Fikret Bila

Fikret Bila

fbila@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı


Kamu Bankaları Ortak Yönetim Kurulu Başkanı Vural Akışık, göreve geldiğinde Ziraat Bankası ile Halk Bankası'nın her gün 20 milyar dolar borçlanarak, çarkı çevirmeye çalışan bir durumda bulduğunu söylemişti. Bu durumun yılların birikimi ile oluştuğunu belirtmiş ve Türkiye'de krizin bir gün bu paranın bulunamaması nedeniyle patladığını kaydetmişti. Şimdi kamu bankalarını bu yükten kurtardıklarını ve düzlüğe çıkardıklarını da eklemişti. Akışık, artık görevini tamamladığı düşüncesinde olduğunu belirterek, bu görüşlerini yansıtmıştım.
Bu yazım üzerine, Halk Bankası eski Genel Müdürü Yenal Ansen'den bir mektup aldım. Ansen, Türkiye'de krizin nedeninin kamu bankaları olduğu görüşünü reddettiği gibi aksine kamu bankalarının kriz mağduru olduklarını öne sürüyor ve Hazine faiz ödemeleriyle yaratılan yüksek rantın kimlerce paylaşıldığını soruyor.
Ansen'in yaklaşımını ve sorularını özetleyerek aktarıyorum:
"Yakın geçmişimize kadar köylüden esnafa, çiftçiden tüccara toplum çoğunluğunun yaşamında vazgeçilmez bir yeri olan kamu bankalarının bankacılıkta öncü olduğu, ülkemizin sosyo - ekonomik gelişmesinde hiç kimsenin inkar edemeyeceği katkıları bulunduğu, dış dünyada ve uluslararası finans çevrelerinde yüksek kredibilitelerinin oluştuğu, ekonomik krizler ve doğal afetler gibi zor dönemlerde de öncelikle kamu bankalarının görevlendirildikleri çok çabuk unutulmakta ve ülkemizin başına gelen bütün felaketlerin tek sorumlusu ve kara delik olarak tanımlanmasında hiç beis görülmemektedir.
Krizin sorumluluğu kamu bankaları üzerine yıkılırken, 90'lı yıllarda yarattığımız paradan para kazanma anlayışı ile yüksek faiz - sıcak para ilişkilerini ve bankacılığın bir nevi BANKERLİĞE dönüştüğünü, dünya ülkelerinde 5 - 10 arası seyreden reel faizlerin ülkemizde yüzde 30 - 40'lar seviyesinde gerçekleştiğini, bu konuda da özel kesim bankalarının öncü ve ağırlıklı konumda bulunduğunu da belleklerimizde tutamıyoruz."
"Bu süreçte ağırlıklı olarak açık pozisyona dayalı politikalar izleyen bankaların yalnızca kur riskine ve yüksek faiz rantı elde etmeyi öngören bankacılık anlayışlarının yanı sıra ülkemizin en büyük sanayi işletmelerinin dahi gelirlerinin neredeyse tamamını faiz kazancından elde etmeleri övgü ile karşılanmıştır!"
Ansen, bu değerlendirmesiyle krizin nedeninin kamu bankaları değil özel bankaların ve bankacılık anlayışının olduğunu vurguluyor. Bankacılığın Hazine'ye kağıt satıp, borç verip yüksek faiz elde etmekten ibaret kaldığının altını çiziyor.
Ve kara deliklerin nasıl kapatıldığını sorarken, üstü örtülü biçimde, Hazine'den verilen parayla, dolayısıyla yine vatandaşın cebinden kapatıldığını belirtmiş oluyor.
Ansen'in sorusu şöyle:
"Şimdi bir kere daha soralım, krizlerin sorumlusu kamu bankaları mı? Kasım 2000'e kadar gerileyen ve kamu maliyesi üzerinde etkisi azalmaya başlayan görev zararı alacaklarının, krizler sonrası 20 milyar dolara yükseldiği ifade edilirken, bunun en az dört - beş kat tutarı (125 milyar dolar dolayında) Hazine faiz ödemeleriyle oluşan yüksek rant, acaba hangi kesimlerce paylaşılmıştır? Yoksa bu rant açık pozisyonların kapatılmasında mı kullanıldı?"
Ansen, rantın nereye gittiğini sorduktan sonra ekliyor:
"Bu rantın kamu bankalarına gitmediği kesindir."
Evet, kamu bankalarına gitmediği biliniyor.
O zaman nereye gitti?
Hazine'nin ve Bankacılık Üst Kurulu'nun bu soruya vereceği yanıt, rant dağılımını ve krizin nedenini ortaya koyacaktır.
Tabii, eğer, yanıt verirlerse...