Fikret Bila

Fikret Bila

fbila@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

Son günlerde gerek Fransada, gerek Almanyada iktidar adayı iki liderden, Türkiyeye dönük olumsuz mesajlar geliyor.Fransada Sarkozynin, Almanyada Merkelin, Türkiyenin AB üyeliğine karşı oldukları, bunun yerine imtiyazlı ortaklığı savundukları biliniyor.Sarkozy, Fransada iktidardaki Halk Hareketi Birliğinin lideri. Sarkozyye Chiractan sonraki cumhurbaşkanı gözüyle bakılıyor. Alman Hıristiyan Demokrat Birlik Partisi lideri Merkele de geleceğin en güçlü başbakan adayı konumunda...Sarkozy, ABnin sınırlarının belli olması gerektiğini, Türkiyeyle bütünleşmeye karşı olduğunu, bunun yerine imtiyazlı ortaklık konumunun AB için daha iyi olacağını tekrarladı.Alman ana muhalefet lideri Merkel ise Federal Alman Meclisine, Türkiyenin aleyhine bir Ermeni karar tasarısı sundu.Merkel ve arkadaşları, Alman Federal Meclisinin kararına dönüşmesini istedikleri önergelerinde, Türkiyenin Ermenistandan özür dilemesini, Ermenistanın da Türkleri affetmesini öneriyor. Türkiyenin Osmanlının mirasçısı olduğunu, dolayısıyla Osmanlı döneminde Ermenilere karşı işlenen suçun Türkiye tarafından kabul edilmesini talep ediyor.Merkel ve arkadaşları karar taslağında şöyle diyorlar:"Osmanlı İmparatorluğunun hukuki açıdan halefi olan Türkiye Cumhuriyeti bugüne kadar bu olayların planlı şekilde gerçekleştirildiğini ve tehcir sırasında ölenlerin ve uygulanan katliamların Osmanlı İmparatorluğu tarafından kasıtlı olarak yapıldığını inkâr etmektedir. Avrupa Birliğine üye olmak için çaba harcayan Türkiyenin bu tutumu, Birliğin değerler birliği prensibinin temeli olan barışma düşüncesiyle çelişki oluşturmaktadır."Merkel, Türkiyenin Ermeni sınırını açmasını, ilişkilerini normalleştirmesini ve "tarihi suç"un kabul edilmesini öneriyor. Almanya ve Fransa, ABnin iki lider ülkesi. Bu iki ülkenin birlikte verdikleri kararlar genellikle AB kararına da dönüşüyor. Bu nedenle Ankara açısından bu iki ülkenin Türkiyeye yaklaşımı belirleyici önem taşıyor. Merkel ve arkadaşlarının bu girişimiyle ilgili olarak Almanya Büyükelçimiz Mehmet Ali İrtemçelikin kayda değer bir yanıtı var.İrtemçelik, "Tarihi olaylarla ilgili hüküm verme yetkisi yalnızca tarihçilere aittir" gerçeğini vurguladıktan sonra çok anlamlı şu anımsatmayı yapıyor:"Sadece Osmanlı döneminin son on yıllarında Doğu Anadoluda değil, yakın geçmişte de siyasi emellerine ulaşmak için Los Angelestan Viyanaya, Beyruttan Parise ve daha birçoklarına, dünyanın çeşitli yerlerinde örgütlü teröre başvurduğu unutulmuş olamayacak; günümüzde ise Türkiyenin toprak bütünlüğünü ve iki ülke arasında mevcut sınırı tanımayan; bunun yanı sıra, uluslararası toplumun tüm uyarılarına rağmen diğer bir komşusunun topraklarını işgali altında tutmaya devam eden fanatik Ermeni milliyetçiliğinin sözcülüğünü kendine yakıştırmak, ezelden beri en yakın bir dost gözüyle baktığımız Almanyanın sorumluluk duygusu büyüklüğüyle mütenasip olmak gereken CDU/CSU gibi önemli bir siyasi kuruma hiç yakıştırılmamıştır."İrtemçelikin ince bir üslupla verdiği bu diplomatik karşılık, Merkel ve arkadaşlarına verilmesi gereken yanıtın bütün unsurlarını taşıyor.Türkiyenin, ABye üyelik sürecinde hakkı olanı bile bir ödün karşılığı elde edebilmesini doğal gören ve alışkanlık haline getirmeye çalışan Avrupaya karşı verilmesi gereken bir yanıt bu...Özellikle son dönemde ABden müzakere tarihi alabilmek için bile Türkiyenin bütün uluslararası sorunlarda "haksız taraf" olarak görülüp, gösterilmesi ve çeşitli baskılarla Ankaraya kabul ve tescil ettirilmesine yönelik çabalar dikkat çekici...Başta Kıbrıs olmak üzere, Yunanistan, Ermenistan, Kürt ve Kuzey Irak, Kerkük hemen her sorunda Türkiyenin Türk tarafının "haksız" ilan edilmesi ve ödün istenmesi, ABnin belirgin politikası haline geldi. Bu kadar belirgin hale geldi ki artık ABden önce Türkiyede bazı kesimler, "Aman sesinizi çıkarmayın, aman Ermenistan ne derse yapın, aman Güney Kıbrısı tanıyın, aman Kuzeyde problem yaratmayın, aman Kürtler ne isterse verin, aman ABye ters görünmeyin, aman ABDyi kızdırmayın" diye kraldan fazla kralcılığı sürdürüyorlar.Oysa, Türkiyenin istediği sadece hakkının teslim edilmesi. Bir lütuf istemiyor. Bunun için de kimsenin önünde diz çöküp özür dilemesi gerekmiyor.Hak ve hukuka dayalı, adil çözümler istiyor.İrtemçelikin yanıtındaki gibi, hepsi bu... fbila@milliyet.com.tr İrtemçelikin yanıtı