Fikret Bila

Fikret Bila

fbila@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları

Fikret BİLA

BAŞBAKAN Mesut Yılmaz'ın, Genelkurmay'a yönelik çıkışının altında demokrasiye dönük bir tehdit mi yatıyor?
Yılmaz, orduda böyle bir eğilim sezdiği için mi tavır koyuyor?
Silahlı Kuvvetler'in Refahyol dönemindeki tutumunu anımsatan bir gelişme nedeniyle mi, Başbakan, "dayatamazlar - dayatırım" türünden açıklamalar yapıyor?
Başbakan Yardımcısı ve Milli Savunma Bakanı İsmet Sezgin, bu soruları yönelttiğimizde "Hayır. İşte orada durun" diyor ve devam ediyor:
"Ordu kışlasındadır. Orduya, kışlaya dön, türünden mesajlar vermeye hiç gerek yok. Türk Silahlı Kuvvetleri demokrasiye olan bağlılığını kanıtlamıştır. Orduyu kışlasından oynatan Refahyol iktidarıydı. Refahyol döneminde Cumhuriyet'in temel nitelikleri açık tehlike ve tehdit altındaydı. Ülkemizi bu iktidar yüzünden karabasanlar basmıştı. Türk Silahlı Kuvvetleri bu dönemde, Cumhuriyet'in temel ilkeleri tehlike altındayken bile demokrasiye bağlı kalarak sorunların çözümüne katkıda bulunmuştur. Bunu yaparken de demokrasiye bağlı kalmış ve kışlasına dönmüştür. Bu nedenle Türk Silahlı Kuvvetleri'ne hele bu hükümet döneminde böyle bir eleştiri yöneltmek haksızlık olur."
Milli Savunma Bakanı İsmet Sezgin, işin "püf noktası"nın son iki hükümet arasındaki farkta yattığını vurguluyor:
"Ordunun, Refahyol dönemindeki tutumu, bu hükümet için geçerli olabilir mi? Hayır. Bu çok önemli bir farktır. Refahyol dönemi Cumhuriyet'in temel niteliklerini ve dolayısıyla demokrasiyi de tehdit ediyordu. Ama, bu hükümet için aynı yaklaşım gösterilebilir mi? O dönemde dahi demokratik kuralları çiğnemeyen ordu, bu hükümet döneminde böyle bir şeyi aklının ucundan geçirebilir mi? Bunu düşünmek komutanlara büyük haksızlık olur."
Sezgin, bu tür yaklaşımlardan komutanların rencide olduğunu anımsatıyor:
"Başbakan'ı tanıyorum, orduyu incitmek istemez. O amaçla konuştuğunu sanmıyorum. Bir bardak suda fırtına koparmanın kimseye faydası olmaz. Bulanık suda balık avlamak isteyenler tartışma ortamını körüklüyorlar."
Sezgin'e göre Türk Silahlı Kuvvetleri demokrasi sınavını Refahyol döneminde verdi. O dönemde "harekete geçti ama", "nizamiyeden" çıkmadı, şu anda da kışlasında, kendi işiyle meşgul...
Sezgin'in bu değerlendirmesine komutanların da katıldığı vurgulanıyor. "Terfi tartışmaları"ndan rahatsız olan Genelkurmay Başkanı Org. İsmail Hakkı Karadayı'nın Sezgin'in değerlendirmesini paylaştığı anımsatılıyor:
- Türk Silahlı Kuvvetleri demokrasiye bağlıdır ve bunu kanıtlamıştır. Biz, geçen dönem nizamiyeden döndük. Demokratik kural ve kurumlara bağlı kaldık. Durum böyleyken Türk Silahlı Kuvvetleri'ni siyasi otoritenin üzerine çıkmak gibi bir eğilime sahip görmek büyük yanlıştır.
Karadayı'nın görev süresinin uzatılmasına ilişkin tartışmalara şöyle açıklık getirdiği vurgulanıyor:
- Türk Silahlı Kuvvetleri hukuka, gelenek ve göreneklere bağlı en köklü kurumdur. Benim ve arkadaşlarımın hiç kimseden süre uzatımı ve terfi konusunda bir talebi olmamıştır, olamaz.
Askeri kaynaklar Genelkurmay Başkanlığı'nın süresi konusunda şu bilgiyi de vererek tartışmaları noktalamak istiyorlar:
- Genelkurmay Başkanı'nın görev süresi üç yıldı. Ama, hükümetler bir yıl daha uzatarak fiilen dört yıla çıkarıyorlardı. Bu durum daha sonra görev süresi yasal olarak dört yıla çıkarılarak kurala bağlandı. Bu yasal değişiklikten sonra da görev süresi uzatılarak beş yıl Genelkurmay Başkanlığı yapan olmadı. Bunu talep eden Genelkurmay Başkanı da yoktur.
Gerek Milli Savunma Bakanı olarak İsmet Sezgin'in, gerekse komutanların değerlendirmeleri, ortada ilişkileri bu kadar gerginleştirecek bir durum olmadığı yönünde...

Yazara EmailF.Bila@milliyet.com.tr