Fikret Bila

Fikret Bila

fbila@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı


Siyasette yavaş yavaş herkes "evde hesap" yapmaya başladı.
Bu "hesaplar" sağ cenahta uç veriyor. Yeni parti girişimleri, tabela partilerine yeni liderlerle canlılık getirme çabaları. Bu çabalar süreceğe benziyor. Benzer uç vermeler solda da yaşanabilir.
Evdeki hesaplar çarşıya uyar mı uymaz mı? Bunu kimse bilemez. Ancak sandık bilir.
Tabii sandığa ulaşmadan bazı gerçekler de görülebilir.
Siyasete kuşbakışı göz attığınızda hareketin, canlılığın nerelerde olduğunu görmek mümkün.
Ankara ve İstanbul'da evlerde yapılan hesaplara siyaset çarşısında uymayan gerçekler gözden kaçırılmayacak kadar belirgin durumda.
Canlılık taşıyan iki akım dikkat çekiyor ki, her ikisi de ideolojik iddia taşıyor:
Birisi HADEP, diğeri AK Parti...
Her ikisi de rejimle sorunlu partiler. Biri etnik, diğeri din eksenli politika yapıyor. Biri Atatürk Cumhuriyeti'nin bütünlüğüne, diğeri laik niteliğine itiraz biçiminde geliştirilmiş siyasi akım konumunda. Her iki partide de canlılık, taban iletişimi, siyasi faaliyet diğer partilere oranla gözle görülür biçimde daha fazla, daha yoğun.
Özellikle Güneydoğu'ya baktığınızda bu gerçek çıplak gözle görülüyor. Bugün bütün partiler AK Parti ve HADEP tabanından oy alacakları iddiası taşıyorlar ama bu beklentilerinin hayal ürünü olduğu gerçeğini görmüyorlar.
Güneydoğu'da HADEP dışında HADEP tabanından oy almak çok zor, hatta olanaksız görünüyor. Bu bölgede HADEP'e verilen desteğin ekonomik politikalarla, sosyal politikalarla ilgisi yok. Bu desteğin en belirgin nedeni etnik tanımdır. Bölgede Kürt milliyetçiliği, Kürt kimliği bir tarafta diğer bütün politikalar bir taraftadır ve destek ezici biçimde "Kürt politikası" izleyen HADEP'ten yanadır.
Bir diğer gerçek ise ikinci tercihin AK Parti'den yana olduğudur. Bölgede HADEP'ten sonra en güçlü konumdaki parti AK Parti'dir. Bu da tesadüf değildir. Bölge halkının bilinçli tercihidir. Ortak payda rejime bakıştır ve itiraz noktalarıdır. Bu iki hareketin tabanları aktif olarak partilerinin içindedir. Diğer partilerin ise iktidar olanakları ve ihalelerden yararlanmak üzere asılan tabelalardan ibaret olduğu ortak saptamadır.
AK Parti'nin ülke genelinde de aynı konumda olduğu söylenebilir. En aktif ve en çok ilgi gören parti konumundadır.
Bu gerçekler, askerin PKK'ya karşı verdiği ve kazandığı terörle mücadele ile 28 Şubat süreciyle Cumhuriyet'in temel niteliklerinin sarsılmasının önlenmesinden sonra merkez partilerinin sonuçları siyasete taşıyamadıklarını, halka götüremediklerini göstermektedir.
Mutsuz çoğunluk şimdilik bu iki akıma yöneliyor.
Merkez partileri ve sözcülerinin, "mutlu azınlığı makul çoğunluk" gibi görmek yerine, "mutsuz çoğunluğu" görmeleri gerekiyor.