Fikret Bila

Fikret Bila

fbila@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

Kutan, Gül'ün, Refahyol hükümeti döneminde, Başbakan Necmettin Erbakan'ın öncülüğüyle kurulan D-8 örgütüne ilgi göstermemesinden yakınıyor. "Oysa" diyor, "Sayın Gül, bu teşkilatın fiilen sekreterliğini yürütüyordu. Bu projeye sahip çıkıyordu. Ama şimdi bakıyoruz, yeterince ilgi göstermiyor."Erbakan Hoca'nın girişimiyle, nüfusu 50 milyonu aşan 8 Müslüman ülkenin kurduğu D-8'in "kâğıt üstünde" bırakıldığını söylüyor Kutan...Erbakan Hoca'nın D-8'i Avrupa Birliği karşısında bir güç merkezi olarak gördüğünü anımsattıktan sonra, ekliyor:"Erbakan Hoca, 1997 Haziran'ında Almanya Başbakanı Kohl'den eylül için randevu almıştı. Kohl, bir çeşit AB lideri gibi görülüyordu. Erbakan Hoca da D-8'i temsilen temas kuracaktı. Ama, hükümetin ömrü yetmedi. Bu randevuya Mesut Yılmaz gitti ancak bu ilerleme olmadı."Şimdi SP'nin önde gelenleri, D-8 için imzanın atıldığı Çırağan Sarayı'nda, aynı salonda Erbakan Hoca'nın da katılımıyla örgüte üye ülke temsilcilerini bir araya getirecekler.Kutan, bu konuda da Gül'e sitem yollamayı ihmal etmedi. "Biz" dedi, "Bu toplantıyı D-8'in kuruluşu olan 15 Haziran günü yapalım dedik. Ama Sayın Gül'ün aynı gün D-8'in büyükelçilerine yemek vereceği söylendi. Biz de anlayışla karşıladık. Ama öğrendik ki, Sayın Gül, bu yemeğe bile katılmamış, müsteşarını göndermiş." Saadet Partisi (SP) Genel Başkanı Recai Kutan, eski parti arkadaşı olan Dışişleri Bakanı Abdullah Gül'e sitemde bulundu. Kutan, dün, 1969'da kurulan ve son bir yılda yeniden aktif hale getirilen Ekonomik ve Sosyal Araştırmalar Merkezi (ESAM) Başkanı olarak başladığı kahvaltılı basın sohbetini SP Genel Başkanı olarak bitirirken de hem Başbakan Erdoğan'a, hem Dışişleri Bakanı Gül'e dokundurmalarda bulundu. Ülkenin ulusal nitelikli, çok önemli birçok sorunu konusunda, hükümetin ve AKP yönetiminin kimseye danışmadığından şikâyetçi olan Kutan, şöyle konuştu:"Bu arkadaşlarımız hiç kimseye danışmıyorlar. İstişare yapmıyorlar. Mesela Kıbrıs, Avrupa Birliği, Irak, Afganistan gibi çok önemli konularda siyasi partilerin görüşünü bile almıyorlar. Bu yanlış bir yöntemdir." 'Danışmıyorlar' Kutan, başörtüsü-türban tartışmalarıyla ilgili bir soruyu yanıtlarken de görüşünü şöyle özetledi:"Bence hanımefendiler modanın emrindedir. Paris'te bir modacı bir kıyafet sunar, o hanımlar arasında moda olur. Bana göre başörtüsü de bir modadır. Bu bakımdan eşarpla, türban arasındaki ayrımı da anlamıyorum. Şöyle veya böyle takılması fark etmez. Bu, modaya girer. Bizim gençliğimizde de moda köşelerinde bugün türban denilen şekilde baş bağlama örnekleri, moda olarak verilirdi. İşin özü itibariyle görüşüm ise, başörtüsünün bir insan hakkı olduğu şeklindedir. İnsan hak ve hürriyetleri insanoğluna Allah tarafından doğuştan bahşedilmiş hak ve hürriyetlerdir." 'Başörtüsü de modadır' Kutan, özelleştirmeye karşı olmadıklarını, ancak, hükümetin Erdemir'le birlikte 10 şirketi ve liman yapma gibi önemli imtiyazları da birlikte satacağını belirterek, buna karşı olduklarını vurguladı. Gerekli olan tesislerin özelleştirilmesi gerektiğini ama ne pahasına olursa olsun her şeyi satalım zihniyetinin yanlış olduğunu belirtti. Erdemir'in zaten özel hukuk kurumu olduğunu, teknolojisini yenilediğini ve kâr ettiğini anımsatarak, cevher çıkaran şirketiyle, limanlarıyla, imtiyazlarıyla satılmasını yanlış bulduklarını vurguladı.Kutan, ESAM Başkanı olarak, İslam ülkelerinden eski devlet başkanları, başbakanlar ve bilim adamlarının da katıldığı İstanbul toplantısının sonuç bildirisini de "İslam, Dünya Barışı'nın Teminatıdır" başlığıyla açıkladı. fbila@milliyet.com.tr Erdemir'in satışı