Fikret Bila

Fikret Bila

fbila@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

17 askerin şehit olduğu Bayraktepe saldırısından sonra hükümet terörle mücadelede alınacak önlemler konusunda bir yol ayrımına geldi.
Hükümetle birlikte parlamentoda temsil edilen partiler de bu yol ayrımında tutumlarını belirlemek zorundalar.
Siyasetçinin önünde iki yol var:
1) Terörle mücadele yasalarını değiştirerek, askerin taleplerini yerine getirmek,
2) Bir değişiklik yapmadan mevcut mevzuatla yola devam etmek.

Siyasi maliyet
Her iki seçeneğin de bir siyasi maliyeti olacağı açıktır. Zaten siyasi bir bedel ödemeden terörle mücadele etmek de mümkün değil.
Siyaset birinci yolu seçer, terörle mücadele yasalarını TSK'nın istediği yönde değiştirirse, demokrasi ve insan haklarını yeterince önemsemediği eleştirisiyle karşılaşacaktır. Bazı kesimler, bu yönde yapılacak olan düzenlemeleri, AB hukuku ve standartları açısından da eleştiriye tabi tutacaklardır.
İkinci yol seçilerek herhangi bir değişikliğe gidilmemesi halinde de bu kez terörle mücadelede gerekli önlemlerin alınmadığı ve bu nedenle etkili olunmadığı eleştirileri yapılacaktır. Özellikle şehit cenazelerinde bu yönde tepkilerin ortaya çıkması muhtemeldir. Nitekim bunun örnekleri son cenaze törenlerinde de görülmüştür.

Hükümetin eğilimi
Siyaset kurumunun hangi yönde karar alacağı büyük ölçüde hükümetin eğilimine bağlı.
Adalet Bakanı Mehmet Ali Şahin'in yaptığı açıklamalardan askerlerin taleplerinin neler olduğu kamuoyuna yansıdı. Şüpheli kişilerin aranması, şüpheli araçların kapalı bölümlerin aranabilmesi, operasyondaki askerlere kolluk kuvveti yetkisinin tanınması, konutta işyerlerinde kamuya açık olmayan kapalı alanlarda ciddi kuşku bulunması halinde hâkim kararı olmadan arama yapılabilmesi, gözaltı süresinin uzatılması ve bazı kritik yerlerde ve zamanlarda cep telefonu iletişiminin kesilmesi gibi talepler söz konusudur.
Bu taleplerin bazıları güvenlik-özgürlük dengesinde özgürlükten yana olanlar tarafından eleştirilecektir. Ancak, buna karşılık, hükümetteki eğilimin askerlerin taleplerini karşılama yönünde olduğu söylenebilir.
Keza, DTP dışında parlamentodaki partilerin de bu taleplerin yasalaşmasına destek vermeleri yüksek olasılıktır.

Terör toplantısı
Bayraktepe'ye yapılan saldırıdan sonra terör konusunda arka arkaya toplantılar yapıldı. Yarın Başbakan Erdoğan'ın başkanlığında komutanların da katılacağı bir toplantı daha yapılacak.
Bu toplantıda askerlerin talepleri gündeme gelecek. Ayrıca teröristlerle silahlı mücadele dışında diğer alanlarda alınabilecek önlemler, bu konuda TSK'nın önerileri de toplantıda tartışılacak.

Tampon bölge
MHP lideri Devlet Bahçeli, TSK'nın kapsamlı bir sınır ötesi kara harekâtı yapması ve Irak topraklarında bir güvenlik şeridi oluşturulması önerisinde bulundu. Başbakan Yardımcısı Cemil Çiçek, Bahçeli'nin bu önerisini değerlendirebileceklerini söyledi.
Ancak bu önerinin kabul edilmesi ve uygulanması zor görünüyor. Böyle bir bölgenin oluşturulması için Irak ve ABD'nin bu karara katılmaları gerektiği gibi, TSK'nın da öneriyi askeri açıdan faydalı bulması gerekiyor.
Genelkurmay İkinci Başkanı Org. Hasan Iğsız'a, düzenlediği basın toplantısında bu soru da yöneltilmişti. Org. Iğsız, tampon bölge oluşturmanın ne derece doğru olacağı konusunda bazı tereddütler belirtti. Örneğin, böyle bir bölgeye bağlanacak askeri birlik, araç-gereç sayısı ve maliyetinin iyi düşünülmesi gerektiğini söyledi. Bu öneriden mevcut sınırda mevzilerin güçlendirilmesi ve önlemlerin artırılmasının daha uygun bir yol olacağı yorumunu yaptı.
Tabii Org. Iğsız, kesin bir karar açıklamadı.
Önümüzdeki birkaç gün içinde hükümetin hangi yolu seçeceği ve hangi önlemleri Meclis'e getireceği belli olacak.