Fikret Bila

Fikret Bila

fbila@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı


Dokuzuncu Kolordu Komutanı Korgeneral Sami Zığ'ın cumartesi günü yaptığı konuşma medyada da yankılandı. Televizyon ve gazeteler Sami Paşa'nın "biz varken irtica - mirtica gelemez" sözlerine geniş yer verdiler.
Medya, "biz varken irtica - mirtica gelemez" diyemeyeceğine göre, Türkiye'yi 50 yıldır yöneten partiler, "biz varken irtica - mirtica gelemez" diyemediğine göre, birisinin "biz varken irtica - mirtica gelemez" demesi gerekiyordu. Bunun, Türk Silahlı Kuvvetleri olması hiç de şaşırtıcı değil. Mart 1988'de Başbakan Mesut Yılmaz'ın deyimiyle asker demokratik hakkını kullanıyor.
"Biz varken irtica - mirtica gelemez" cümlesinde "irtica"nın ne olduğu anlaşılıyor. Yalnız, Paşa'nın "mirtica" sözcüğüne biraz takıldım doğrusu. Sami Zığ'ın bunu, konuşma dilinde lafın gelişiyle kullandığı açık. Günlük hayatta birçok örneğini kullanırız: Ağaç - mağaç, kereste - mereste, sağ - mağ, sol - mol, parti - marti gibi... Ama ben "mirtica" sözcüğünü çok sevdim.
Oturdum, düşündüm: Acaba Türkçede "mirtica" diye bir kelime olsaydı, neleri kapsardı?
İrticaya karşıymış gibi görünüp irticaya çanak tutanların eylem ve işlemlerini de kapsar mıydı mesela? Oy almak için devrim kanunlarını miting meydanlarında yerden yere vuranlar da bu kapsama girer miydi? Ya da mesala, Meclis'e türbanlı saldırı yaşanırken, bir yerlere saklananlar "mirticacı" sayılır mıydı?
Acaba "mirtica", numaralı cumhuriyetçileri de kapsar mıydı? Cumhuriyet'i bir kalemde yıkıp, ulus - devleti elinin tersiyle şöyle bir kenara itip güllük gülistanlık cennet kuranları?.. Kraldan çok kralcı küreselleşmecileri?..
İnsan haklarını savunuyorum derken, gerçekte sadece Kürt haklarını savunduğu ortaya çıkan postmodern şovenistler. Bölücülüğü yeni dünya düzeni adı altında yutturmaya çalışanlar. Türkiye'yi yurt dışında şikayet etmeyi marifet sananlar. PKK'nın terör örgütü olduğunu söylemeye dilleri varmayanlar. Avrupa, Öcalan konusunda Türkiye ile oynarken kıs kıs gülenler.
Rejimin eksiklerini düzeltmek yerine rejimi düzlemeyi tercih edenler. Gerçek amaçlarını gizlemek için liberal, demokrat, insancıl ve daha birçok kılığa bürünüp bu değerlerin de ırzına geçenler...
Körü körüne saplandıkları Türkiye düşmanlığını Suriye, Irak, İran, Libya rejimlerini savunacak kadar ileri götürenler...
Avrupa'da bile birçok kişi ve kuruluş, "Türkiye'ye haksızlık yapıyoruz" diye günah çıkarırken, içerde Türkiye düşmanlığından bir türlü vaz geçmeyenler.
Kendileri herkese çamur attıkları halde, eleştirildikleri zaman tahammül göstermeyen, karşısındakileri mahkum edenler...
Yeni Solculuk yapıyorum diye Türkiye gerçeklerini bir yana atıp, ithal solculuğa mal bulmuş mağribi gibi sarılanlar. Yurtseverliği faşizmle eş tutup, bugün hala ve çok daha güçlü şekilde geçerli olan Atatürk ulusçuluğuna sırt çevirenler...
Acaba bütün bunlar da "mirtica" kapsamına girer miydi?
Bu "mirtica" kelimesini çok tuttum.
Şimdi merak ediyorum: İrtica mı daha tehlikeli, mirtica mı?



Yazara E-Posta: h.bila@milliyet.com.tr