Annan Planının İsviçrede ortaya çıkan son şeklinin Türk tarafı açısından olumlu yanları bulunmakla birlikte, olumsuz yanlarına dikkat çekiliyor.Bildiride altı çizilen üç önemli yön var:1- Çözümün Avrupa Birliğinin birincil hukuku haline getirilmesinin garanti altına alınmamış olması,2- Uygulamada sorunlar çıkabileceği olasılığı,3- Türk varlığının, Türkiyenin garantörlüğünün ve iki kesimlilik ilkesinin zayıflatılmaması için uygulamada özen gösterilmesi.Ve bu kayıtlarla, referandum sürecinin başlatılması kararının hükümet takdiri ve sorumluluğunda olmasının anımsatılması...Bildiriye yansıyan bu şerh niteliğindeki ifadelerin MGKnın hükümet kanadına ait olmadığı belli. Hükümet, Annan Planının son şeklini savunduğu gibi, Kıbrıs Türklerinin referandumda "evet" oyu kullanmalarını da istediğini zaten açıklamış durumda.Dolayısıyla, bu kayıtların MGKda Cumhurbaşkanı ve askeri kanada ait olduğu rahatlıkla söylenebilir.Hükümet kanadının da zaten sorumluluğunda olan kararı aldığı ve alacağı aşikar olduğuna göre, referandumda "evet"ten yana ağırlık koyacağı da bellidir.Hükümetin içtenlikle savunduğu ve başarı saydığı bir durumda, MGKdan aksine bir karar beklemek gerçekçi olmazdı. Bu aşamaya kadar gelindikten sonra, hükümetin politikasını tam aksi yönde değiştirmesini istemesi de mümkün değildi. Bu koşullarda MGK bir telkin, destek, açık tavsiye kararı almamış; durumu saptayan, bazı kayıtlar düşen ve vurgular yapan bir bildiri yayımlamış durumdadır.Takdir ve sorumluluk vurgusuyla kararı hükümete bırakmıştır. Doğrusu da budur.Bildiride üzerinde en çok durulan "birincil hukuk" sorunu, 1 Mayısa kadar çözülebilir mi?Bunun en sağlam yolu, çözümün AB üyesi ülkelerin parlamentolarından geçirilmesidir. Bunun 1 Mayısa kadar sağlanamayacağı açıktır. Zaten Başbakan Erdoğan da bu konuda tam bir garanti alınamadığını açıklamış durumdadır. O halde MGKnın hassasiyet gösterdiği bu konuda önümüzdeki süreçte bir çözüm bulunabilir mi?Bu konuda MGKda da yapıldığı anlaşılan fikir jimnastiğinden yansıyan bir öneri şudur:"Referandumda iki taraf da evet derse, birincil hukuk garantisi sağlanıncaya kadar yürürlüğün ileri bir tarihe ertelenmesi."Bu önerinin yaşama geçirilme şansı nedir?Koşullara bakılırsa, yüksek bir şans olduğu söylenemez.İki taraftan da evet çıkarsa, o aşamadan sonra inisiyatif Rum tarafına geçecektir. Türklerin sağladığı avantajların birincil hukuk haline getirilmesi ise Rum tarafının sorunu olmayacaktır. Aksine, delinebilir bir çözüm onların işine gelecektir. fbila@milliyet.com.tr Milli Güvenlik Kurulunun bildirisi, kurulun, Cumhurbaşkanı, hükümet ve askeri kanatları arasında tam bir mutabakat olmadığını göstermekle beraber, Kıbrısta referandum sürecine engel bir nitelik de taşımıyor. Sürecin başlatılmasının ve sürdürülmesinin hükümetin takdir ve sorumluluğu olduğu vurgulanıyor.