Seçimi ertelemek isteyen YTP’lilerin her gün bir yenisini ortaya attıkları formüller artık bıktırdı.
Vatandaş her şeyi biliyor, görüyor.
Gözünün içine baka baka söylenen yalanları da elbette yutmuyor.
Seçimi ertelemek için gündeme getirilen "yüce" gerekçelere çocuklar bile gülüyor...
Ama onlar pes etmiyorlar...
Yeter ki seçim olmasın...
Çiğnemeyecekleri kural, sindiremeyecekleri durum yok gibi...
Son olarak siyasi rüşvet dağıtarak seçimden kurtulmaya çalışıyorlar.
Önce DYP lideri Çiller’e başbakanlık rüşveti önerdiler, kabul etmedi.
Şimdi, zaten başbakan olan Ecevit’e bir daha başbakanlık rüşveti öneriyorlar. Hediye olarak da seçimi ertelemeye katkıda bulunması koşuluyla, yeniden DSP’ye geçmeyi ve partiyi birinci konuma getirmeyi öneriyorlar. Bu kez önerdikleri çift rüşvet. Hem başbakanlık, hem de DSP’ye dönüş...
Yeter ki seçim olmasın...
İlkesizlikten ilkesizlik beğen...
YTP’lilerin bu önerisini Ecevitler’in ahlaki sayması mümkün mü?
Elbette, değil. Nitekim saymadılar da...
Ayrıca, Ecevitler bu öneriyi geliştirenlerin "samimi" olmadıklarını da düşünüyorlar.
Şu iki aylık dönemde renkten renge, kılıktan kılığa girenlerin ipiyle kuyuya inilir mi?
Kimi ne zaman satacakları belli olmayan bu milletvekillerine yeniden DSP’de yer açmak, ilkeli tavırlarıyla, hükümette ve DSP’de iç darbeyi önleyenlere haksızlık sayılmaz mı?
"Biz sizi devirmek istedik, deviremedik, deviremeyince satıp gittik, sonra da bizi sattılar, şimdi özür diliyoruz" diyerek, hiçbir şey olmamış gibi geri gelebilirler mi?
Bu işler bu kadar ucuz mu?
Değil elbet...