Nitekim, dün, Erdoğanın CHPyi eleştirdiği saatlerde, İtalyanın başkenti Romada CHP Genel Başkan Yardımcısı ve Dışişleri eski Müsteşarı Onur Öymen, Dışişleri eski Bakanı, AKP milletvekili meslektaşı Yaşar Yakışla birlikte İtalyan parlamenterlerle AB için görüşüyordu. Türkiyeyle müzakerelerin geciktirilmeden başlatılması, müzakere tarihi verilmesinin hiçbir koşula bağlanmaması gerektiğini AKP milletvekilleriyle birlikte savunuyordu. Yaşar Yakışın yanı sıra yine AKPden milletvekili İbrahim Özal da aynı çaba içindeydi.Öymen, Yakış ve Özalın Romada sergiledikleri tablo, Avrupa Birliği yolunda iktidar - muhalefet işbirliğinin güzel bir örneğini oluşturuyordu. Yakış ve Öymen, iki deneyimli diplomat olarak bu örneği daha önce de verdiler. Ankarada katıldıkları Meclis televizyonu programında da bu konuyu iç politika malzemesi yapmadan aynı duyarlılıkla ele aldılar. Olaya Türkiyenin ulusal çıkarları açısından ve aynı pencereden bakabildiler.Romadan dün görüştüğümüz Onur Öymen izlenimlerini şöyle aktardı:"Biz zaman zaman bu tür temaslar yapıyoruz. AKPli milletvekili arkadaşlarımızla ortak temaslar yürütüyoruz. Şimdi Romadayız. İtalyan parlamenterle görüşüyoruz. Daha önce Fransızlar da bize gelmişlerdi, onlarla da görüşmüştük. Keza İngilizlerle de... Burada aldığımız izlenim o ki, Türkiyeye bir müzakere tarihi verilecek. Biz bunun koşulsuz olması için çaba gösteriyoruz. Ancak, son zina krizi bazı izler bırakmış. Bize ileride yine bu tür krizler olmayacağını garanti edebilir misiniz, diye soruyorlar. Bunu Ankaraya gelen Fransız ve İngilizler de gündeme getirmişlerdi. Buradan şu sonuç çıkıyor ki, bu son kriz biraz tahribat yaratmış. Bunu gidermemiz lazım."Öymen, 6 Ekim raporunun Türkiyeye tarih verilmesini tavsiye etmekle birlikte bazı önemli konularda eleştiriler taşıyacağı izlenimi almış. Müzakerelerin başlamasının bazı koşullara bağlanabileceği veya başladıktan sonra bu koşullar nedeniyle sık sık kesilmesi durumuyla karşılaşmanın sürpriz olmayacağını düşünüyor.Öymen, "Ne tür koşullar olabileceği izlenimini aldınız?" biçimindeki sorumuzu yanıtlarken şu değerlendirmeyi yaptı:"Öncelikle bir Kürt meselesi gündeme gelebilir. Kendi bakış açılarıyla bu konuyu bir sorun olarak ifade edebilirler. Yine Yunanistan ve Kıbrıs konularını getirebilirler. Ruhban okulu önümüze çıkabilir. Asker - sivil ilişkileri de konu edilebilir. Bunlara 6 Ekim raporunda da değinebilirler. Bu konular müzakerelerin başlaması için fiili koşullara dönüştürülebilir. İşin zor tarafı bundan sonra başlayacaktır. Türkiye olarak biz bunlara hazırlıklı olmalıyız. Müzakere hazırlığı yapmalıyız, yetkin heyetler oluşturmalıyız. CHPnin olaya bakışı hep bu olmuştur, bundan sonra da bu olacaktır."Yakış, Öymen ve Özalın Romada gösterdikleri ortak çaba Türkiyenin ihtiyacı olan işbirliğinin iyi bir örneği...Türkiyenin bu işbirliğine bundan sonra daha fazla ihtiyacı olacak. fbila@milliyet.com.tr Ankarada kendi eliyle yarattığı zina krizini Brükselden çözerek dönen Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, dün, partisinin Kadın Kolları toplantısında CHPye yüklendi. Doğrusu haksızlık etti. ABye uyum için yapılan Anayasa ve yasa değişikliği çalışmalarında olduğu gibi son olarak Türk Ceza Yasa tasarısının Meclisten son iki madde dışında geçirilmesinde de CHP, AKPye destek oldu. Zina krizi çıktığında da Meclisi toplantıya çağırıp açık tutmaya çalışarak sorumlu bir muhalefet örneği verdi. CHPnin bu çabalarını görmemek, bizzat Başbakanın tırmandırdığı zina krizinden CHPyi sorumlu tutmak, Brükselde sanki CHPnin çıkardığı bir krizi çözüme kavuşturmuş gibi bir hava yaratmak, haksızlıktır. AKPnin AB ve Türk Ceza Yasası konusunda yaptığı olumlu katkının teslim edilmesi gerekir. Başbakanın ve AKP sözcülerinin, Brüksel dönüşü CHPye yüklenmeleri yersizdir.