Fikret Bila

Fikret Bila

fbila@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

       İNSAN Hakları Derneği Başkanı Akın Birdal'a düzenlenen suikast yine "kolaycı" tepkilerle karşılandı.
Cana kastın "iyi"si, "sui"si olmaz. Cana kastı lanetliyoruz. Bu insan olmanın en doğal tepkisi.
Ancak toplumsal ve siyasal tepkinin, insani tepkinin arkasına sığınıp, karanlığa yorum sıkması yanlıştır.
Birdal'a sıkılan kurşunu yakalayıp, ülkenin bütün sorunlarını aydınlatan, nihayet ele geçirilmiş kanıt gibi algılar ve algılatmaya çalışırsanız kolaycılık yapmış olursunuz...
Birdal'a sıkılan kurşunu, sanki yıllardır tek kurşun atılmamış bir ülkede sıkılan "ilk kurşun hayreti"yle karşılarsanız belki kendinizi aldatırsınız, ama gerçeği aldatamazsınız...
Birdal'a sıkılan kurşunu "huzurumuzu bozuyorlar" diye yorumlarsanız, inandırıcı olamazsınız...
Birdal'a sıkılan kurşunu, "karanlık güçler" adresine postalayıp işin içinden sıyrılamazsınız...
"Huzur" dediğiniz, milli gelirin yüzde 60'ını alan ve nüfusun ilk yüzde 20'lik tabakasını oluşturanların büyük kentlerde tanıdıkları bir kavram. Ülke nüfusunun yüzde 80'inin bu kavramla tanışıklığı yok...
Rahatlık içindeki bir avuç insanın özentilerini konu ettikleri soyut dünya kavramlarıyla Birdal'a sıkılan kurşunu açıklamak mümkün değil...
Bu ülke tam 14 yıldır coğrafyasının yarısında terörle yaşayan bir ülke.
Bu ülke tam 14 yıldır "huzur"la tanışmamış katmanlarına mensup insanlarının köyde, dağda, bayırda, askerde, poliste terörle boğuştuğu bir ülke...
Bu ülke şişe geçirilmiş bebekleri, memeleri kesilmiş anaları, kafaları kopartılmış dedeleriyle 14 yılda 14 bin şehit vermiş bir ülke...
Bu ülke, terör makinesinin her gün onbinlerce kurşun sıktığı bir ülke...
Bu ülke, nüfusunun yarısı fakirlik sınırının altında yaşamaya çalışan, sadece Diyarbakır'ında 80 bin sokak çocuğunun çöplükte eşindiği bir ülke...
Böyle bir ülkede, "Birdal'a sıkılan şu kurşun da olmasa huzurumuz kaçmayacaktı" derseniz, kendi huzurunuzla, "ülke huzuru"nu birbirine karıştırmış olursunuz...
Dillerden düşürmediğiniz "toplumsal uzlaşma, siyasal uzlaşma" yerine, ülke sorunlarını Meclis'te omurgasından yakalayıp silkelemek yerine, halkın altında ezildiği her soruna "kaç oy eder" diye bakıp, "belki oy getirir" diye teröre bile hak - hukuk aramaya kalkarsanız, Ankara'da taktik yarıştırıp demokrasicilik oynarsanız, daha çok yanılırsınız...
Ülkeyi yönetme iddiasında olanlar sorunların muhatabı olarak Meclis'i, hükümeti değil asker - sivil devlet aygıtını görme alışkanlığından kurtulmadıkça, sorumluluğu sorunları lanetleme demeçleriyle üzerlerinden atma kolaycılığını bırakmadıkça, küçük hesaplarını, kişisel ve siyasal çıkarlarını ülke sorunlarının üzerinde tutmaktan vazgeçmedikçe, on binlerce kurşunun birine sarılıp olmayan huzura ağıt yakarak, sonuç alamazlar.



Yazara E-Posta: F.Bila@milliyet.com.tr