat halinde. Kitaplarımız sağda solda, belediye depolarında. Paha biçilmez 6 bin el yazması eserimiz Konya'ya gönderildi. Kitaplarımızı geri istiyoruz. Bu Niğde ki, katır sırtında köylere kitap dağıtımının öncüsü bir ildir."

Turizm potansiyeli
Yüksek öğrenim görmüş nüfusu dikkat çekici ölçüde yüksek olan Niğde, turizm açısından da potansiyelini değerlendiremediği kanısında. Niğdeli şu örnekleri veriyor:
"Burası eskiden Kapadokya'nın giriş kapısıydı. Şimdi bu özelliğimizi kaybettik. Oysa eserlerimizi tanıtabilsek, yeniden eski durumumuza geliriz. Örneğin, Alaaddin Camii Doğu kapısı bir şaheserdir. Saat 10.00 sularında bu kapıya düşen gölge bir kız silüet ortaya çıkarır. Dünyada bu sanat eserinin örneği yoktur. Alaaddin Keykubat zamanında valinin kızına âşık olan ancak kızı alamayan bir mimarın eseridir bu. Öyle bir kapı yapmıştır ki, saat 10.00 - 11.00 sularında kapı taşlarının üzerinde oluşan gölge bu kızın silüetini yansıtır. Keza, Hudavent Hatun ve Gündoğdu türbeleri, Ak Medrese'nin kapısı her biri turizm açısından, kültür açısından çok büyük eserlerdir."

Sponsor istiyorlar
Niğdeli tarım ve kültür alanında devlet ve üniversite desteği bekliyor. Örneğin, Temelhisar'da sürdürülen arkeolojik kazılar için sponsor arıyor. Niğdeli işadamlarından bu konuda katkı bekliyor. Tarihi temeller ve su kanallarının, Selçuklu döneminden çok eskilere giden sanat eserlerinin ortaya çıkartılması için katkı bekliyor.
Üniversiteye karışan her Anadolu kenti gibi Niğde Üniversitesi de hareketli bir kent merkezi yaratmış. 10 sene önce hastanesi bile parmakla sayılan Niğde'de şimdi adım başı internet kafeler göze çarpıyor. 20 bin öğrencisi bulunan Niğde Üniversitesi, Niğde'nin gelişmede, dışa açılmada, tarımda, sanayileşmede umutlarından biri.