Fikret Bila
EREZ ve Aktuna'nın istifalarına rağmen, Çiller, REFAHYOL'u sürdürmek için direniyor.
DYP'de Erez ve Aktuna yalnız değiller. Yarın, Erez, milletvekili arkadaşlarıyla bir değerlendirme toplantısı yapacak. Aynı şekilde RP kanadında Aydın Menderes ve arkadaşları durumu değerlendirecekler. Koalisyon iki kanadından da sıkıştırılıyor.
Bu koşullarda Erbakan ve Çiller ne kadar direnebilirler? Başkent kulislerinde Çiller'in direnişi, REFAHYOL sonrasına yatırım olarak da değerlendiriliyor. REFAHYOL'dan ayrılmadan önce, alternatif hükümet için
"pazarlık gücü"nü yüksek tutmak amacıyla hükümeti sürdürdüğü yorumları yapılıyor. REFAHYOL'u ancak, kendi başbakanlığına dayalı bir alternatif için bozabileceği kaydediliyor. Çiller, böyle bir politika ile hem başbakanlığı yeniden almayı, hem de DYP içindeki muhalefeti eritmeyi planlıyor olabilir. Ayrıca, REFAHYOL'un devamı için Erbakan'dan başbakanlığı istemesi de bir başka seçenek olarak görülüyor.
Çiller'in,
"8 yıllık kesintisiz eğitimi Hoca'ya kabul ettirdim" yaklaşımıyla, krizi aşmaya çalışması, tansiyonu biraz düşürmüş gibi görünse de, sorun çözülmüş değil.
Devlet Bakanı Abdullah Gül, MGK toplantısından yayılan
"Hoca imzaladı" havasına rağmen çok net konuşuyor:
"Hoca, böyle bir imza atmış değil. MGK'ya da bir tasarı gelmedi, Bakanlar Kurulu'na da. Bu ideolojik bir dayatmadır. Kimse bizden bu dayatmayı kabullenmemizi beklemesin. Biz olayı bilimsel ölçülerle değerlendireceğiz. Dünyada nasıl uygulanıyorsa bizde de öyle uygulansın. Biz zorunlu eğitimin 8 yıl olmasını istiyoruz, ama, temel eğitim kesintisiz 8 yıl olamaz. Dünyanın hiçbir modern ülkesinde bu yok. 4. veya 5. sınıftan sonra yönlendirme olmalı. Artık 4 artı 4 mü olur, 5 artı 3 mü olur, bilemiyorum, ama, temel eğitim kesintisiz 8 yıl olmaz. Avrupa'ya uyum yasalarını tartışıyoruz, Avrupa'da uygulama benim söylediğim gibidir."
Gül, gündemdeki sorunun 8 yıllık eğitimden ibaret olmadığını vurgulayarak, şu siyasi analizi yapıyor:
"REFAHYOL hükümeti gücünü halktan ve Meclis'ten almayan bir elit tarafından ideolojik yaklaşımlarla hırpalanıyor. Aylardır bu yüzden devlet işlerine bakamıyoruz. Düzelttiğimiz ekonomi yine aynı gerekçeyle kötü sinyaller vermeye başladı. Bu hükümeti demokratik olmayan dayatmalarla yıkmaya çalışıyorlar. Yaratılan ortamda icra yapamayan hükümet nasıl yürür. Benim tezim, REFAHYOL hükümetinin bir seçim tarihi ilan etmesi ve ülkeyi seçime götürmesidir. Bu tezimi Sayın Başbakan'a da, Sayın Çiller'e de ilettim. Büyük olasılıkla netice de bu olacak. Alternatif olarak tartışılan modellerin hepsi de seçime hedefli. Madem seçime gidilecek, o halde bunu REFAHYOL neden yapmasın? Doğru olan, budur. İki lider bir seçim tarihi ilan edip, bu sorunu demokratik yoldan çözebilirler."
Hükümetin düşürülme sürecine girdiği böyle bir ortamda Gül'ün önerisi Erbakan ve Çiller için akla yakın görünüyor. DYP ve RP'deki muhalefetin harekete geçmesinden önce, Erbakan ve Çiller harekete geçebilirler. Tabii, böyle bir yaklaşım DYP'de Erez ve arkadaşlarını, RP'de de Menderes ve arkadaşlarını hızlı davranmaya da itebilir. İstifa ettiği gün konuğumuz olan Yalım Erez, erken seçime karşı. Hele bir RP - DYP seçim ittifakına siddetle karşı.
"DYP kimsenin babasının çiftliği değildir" diyen Erez, açıkça söylemese de partisinde bir liderlik mücadelesi açmış gibi görünüyor. Küçük hedeflerin adamı olmadığını vurgulayan Erez, temel çözüm sağda birliği sağlamaktır, diyor.
"Şu anda ipteki cambaz gibiyiz. Bir tarafta kamuoyu, bir tarafta parti tabanı. Düşmeden karşıya geçmek zorundayız" diye ekliyor.
Erez ve Menderes'in grup destekleri büyümeden, bir seçim kararıyla Erbakan ve Çiller, milletvekillerini oldukları yere çakabilirler.
Aksi halde REFAHYOL'u ayakta tutabilecek grup desteğini bulmaları zor görünüyor.