Kafkasya’da küçük çaplı bir savaş yaşandı. Kusurlu kim olursa olsun, yoksul Gürcüler, Osetler, Abhazlar acı çekti, çekmeye devam ediyorlar.
Rusya, askeri birliklerini 24 Ağustos’a kadar bölgeden çekeceğini açıkladı. NATO, Rusya’ya karşı çok sert tepki gösterdi. ABD, Polonya’ya füzeler yerleştiriyor, Rusya bunun karşılıksız kalmayacağını vurguluyor.
Soğuk Savaş sonrası, “yeni dünya düzeni”nde nüfuz savaşları sürüyor. Eski düzenin yıkılmış olması Rusya ve ABD nüfuzu altındaki yoksul halklar için önemli bir ders olmalı ve bir fırsat olarak değerlendirilmeliydi.
Soğuk Savaş sonrası ortaya çıkan tablo gösterdi ki, çok önemli zenginliklere sahip olmalarına karşın birçok Kafkas halkları da Orta Asya halkları gibi yıllar boyunca bu kaynaklara el koyan güçlü devletler yüzünden yoksulluk içinde yaşamışlar. Bugün yine Kafkas halkların petrol ve gaz gibi doğal kaynakları üzerinde büyük devletlerin nüfuz savaşı sürüyor.
Asıl sorun
Kafkas halkları için asıl sorun, sahip oldukları kaynakları kullanarak refah düzeylerini artırmaktır. Dikkatlerini ve enerjilerini bu hedefe kilitlemeleri gerekir.
Oysa, uğruna ölüp, öldürüldükleri sorun bu değil. Yine büyük devletlerin kaşıdıkları ve kullandıkları kör konular. Mikro milliyetçiliğe dayalı, körüklenmiş, abartılmış tarihi çekişmeler için işgal ediliyorlar, öldürülüyorlar. Etnik temelli tarihi sorunlar ısıtılıp önlerine konuluyor.
Kafkas halklarının bu oyuna bir daha gelmemeleri gerekir. Eğer tarihten ders almışlarsa, bu oyunlara karşı barış ve işbirliği içinde varlıklarını güçlendirmeleri en doğru yol olur.
Barış her türlü savaştan daha iyidir.
Kafkas halkları bir güçlü devlete dayanarak gelecek umuduna kapılmak yerine, güçlerini ve olanaklarını ekonomik ve sosyal projeler etrafında birleştirirlerse, büyük devletlere karşı da daha güçlü olurlar.
Kafkasya projesi
Kafkas halkları tarihte kalmış sorunlar yüzünden savaşmak yerine, bir araya gelseler kaybettikleri yılları telafi edebilirler.
Gürcü, Oset, Abhaz diyerek birbirlerine girecekleri yerde, enerji üretimi ve dağıtımı projeleri etrafında toplansalar ve elde edecekleri kaynakları refahları için kullansalar, çok daha iyi olmaz mı?
Sovyetler’in dağılmasından sonra ortaya çıkan yeni devletlerin liderleri, birer piyon olmak yerine, halklarının refahı, özgürlüğü ve geleceği için gerçek önderlik yapmayı yeğlemelidirler.
Bunun yolu Rusya’ya veya ABD’ye yanaşma olmak değildir.
Türkiye’nin rolüBu yöndeki ilk mesajı Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, geçen yıl Azerbaycan parlamentosunda yaptığı konuşmada vermişti.
Bölgenin ekonomik potansiyelini, doğal kaynaklarını, enerji koridorunun önemini vurguladıktan sonra, Ermenistan’a bir çağrıda bulunmuştu. Bugüne kadar hiçbir faydası olmayan, tarihte kalmış kısır iddialar ve tartışmalara takılıp kalmak yerine, Türkiye ve Azerbaycan’la ilişkilerini normalleştirip Kafkasya’nın dev enerji projelerine katılmaya çağırmıştı.
Bu çağrı aslında bölgedeki tüm ülkeler ve halklar için geçerlidir. Gürcistan için de Osetler için de Abhazlar için de üzerinde durulması gereken bir öneridir.
Türkiye, bu tür bir barış ve kalkınma projesine, büyük devletleri de ikna ederek, bölge ülkeleri ve halklarını destekleyip teşvik ederek öncülük yapabilir.
Savaşın Kafkasya halklarına sağlayacağı bir yarar yoktur, tıpkı Ortadoğu halklarına sağlamadığı gibi....