Fikret Bila

Fikret Bila

fbila@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

TBMM Başkanı Köksal Toptan, Anayasa Mahkemesi’ni ağır bir dille eleştirdiği basın toplantısında iki Meclis önerdi. Yeniden senato kurulmasının yararlı olacağını söyledi. Liderlerle bu konuyu görüşeceğini açıkladı.
Toptan’ın senato önerisi, Anayasa Mahkemesi’nin önüne gidecek yasa sayısını azaltmak, bunun için ikinci Meclis’in bir çeşit denetim, süzgeç işlevi görmesini sağlamak.
Türkiye, senato deneyimini daha önce yaşadı. Senatonun bazı olumlu katkıları da oldu. Üyelerinin yükseköğrenimli olması, yasaların Anayasa’ya ve hukuka uygun olarak hazırlanması, Meclis’ten gelen metinlerdeki boşlukların giderilmesi gibi önemli katkılar yaptı. Ancak, sonuçta işin esası yine iktidar partisi ve liderinin tercihlerine göre belirlendi.

Tek adam yönetimi
Bugün yaşadığımız sorunun kaynağı Türkiye’de tek Meclis olması değildir. Sorunun esası, siyasette tek adam yönetimidir. Parti içi demokrasinin olmayışıdır. Bu yapı, milletvekillerini dolayısıyla Meclis’i lidere bağımlı hale getirmiştir. Bu yapı değişmeden, iki değil üç Meclis de kursanız, sonuç değişmez.
TBMM’nin yasa yapma süreci de denetim süreçleri de tümüyle tek adama bağlıdır. Lider ne derse o olur. Böyle bir yapı içinde Anayasa Mahkemesi’nin yükünü azaltmak mümkün olmaz.
Yasama faaliyetlerine baktığımızda görünen şudur:
Başbakan ne karar veriyorsa, Meclis’teki iktidar çoğunluğu aynı yönde hareket ediyor. Lidere karşı tavır alınamıyor. Yanlışlar söylenemiyor. Bir cesaret söylense bile dikkate alınmıyor. Milletvekillerinin çoğunluğu liderin beğenisini kazanmak için çaba harcıyor.
Lider “leb” demeden “leblebi” diyebilenlerin bir daha seçilme şansı artıyor. Bu ortam içinde kurulacak senato, Meclis’ten farklı olabilir mi?
Eğer parti içi demokrasi gelmezse, değişmez. Lidere bağımlı Meclis’e bir de lidere bağımlı senato eklenir. Eğer iktidar partisi senatoda da çoğunlukta olursa -ki genellikle öyle olur- senato, Meclis’teki çalışmayı sadece tekrarlamış olur.

İki dudak arasında
Türk siyasetinin en önemli sorunu, siyasetçilerin kaderinin liderin iki dudağı arasında olmasıdır. Bir milletvekilinin yeniden aday olabilmesi sadece ve sadece liderin vereceği karara bağlıdır. Lidere rağmen aday olmak da seçilmek de mümkün değildir. Bu değişmedikçe senatörlerin durumu da milletvekillerinden farklı olmayacaktır.

Meclis Başkanı’nın işlevi
Siyasi kaderiniz liderin iki dudağı arasında oldukça, bir daha seçilmemeyi göze almadan, doğruları söylemeniz, lidere muhalefet etmeniz, eleştirmeniz, öneride bulunmanız zordur.
Nitekim son olayda Başbakan Erdoğan’a, anayasa değişikliğinin Anayasa Mahkemesi’nden döneceği yönünde etkili bir telkinde bulunan olmamıştır. Başbakan yurtdışında “Velev ki siyasi simge olsa...” demesinden yurda dönüşüne kadar geçen zaman içinde anayasa değişikliği hazırlıklarına çoktan başlanmıştı. Yeterince tartışılmadan, görüşülmeden.
Bu “Emret Başbakanım” anlayışıyla girişilen anayasa değişikliği, belki de AKP hakkında kapatılma davası açılmasının en önemli faktörlerinden biri oldu.
TBMM Başkanı Köksal Toptan, iptal kararından sonra Anayasa Mahkemesi’ni eleştirdi. Belki Meclis Başkanı olarak anayasa değişikliği teklifi önüne geldiğinde danışmanlarıyla veya uzmanlarla bir ön çalışma yapabilirdi. Bu teklifin, anayasanın değiştirilmesi teklif edilemez maddelerini değiştirmeye yönelik bir girişim olduğunu tespit edebilir, Başbakan ve iktidar partisini uyarabilirdi.
Böyle bir işlev, sonradan Anayasa Mahkemesi’ne yüklenmekten daha iyi olabilirdi.