Fikret Bila

Fikret Bila

fbila@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı


Kamu personelinin ücret düzeyinin yetersizliği bilinen bir gerçek. Bu gerçek, yılların enflasyon ortamının ücretlerde yarattığı kayıpların birikimi.
Kamuda çalışıp da ücretinden şikayetçi olmayan personel yok gibi. Bu durum bütün meslekler için geçerli.
Ancak son zamanlardan kamuda çalışan mühendislerden çok yoğun bir ücret şikayeti geliyor. Bu yakınma iki noktada odaklanıyor:
1- Mühendis ücretleri diğer nitelikli personele göre düşük.
2- Mühendisler, çalıştırdıkları işçilerden daha az ücret alıyorlar.
Birinci yakınmanın da iki yönü var. Mühendisler bir yandan diğer nitelikli personele göre az ücret aldıklarını, diğer yandan mühendisler arasında da büyük ücret uçurumu olduğunu belirtiyorlar. Örneğin, Devlet Su İşleri ve Karayolları'nda çalışan mühendisler, Merkez Bankası, Hazine Müsteşarlığı, TSE, TRT, TAEK, DPT, BOTAŞ, TEAŞ, TEDAŞ, TBMM gibi kurumlarda hizmet veren meslektaşlarından aynı kıdeme ve niteliklere sahip olmalarına karşın daha az ücret aldıklarını vurguluyorlar. Örneğin, DSİ veya Karayollarında çalışan bir mühendisin 270 - 300 milyon lira aldığını, buna karşılık, aynı kıdem ve nitelikte olmasına karşın Merkez Bankası'nda çalışan bir mühendisin 1 milyar 300 milyon lira aldığını öne sürüyorlar. Hazine'de, TSE'de TRT'de, TEAŞ'ta çalışan mühendisin ise 500 - 645 milyon lira arasında maaş aldıklarını belirtiyorlar.
Mühendislerin ikinci yakınma konuları ise işçilerden daha az ücret almaları. DSİ ve Karayolları'nda çalışan ve GAP gibi önemli projelerde hizmet veren mühendislerin 270 - 300 milyon liralık maaşlarına karşılık, formenlik yapan bir işçinin 678 milyon lira, şoförlük yapan bir işçinin 550 milyon lira ücret aldıklarına dikkat çekiyorlar. Ve işçi - memur arasında, memurlar aleyhine açılan uçurumun kapatılmasını talep ediyorlar.
Mühendislerin yakınmalarından anlaşılıyor ki, kamu personeli arasında ücret açısından hem yatay, hem de dikey eşitsizlik söz konusu.
Bu artık kronik hale gelmiş bir sorun.
Bu sorunun çözülmesi ise yıllardan beri vurguladığımız gibi köklü bir personel rejimi reformuyla aşılabilir.
Yoksa 1972 yılından bu yana tam bir "yamalı bohça"ya dönüşmüş olan 657 sayılı Devlet Memurları Yasası'na dayalı personel rejimine ek yamalar yapmakla bu ve benzeri haksızlıkların önüne geçilmesi olanaksız.



Yazara E-Posta: fbila@milliyet.com.tr