Fikret BİLA
ANAYASA Mahkemesi'nin Refah Partisi'nin kapatılmasına ilişkin gerekçeli kararı, bir partinin kapatılmayasıyla sınırlanamayacak önemde özellikler taşıyor. Anayasa Mahkemesi, kararıyla sadece RP'yi kapatmakla kalmıyor; Erbakan ve arkadaşlarının 30 yıldır sürdürdükleri siyasi hareketi de mahkum ediyor.
Kararı üç açıdan ele almak yararlı olacaktır: A- Erbakan ve RP ile ilgili yönleri, B- Rejimle ilgili yönleri, C- Teknikle ilgili yönleri.
A- Yüksek Mahkeme'nin Erbakan ve RP ilgili kararları:
1-
Erbakan laik değil: Mahkeme Prof. Dr. Necmettin Erbakan'ın laik rejim karşıtı olduğunu ve 30 yıllık siyasi yaşamında demokratik laik rejimi yıkarak yerine din esaslarına dayalı şeriat düzeni getirmek için çabaladığı sonucuna varmıştır.
2-
Demokrasiyi yıkacaklardı: Yüksek Mahkeme, Erbakan ve arkadaşlarının l970'den bu yana, Milli Nizam Partisi'yle birlikte, kurdukları siyasi partileri ve demokrasinin sağladığı özgürlükleri; demokrasiyi ortadan kaldıracak olan şeriat düzeninin getirilmesi için bir araç olarak kullandıklarının anlaşıldığına hükmetmiştir.
3-
Öldüreceklerdi: Yüksek Mahkeme, RP milletvekili Hasan Hüseyin Ceylan'ın Kırıkkale'de yaptığı konuşmada,
"Türkiye yıkılacak beyler, Türkiye Cezayir olur mu, diyorlar. Boşuna uğraşmayın ey emperyalist Batı'nın sömürgeci Batı'nın, vahşi Batı'nın ve dünya ile beraber olacağız diyerek ırz ve namus düşmanlığı yapan, Müslüman kadının bacakları arasına insan yerine köpek yerleştirecek kadar köpekleşen ve enikleşen Batı'nın taklitçiliğine soyunmuş olan sizlere sesleniyorum; boşuna uğraşmayın. Kırıkkalelilerin elinde gebereceksiniz" şeklindeki sözlerini, şeriat kurallarının uygulanmasından yana olanların siyasi istikrarı ele geçirmeleri durumunda, karşı düşüncedekileri öldürecekleri mesajı olarak değerlendirmiştir.
4-
Erbakan'ın konuşmaları: Mahkeme, RP lideri Erbakan'ın
"başörtüsü ve türban"ı,
"çok hukuklu" sistemi,
"hak düzeni"ni savunan konuşmaları ile,
"RP, adil düzeni getirecek ama kanlı mı olacak kansız mı?" şeklindeki sözlerini ve Başbakanlık Konutu'nda tarikat lider ve mensuplarına verdiği yemeği, laiklik ilkesine aykırı bulmuştur.
B- Yüksek Mahkemesi'nin rejimin unsurları ile ilgili kararları:
1-
Laiklik kavramı: Yüksek Mahkeme kararında laiklik ilkesini tanımlamış ve bu ilkenin RP'nin anladığı gibi değil, Anayasa'da yazılı olduğu gibi anlaşılması gerektiği sonucuna vararak; demokrasinin şeriat düzeninin karşıtı olduğuna, laikliğin, orta çağ dogmatizmini yıkarak, aklın öncülüğü, bilimin aydınlığı ile gelişen özgürlük ve demokrasi anlayışının, ulusallaşmanın, ulusal egemenliğin ve insanlık idealinin temeli olan bir uygun yaşam biçimi olduğuna, laik düzenin dini siyasallaşmaktan kurtardığına, dini yönetim aracı olmaktan çıkardığına, dünya işlerinin laik hukukla; din işlerinin de kendi kurallarıyla yürütülmesinin çağdaş demokrasilerin dayandığı temel olduğuna karar vererek,
"laiklik tartışması"nı hukuken bitirmiştir.
2-
Çok hukukluluk olmaz: Mahkeme, Medine Sözleşmesine dayanan çok hukukluluk sisteminin, İslamiyetin ilk yıllarında Medine'deki Yahudi ve putperest kabilelerin İslam kurallarına göre değil, kendi hukuklarına göre yaşamalarını kabul ettiğini ancak, çağımızda bu sistemin kabul edilemez olduğunu, bireylerin inançları nedeniyle farklı hukuklara tabi olmalarının kabul edilmesinin çağdaş devlet ve hukuk sistemine aykırı olacağına, çağdaş demokratik devlet sisteminin temel dayanaklarından birinin de
"hukukta birlik" ilkesi olduğuna, çok hukukluluğun demokratik laik hukuk devleti ilkesini sarsacağına hükmetmiştir.
3-
Başörtüsü ve türban: Yüksek Mahkeme başörtüsü ve türbanın resmi daire ve üniversitelerde serbest kılınmasının bir tür yönlendinme ve bir anlamda zorlama sayılacağına, kişileri şu veya bu biçimde giyinip başını örtmeye zorlamanın da ayrı ve hatta aynı dinden olanlar arasında ayrılıklar yaratacağına, bu durumun da laiklik ilkesine aykırı düşeceğine karar vermiştir.
C- Teknikle ilgili kararlar:
1-
Dokunulmazlık: Yüksek Mahkeme, milletvekilliği dokunulmazlığının sınırlarını belirlemiş, dokunulmazlığın sadece milletvekillerini cezai yönden bağladığı ve siyasi partilerin tüzel kişiliklerini korumadığı sonucuna vararak, milletvekillerinin siyasi partilerin uygulamaları gereken kurallara aykırı konuşmalarını Meclis'te yapmış olsalar bile dokunulmazlık kapsamına girmeyeceğine hükmetmiştir.
2-
İhraç: Siyasi partilerin kapatılmasına neden olan faaliyetlerde bulunan milletvekillerinin, parti aleyhine dava açıldıktan sonra partiden ihraç edilmelerini, yargılamayı sonuçsuz bırakmaya dönük bir işlem olarak görmüş ve dikkate almamıştır.
3-
Video bantlar: Yüksek Mahkeme, elde edilmeleri yasa dışı olmayan video bantların mahkemelerde kanıt olacağına karar vermiştir.
Karar, Refah'ın sadece bugününü değil, yarınını da etkileyecek önemdedir. Ve üç yönüyle de tartışılacaktır.
Yazara EmailF.Bila@milliyet.com.tr