Yapılan iki büyük yanlış var:1- Hrant Dink suikastını protesto eden herkesi "Ermeni" ve "Türk düşmanı" saymak,2- Milli duygularla tepki veren herkesi "katil" veya "katil adayı" saymak.Oysa, ne Hrant Dink'in cenazesine katılarak suikastı protesto edenlerin hepsi Ermeniydi, ne de Türk düşmanı; ne "hepimiz Türküz, hepimiz Kemal'iz" diyenler Ogün Samast'tı, ne de katil...Bu iki hatalı yaklaşım ve "basit genelleme" toplumu cepheleşmeye sürüklediği gibi gerçekten tartışmamız gereken sorunları arka plana itiyor.Genelleme, soyutlama yapmak bilimsel bir iştir.Bilimsel veri gerektirir. Ermeni kökenli vatandaşımız Hrant Dink'in öldürülmesinden sonra başlayan tartışmalar giderek "suçlamaya" dönüştü. Duygusal tepki ve yorumların hâkim olduğu bu süreçte, olguları ve arkasındaki nedenleri irdeleyen sağduyulu yaklaşımlar yerine "dayanaksız genellemeler" ön plana çıktı. Tribünlerde verilen tepkilere bakıp arkasındaki sosyolojik, psikolojik, ekonomik nedenler üzerinde hiç kafa yormadan "hüküm kurmak" tahrik etmekten, yangına körükle gitmekten başka bir sonuç vermez.Bu yaklaşımın İstanbul'daki cenazede yürüyenleri toptan "Ermeni ve Türk düşmanı" ilan eden duygusal yaklaşımdan bir farkı kalmaz.Doğru ve önemli olan, olguları nedenleriyle birlikte değerlendirebilmektir.Hatalı olmaktan da öte trajik olan, "Ermeni etnik kimliği" üzerinden "milliyetçilik ve Türk milliyetçiliği" tartışmasına tutuşmaktı.Bugün Ermeni veya Rum veya Musevi vatandaşlarımızın, bir "soykırım" veya "katliam" tehdidi altında oldukları öne sürülemez. Hepimizi üzen Hrant Dink cinayetine bakarak böyle bir tehdit varmış havasıyla bağırmak gerçeklerle örtüşmez. Bıraksanız azınlık statüsündeki bütün vatandaşlarımız yok edilecekmiş gibi yargılarda bulunmak abartıyı da aşan bir durumdur.Bu tür yorumlar, tahrik edici çıkışlar, toplumu daha da ayrıştırmaya, radikalize etmeye hizmet eder. Bilimsel yöntem Dink suikastından sonraki gelişmeler de gösterdi ki, ciddi sorunlarımız var. Somut olan bu sorunları ve nedenlerini de tartışmak yerine, "ideolojik" nitelikli suçlu arama çabaları yoğunluk kazandı. Herkes "ideolojik düşman"ını "suçlu, katil" ilan etmeye gayret gösteriyor. Bu menfur suikast üzerinden ideolojik esaslı "kurum içi ve kurumlar arası çatışmalar" yaşanıyor.Açıkça söylemek gerekir ki, bir kez daha hükümetin devlete, devletin hükümete güvenmediği ortaya çıktı. Temel sorunlardan ve çatışmalardan biri bu. Bu sorunun kökenini "cumhuriyete geçişi kabul edenler ile etmeyenler" çatışmasına kadar geriye götürebilirsiniz.Yönetimdeki bu temel çatışmayla birlikte; küresel gelişmelerin sonuçlanmayan veya iyi sonuç vermeyen ekonomi-politik etkileri; devlet, millet algısını sarsan değer çatışmaları, mikro milliyetçiliğin yarattığı sancılar, AB sürecine bağlanan umutların zayıflaması, aşağılanma algısı, hızla yayılan lümpen yaşam tarzı dikkate alındığında, asıl neleri tartışmamız gerektiği de ortaya çıkıyor. fbila@milliyet.com.tr Asıl sorunlar