AB, Türkiye limanlarını ve havaalanlarını Güney Kıbrıs gemi ve uçaklarına açmadan 8 başlığı müzakereye açmayacak, açacaklarını da kapatmayacak.Türkiye'nin Ek Protokol'ün gereklerini yerine getirmesini bekleyecek.AB, KKTC'ye uygulanan izolasyonun kaldırılmasına ilişkin taahhüdünü bu işle ilişkilendirmiyor. Türkiye'nin limanlarını açmasını Gümrük Birliği'nin bir gereği sayıyor. İzolasyonların kaldırılması sözünü ise bunun karşılığı olarak görmüyor.Ankara'nın amacı ise "limanları açmakla, izolasyonların kaldırılması"nı birbirine karşılık getirmek. Bunun için yaptığı son atak da AB üzerinde etkili olmadı. Türkiye-AB ilişkileri Kıbrıs sorunu nedeniyle tıkandı. AB Liderler Zirvesi de dışişleri bakanları gibi Komisyon'un önerisini aynen benimsemiş oldu. AB'den çıkan karar, müzakere sürecinin fiilen askıya alınması anlamı taşıyor. Ankara, adım atmadıkça, sonuç alınması mümkün görünmüyor. Hükümet, liman ve havaalanlarını açma kararı verebilir mi? İmza attığı Ek Protokol'ün gereğini yerine getirebilir mi? Önümüzdeki süreçte hükümetin böyle bir adım atması zor. Türkiye seçim sürecine girmiş durumda. Bu süreçte Başbakan Erdoğan'ın bu yolda atacağı adımı kamuoyuna izah etmesi kolay değil. Aksine belki de AB ile ilişkilerin soğuması ve hatta seçime kadar rafta kalması seçim sürecinde Başbakan'ın ve AKP'nin tercih edeceği bir durum sayılabilir. Milliyetçilik dalgasının yükseldiği bir dönemde Kıbrıs'ta tek taraflı ödün veriyor konumuna girmek istemeyecektir.Limanların açılması halinde başlayacak olan Güney Kıbrıs'ı "tanıdın-tanımadın" tartışması da hükümet ve AKP açısından sıkıntı yaratacaktır. Başbakan'ın ve AKP'nin çekindiği de bu olmalıdır. Karşılıksız adım Peki, Ankara'nın savunduğu gibi AB ile Kıbrıs arasındaki bağ kopar mı, koparılabilir mi?Bu aşamadan sonra böyle bir kopuş da çok zayıf bir olasılıktır. AB, Türkiye ile ilişkilerini Kıbrıs koşuluna bağlamış durumdadır. Bugüne kadar kat edilen mesafe de yine Kıbrıs koşullarına bağlı olarak gerçekleşmiştir. AB'nin Kıbrıs sürecini ayırması bir yana Ankara'nın limanlarını açması konusundaki baskısını artıracağı açıktır. Türkiye, AB yolunda Kıbrıs'ın koşul olduğunu bir kez kabul etmiştir, bundan sonra kabul etmemesi ve bu konuda AB'yi ikna etmesi fazla iyimser bir beklenti olur. Bağ kopar mı? Kıbrıs sorununda sorumluluğu sadece Türk tarafına yüklemek de doğru değildir. Kıbrıs koşulunu fiilen kabul etmekle Ankara hata yapmışsa; AB de Güney Kıbrıs'ı bir çözüm olmadan, Ada'nın tümünü temsilen üyeliğe kabul ederek büyük bir hata yapmıştır. Bundan sonraki süreçte Kıbrıs konusu AB'nin de önemli sorunları arasına girmiştir.9. Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel'in, dün CNN-Türk'teki Ankara Kulisi programımızda söylediği gibi, "yığınakta yapılan hata cephede sürmektedir". fbila@milliyet.com.tr AB'nin sorunu