Fikret Bila

Fikret Bila

fbila@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı


Kiralar bu yıl en fazla yüzde 25 artırılacak. Gelecek yıl da en fazla yüzde 10.
Kiraları sınırlayan yasa, Meclis'ten geçti.
Hükümet, enflasyon hedefini tutturmak için işe ücret ve kira artışlarını sınırlayarak başladı.
Yasanın olumlu yönlerine bakalım.
"Ya artır, ya çık, benim oğlan oturacak" tekerlemesi kiracıların korkulu rüyasıdır Türkiye'de. Bu dayatmayla karşılaşan kiracı çaresiz, çoğunlukla ev sahibinin istediği kirayı kabullenir. Artışın da genel olarak yüzde 100'den aşağı olmaması kaydıyla pazarlık başlar. Ev sahibinin "kutsal" gerekçesi hazırdır:
- Bu zamanda bu kira olur mu? Enflasyona baksana...
Şimdi yasaya göre ev sahipleri böyle diyemeyecek. En fazla yüzde 25 artış isteyebilecek.
Kiracıları koruyucu bu yönü itibariyle yasa elbette olumlu karşılanacaktır.
Bir diğer olumlu yanı da enflasyon beklentisini kıracak olmasıdır. Ki hükümetin asıl hedeflediği de budur.
Tabii yasadan beklenen bu olumlu sonuçların doğabilmesi için uygulamanın yasaya uygun yürütülmesini sağlamak gerekir. Yasa ne derse desin, kiralarda ikili fiyat doğarsa sonuç alınamaz. Ev sahiplerinin kiracıyı ikinci bir sözleşmeye veya kayıt dışı para ödemeye zorlamaları mümkündür. Bu tür haller için idarenin kiracının arkasında durması ve etkin denetim yapması gerekir.
Yasanın yol açabileceği olumsuz gelişmelerin başında ikili fiyat riski yer alıyor.
Diğer taraftan hukuki sorunlara da yol açması beklenebilir. Yasanın yürürlük tarihinden önce kira sözleşmesini yenilemiş olanlar veya yenilemek için baskı altında tutulmuş olan kiracılar açısından bir eşitsizlik doğacaktır.
Ev sahipleri bakımından ise bir evin kirası ile geçinenler için önemli bir gelir kaybı ortaya çıkacaktır. Özellikle bu tür ev sahipleri için enflasyonun kira artışlarının üzerine çıkmaması gerekir.
Olumlu yönlerinin yanı sıra kira yasasının taşıdığı sakıncalar küçümsenmemelidir. Serbest piyasada kamunun fiyat belirlemesi arz - talep dengesine olanak sağlamıyorsa her zaman çifte fiyat, karaborsa riskini de beraberinde getirir.
Olaya makro açıdan baktığınızda ise...
Hükümetin ücret ve kira, Merkez Bankası'nın para, Hazine'nin borçlanma politikaları uyumlu görünüyor. Ortak hedef, enflasyon beklentisini kırmak. Enflasyonla psikolojik savaş.
Ancak işin bir diğer ayağı unutulmamalı: Mal ve hizmet fiyatları...
Ücret ve kiraları piyasaya bırakmayan hükümet, mal ve hizmet fiyatlarını piyasaya bırakmış durumda. Fiyat artışlarını sınırlayan bir düzenleme yok.
Beklenti, özel sektörün de mal ve hizmet fiyatlarını, hükümetin yüzde 25 hedef ve sınırlamasına kendi isteğiyle uydurması. Bir mecburiyet yok.
Bakalım özel sektör yüzde 25 kar sınırlamasını kendiliğinden yapacak mı?
Hükümet zorlamıyor ama bekliyor...


Yazara E-Posta: fbila@milliyet.com.tr