Fikret Bila

Fikret Bila

fbila@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

Kredi anlaşması bu koşulla imzalandı.Artık alınacak krediyle Irak arasında bağlantı yok, diyenlerin doğru söylemedikleri anlaşılmış oldu.Başka neler anlaşıldı?Türkiyenin 1 Mart tezkeresine bağlı olarak ABDyle yaptığı ve Milliyette yayımladığımız anlaşmada (MOU) elde ettiği avantajlara bir daha sahip olamayacağı ortaya çıktı.Türkiye, 1 Mart öncesinde, ABDden alabileceği ödünün azamisini almış görünüyor. Ancak, bugünkü koşullarda, böyle bir anlaşma yapması olanaksız.Bunu 8.5 milyar dolarlık kredi anlaşmasının açıkça Kuzey Iraka girmeyeceksiniz, koşuluna bağlanmasından anlıyoruz.ABD, Türkiyenin Kuzey Iraka girmesine başından beri karşıydı. Bu görüşünde MOU müzakereleri boyunca da ısrarlı oldu. Ancak, Türkiyenin diretmesi ve savaş öncesinde ABDnin Kuzey cephesini mutlaka açmak gerektiğine inanması nedeniyle, Ankaranın koşullarını kabul etmek zorunda kaldı. Yoksa, Türk askerinin Kuzey Iraka girmesine hiçbir zaman razı olmak istemezdi.Şimdi, koşullar değiştiğinde, Türkiyenin karşısına koyduğu ilk koşul, yine Kuzey Iraka tek taraflı girmeyeceksiniz oldu.Bu gerçeklerin ortaya çıkmasıyla anlaşıldı ki, ABDnin tercihi KYP ve KDPdir, Kuzey Iraktaki Kürt gruplardır. 1 Mart öncesinde Türkiyeyle yaptığı MOU çerçevesinde bir daha ödün vermesi söz konusu değildir. O zaman Kürt gruplar lehine kullandığı tercihlerden ödün vermek zorunda kalmış, ancak, bugün bu zorunluluk ABD için ortadan kalkmıştır. Artık en fazla desteğe mazhar olacaklar Kuzey Iraktaki Kürt gruplardır.ABD, bu anlaşmayla, Türkiyenin Kuzey Irakta tek taraflı güç kullanmasına izin vermeyeceğini de bir kez daha ilan ve kabul ettirmiş oluyor.Burada Türk hükümeti açısından ortaya bir soru çıkıyor:ABDnin bu koşulu PKK / KADEK için de geçerli mi değil mi? Dışişleri Bakanı Gül, PKK / KADEK konusunda ABDnin harekete geçmesini beklediklerini sık sık vurguluyor. Diğer yetkililer de bu beklentiyi tekrarlıyor. Ama ABDden gelen bir yanıt yok. Bu durumda ABDnin 8.5 milyar dolarlık anlaşmaya koyduğu koşulun sadece KYB / KDP için değil, PKK / KADEK için de koruyucu bir nitelik taşıdığı anlaşılıyor.Türkiyenin 1 Mart öncesindeki avantajlara bir daha ulaşamayacağı kesinleştiğine göre, yeni koşullara göre hükümetin geliştirdiği yeni bir politika var mıdır?Kuzey Iraka tek taraflı girmeme koşulunu kabul ederek 8.5 milyar dolarlık anlaşmaya imza attığına göre, bundan sonrası için ABDden alabilecekleri nelerdir? Bağdatın kuzey ve batısına asker göndermeyi hangi koşullarla tezkereye bağlayacaktır? Veya, bu koşullarda asker göndermekten vazgeçecek midir? Tek taraflı girmemeyi taahhüt ettiğine göre, asker gönderme halinde, Kuzey Irakta da birlikte hareket etmeyi isteyecek midir, istese de kabul ettirebilecek midir?Hükümetin 1 Mart sürecinde olduğu gibi bu kez de bulanık bir politika izlememesi gerekiyor. Meclisten ve kamuoyundan saklanarak ve gerçekleri onlardan saklayarak adım atmaması gerekiyor.Ankaranın Irak ve Kuzey Irakla ilgili yeni bir politika geliştirmesi zorunluluğu açık. Artık, Ankaranın, Kuzey Irak ve Irak konusunda sadece askeri güce dayalı "asarım, keserim, ezerim" eksenli bir politika ve söylem geliştirmesinin de gerçekçi olmadığı görülüyor.Ankara, bu süreçte ABDden bağımsız bir politika geliştirip uygulama kabiliyeti gösteremediğine göre, kendini ve kamuoyunu kandırmadan, Türkiyeyi kendi ulusal çıkarları açısından nasıl etkin kılacağını düşünmesi gerekiyor.Koşullar ayak oyunlarına uygun değil... fbila@milliyet.com.tr Devlet Bakanı Ali Babacan açıkladı: "Türk askeri tek taraflı olarak Kuzey Iraka geçerse, 8.5 milyar dolarlık kredi askıya alınacak."