Ofsayt

Hikmet BİLA

KABUS gibi bir haftayı geride bıraktık. Kabus gibi bir haftaya başlıyoruz. Bazılarının dediği gibi, ortada yapay bir bunalım yok. Ortada ciddi bir bunalım var. 1995 seçimlerinden bu yana süren ve geçen hafta doruk noktaya ulaşan bir bunalım... Neyse ki, tarafların frene basmasıyla ortalık biraz durulur gibi oldu. Şimdi gözler bu hafta sonunda. Herkes cumayı, MGK toplantısını bekliyor.
Milliyet okurları, geçen haftanın yürek hoplatan gelişmelerini ayrıcalıklı olarak izlediler. Çünkü Milliyet olayları ayrıntılı olarak aktarmakla kalmadı, olası gelişmelerin ipuçlarını da verdi.
Cuma günü yer yerinden oynadı. Akşam saatlerinde beş komutanın, Başbakan Yılmaz'ı hedef alan tarihi bildirisi açıklandığında Türkiye sarsıldı. Aslında Milliyet okurları için bu bir sürpriz değildi. Milliyet'in o günkü başlığı "Paşaların zirvesi"ydi ve haberin altında başyazarımız Güneri Cıvaoğlu'nun imzası vardı. Cıvaoğlu, yine deneyimini konuşturmuş ve o gün komutanların toplanacağını öğrenmişti. Üstelik yazısında, "hava kurşun gibi ağır" ifadesiyle komutanların sert çıkışının işaretini de vermişti.
O gece Başbakan Yılmaz'ın televizyonda yaptığı konuşma gerginliği biraz azalttı. Ertesi günkü Milliyet'in manşeti şöyleydi: "Ordu sert çıktı, Yılmaz yumuşattı."
Ancak aynı gün Milliyet'te bir haber daha vardı. Fikret Bila'nın bu haberine göre, Refahyol döneminde ordu, "Nizamiye"den dönmüştü. Yani, yönetime el koymak için harekete geçmiş, inisiyatif "silahsız kuvvetler"e geçince müdahaleden vazgeçmişti. Bu haber ilgilisi için derslerle doluydu. Şimdi, nizamiyeye kadar gelmiş bir orduya "Barakalara marş marş!" diyebilmek için haklı olmak gerekmez mi? Hem haksız hem güçsüzseniz, vereceğiniz komut, aynen size iade edilmez mi? (Geçen hafta bu sütunda vurgulandığı gibi) Ordunun "sanal kahramanlıklar" karşısında geri adım atmayacağı bilinmez mi?
Asker ve sivil kesim arasındaki gerginliğin bir futbol maçı gibi görülmesi gerçekten üzücü. Ancak, geçen hafta olup bitenlere bakınca insan futbol terimleriyle düşünmekten kendini alamıyor. Geçen hafta çok şey gördük. Kendini taca atan politikacılar gördük. Ofsayta düşen politikacılar gördük.

Günlük haber akışının dışında, birbirinden ilginç yazı dizileriyle yine karşınızdayız. Türkiye'nin ve dünyanın dört bucağından bilinmeyenleri, çok yakından tanıdığınız kalem ustalarımızın gözlem ve anlatımlarıyla sunuyoruz sizlere. Zehra Güngör'ün "Reklamcılar" yazı dizisini büyük beğeniyle izlediniz. Şimdi iki usta yazarımızdan iki yazı dizisi sayfalarımızda. Zeynep Oral, Uzakdoğu'nun iki esrarlı ülkesini Burma ve Laos'u anlatıyor. Tüm renkleriyle. Duygu Asena, dünyanın en renkli lideri Fidel Castro'yu ve ülkesi Küba'yı yazıyor.
İlgiyle okuduğunuza inanıyor, iyi haftalar diliyoruz.


Yazara EmailH.Bila@milliyet.com.tr