Fikret Bila

Fikret Bila

fbila@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı


Sami Selçuk ve Vural Savaş, Yargıtay'ı en üst düzeyde temsil eden iki hukuk adamı.
Selçuk Yargıtay Başkanı, Savaş Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı...
Her ikisi de evrensel ve ulusal hukukun derinliklerine vakıf, kitapları olan, araştırmacı, bilim adamı kişilik ve kimliğine sahip hukukçularımız.
Yargıtay Başkanı Selçuk, adli yılı açış konuşmasıyla önemli bir tartışma başlatmış oldu.
Özellikle, laiklik konusundaki görüşleri, Diyanet İşleri Başkanlığı'nın kaldırılması, din eğitiminin cemaatlere bırakılması gibi önerileri tartışmaların odağını oluşturuyor.
Yargıtay Başkanı Selçuk'un konuşmasını acaba Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı Vural Savaş nasıl karşıladı?
Savaş'a dün bu soruyu yönelttik.
Vural Savaş, Yargıtay Başkanı'na yanıt niteliğinde bir demeç vermek istemediğini anımsattıktan sonra ekledi:
- Sayın Selçuk görüşlerini açıkladı. Bizim gibi görevlerde bulunan insanlar ancak resmi ortamlarda görüşlerini açıklarlar. Başkan da adli yılın açılış törenini bekledi. Elbette ben de görüşlerimi açıklarım. Ama bu basın aracılığıyla tartışma biçiminde olmaz.
- Nasıl açıklamayı düşünüyorsunuz?
- Yakında HADEP'in kapatılması davası nedeniyle Anayasa Mahkemesi'nde sözlü olarak mütalaamı vereceğim. Siyasi partilerin kapatılması davalarında biz zaten Anayasa ve laiklik gibi konularda görüşlerimizi açıklıyoruz. Keza Fazilet Partisi'yle ilgili olarak da yazılı biçimde esas hakkında mütalaamı vereceğim. Her ikisinde de görüşlerimi açıklayacağım.
Savaş, laiklik anlayışı konusunda kendisinin de dünya literatürünü, bu konudaki yeni gelişmeleri izlediğini belirtiyor.
Hem bu konuda, hem de Siyasi Partiler Yasası'nda yapılan değişiklikle ilgili olarak Anayasa Mahkemesi'ne vereceği esas hakkında mütalaalarda görüşlerini açıklayacak.
Savaş'ın da, Selçuk gibi kapsamlı bir çalışma yaptığı anlaşılıyor.
Yargıtay Başsavcısı'nın görüşleri yeni tartışmaları getirebilir.
* * *
YARGITAY Başkanı Selçuk eleştirileri nasıl karşılıyor?
Özellikle, devletin dinden ve din eğitiminden çekilmesi önerisine yöneltilen eleştirilere ne diyor?
Böyle bir durumda irtica tehdidinin daha da güçleneceği görüşüne nasıl bakıyor?
Selçuk dünkü sohbetimizde bu sorulara yanıt verdi.
Yargıtay Başkanı'nın irtica tehdidiyle ilgili görüşü şöyle:
- İrtica her zaman, her yerde vardır. Bu tehdit, nicelik olarak Türkiye'de daha fazladır. Ama bunu önlemenin yolu, yasakçı bir zihniyet değil, aksine çoğulculuk anlayışıdır. Çoğulculuğu benimserseniz, bu tür radikal akımlar törpülenir, terbiye olur. Aşırı görüşleri, inançları etkisiz kılmanın en iyi çaresi özgür bırakmaktır. Bu, aşırı görüşleri, inançları, parçalayıp çoğullaştırır, ılımlı kılıp evcilleştirir. Yasaklanan her görüş, her inanç merakı kışkırtır. Sosyolojik yasalara uymazsanız öcünü alır. Nasıl doğa öcünü aldı. Onun gibi.
Selçuk, din eğitiminin bireylere, cemaatlere bırakılmasını da tehlikeli bulmuyor:
- Devletin denetimi olduğu sürece tehlike olmaz. Bunun da ölçüsü belli. Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'nin koyduğu ölçüler var. Devlet, bu ölçülerle denetimini yapar. Devlet dine, din devlete karışmaz.
Yargıtay Başkanı konuşmasının özellikle irticacı basın - yayın organlarından büyük destek görmesini nasıl karşılıyor?
- Benim o konuda yapacağım bir şey yok. Ben tepki bekliyordum. Örneğin Diyanet'in kaldırılması önerime tepki gösterirler diye bekliyordum. Ama destek geldi. Siz desteklemeyin, diyecek halim yok.
Selçuk'un konuşmasının yankıları daha süreceğe benziyor.



Yazara E-Posta: fbila@milliyet.com.tr