CHP, etkili muhalefet örnekleri sergiliyor. Şaban Dişli olayından sonra, Deniz Feneri davası, AKP Genel Başkan Yardımcısı Dengir Mir Mehmet Fırat’ın eski şirketiyle ilgili iddialar ve belgeler AKP iktidarını zorluyor.
CHP’nin gündeme getirdiği her üç olay da akçalı konularla ilgili. Siyaset-ticaret ilişkisinden kaynaklanan iddialara dayanıyor. Kuşku yok ki, siyaset kurumunu en çok yıpratan, siyasetin ticarete alet edilmesidir. Maalesef Türkiye’de siyaset kurumunun sicili bu açıdan çok parlak değil.
Elbette, bütün siyasiler, bütün milletvekilleri ve belediye başkanları için “Siyaseti ticarete alet ediyorlar” demek mümkün değil. Ama ortaya çıkan kötü örnekler sonuçta kurum olarak siyaseti hırpalıyor.
Zenginleşme aracı
AKP’nin 2002 seçimlerini kazanmasında en önemli faktörlerden biri de daha önceki dönemde ortaya çıkan yolsuzluk, usulsüzlük, kayırmacılıktı. O dönemde siyaset-ticaret-mafya ilişkilerine dayalı önemli yolsuzluklar ortaya döküldü.
AKP lideri olarak Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın, en önemli taahhütlerinden biri de yolsuzluklarla mücadeleydi.
Türkiye’nin son dönemde tartıştığı konular AKP iktidarı döneminde birçok yolsuzluk ve usulsüzlüğün yapıldığı iddialarına dayanıyor.
Siyaset zenginleşme aracı olmamalı. Siyasette bakan, milletvekili, belediye başkanı gibi önemli görevler üstlenenler, siyaset-ticaret ilişkisine herkesten çok daha fazla özen göstermeli. Siyasi nüfuz kullanarak ticari işlerini geliştirmekten kaçınmalı.
Siyaset yapan ticaretten elini çekmeli. Siyasi kimliğini ticarette kullanmamalı.
Türkiye’de siyaset kurumu, maalesef, bu konuda kendini bağlayacak yasal düzenlemeler yapmaktan kaçınıyor. Milletvekilliğiyle bağdaşmayan işlere ilişkin yasa etkili ve yeterli değil.
Ticaretle uğraşan milletvekilleri zamanlarının ne kadarını siyasete ne kadarını ticarete ayırıyorlar? Siyasetle ilgili olarak TBMM kürsüsüne çıkmamış veya basının karşısına geçmemiş siyasetçiler, ticari faaliyetlerinde savunma yapmak üzere kürsüye veya basının karşısına çıkıyorlar. Bu onlar için da çok zor bir durum.
Ahlak yasası
TBMM, bir siyasi ahlak yasası çıkarmaya yanaşmadı. Oysa Meclis’e bu konuda sunulmuş yasa teklifleri var. Ama komisyonlarda duruyorlar.
Milletvekili seçilenlerin ticari işlerini bir kayyuma devretmeleri önerisi, nedense kabul görmüyor.
Siyasette önemli konumlardaki insanların çocukları veya diğer yakınları ticarette hızla yükseliyor, parlıyorlar. Bu durum artık sıradan bir olay haline geldi.
CHP ve MHP siyasi ahlak yasası çıkarılması için her dönemde girişimde bulunuyor, teklifler getiriyorlar. Ancak, bunlar yasalaşmıyor.
Örneğin, CHP’li Algan Hacaloğlu ve 58 arkadaşının Aralık 2002’de verdikleri bir siyasi ahlak yasa teklifi var.
Bu teklifte önemli düzenleme önerileri bulunuyor.
Örneğin, başbakan ve bakanların ticari işlerini kayyuma devretmelerini öngörüyor. Siyasi nüfuz kullanımını yasaklayan hükümler içeriyor.
Toptan öncülük etmeli
Milletvekilliğiyle bağdaşmayan işlere ilişkin yasa, mal bildirimi, rüşvet ve yolsuzlukla mücadeleyle ilgili yasa uygulamada etkili değil. Hükümlerinde birçok tartışmalı yön ve açıklar var.
TBMM Başkanı Köksal Toptan, duyarlı ve deneyimli bir siyasetçi olarak bu konulara öncülük edebilir. TBMM’de partilerin ortak çalışmasıyla bir siyasi ahlak yasası teklifi hazırlanabilir ve yasalaştırılabilir.