Ankara, ABD'nin Irak için asker talebine ilke olarak olumlu bakıyor. Hükümet ve askeri yetkililerin stratejik yaklaşımları, Irak'a bir sosyo -
ekonomik paket içinde asker de gönderilmesinin Türkiye'nin çıkarlarıyla örtüştüğü yolunda...
Irak'ın siyasal yapılanması, istikrarı, toprak bütünlüğünün sağlanmasında Türkiye'nin söz sahibi olmasının kendi çıkarına olduğu değerlendirmesi hem siyasi hem de askeri yetkililerce paylaşılıyor.
Ankara stratejik açıdan, ABD ile birlikte hareket ederek Irak'ın parçalanmasını önlemeyi; bir yandan AB ile uyumlu giderek, Türkiye'yi aynı sürece sokacak gelişmeleri önlemeyi hedefliyor.
Böyle bir konumda ABD'nin Irak'a hakim olamayışı ve güvenlik sağlamakta zorluk çekmesi nedeniyle Türkiye'ye ihtiyaç duyması, stratejik bir fırsat olarak görülüyor. ABD ile uyumlu bir politika izleyerek Irak'ın bütünlüğünün sağlanması ve siyasi yapılanmasının buna göre şekillenmesi halinde, bunun Avrupa'dan gelecek Türkiye'ye dönük baskıları da etkileyeceği hesaplanıyor.
Ankara, asker göndermek de dahil ABD'nin beklentilerine uygun politikalar izleyerek, bir yandan PKK - KADEK tehdidini ortadan kaldıracağını, diğer yandan da Irak ve Türkiye açısından fiziki ve siyasi birliğin güçlendirileceğini düşünüyor.
Ancak büyük sayılabilecek bir askeri birlik göndermenin hem askeri hem de siyasi açıdan taşıdığı riskler de dikkate alınıyor. Genelkurmay, askeri risk analizi yaparken Dışişleri de siyasi riskleri analiz ediyor.
Başbakanlığa da ulaştığı kaydedilen askeri risk analizinin üç temel unsurundan söz ediliyor.
1- İkmal yolunun uzunluğu ve güzergahının tehlikeli oluşu,
2- Kürt gruplar ve Arap milliyetçilerinden gelebilecek saldırılar ve provokasyon nitelikli eylemler, PKK - KADEK'in silahlı eylemleri tırmandırması,
3- Meskun mahal muharebesi riski, (şehir gerillası tarzı saldırılar)
Siyasi risk açısından ise şu olasılıklar üzerinde duruluyor:
1- Arap dünyasıyla ilişkilerin gerilmesi,
2- Irak'ta Kürt gruplarla iplerin kopması,
3- Bazı Avrupa ülkeleriyle doğabilecek gerilimin AB'ye giriş sürecini olumsuz yönde etkilemesi.
Türkiye, askeri ve siyasi açıdan artıları ve eksileri tartıyor.
Henüz ABD'ye asker gönderme konusunda bir garanti vermiş değil.
"Eğer asker gönderirsek" düşüncesiyle yaklaşıp bütün olasılıkları riskleriyle birlikte saptayıp değerlendirmeye çalışıyor.
Ayrıca, başta AKP grubu, Cumhurbaşkanı ve Türk kamuoyunun ikna edilmesi gibi zorlu bir aşama da aşılmış değil. Bu aşılsa bile özetlenen riskleri en aza indirecek biçimde ABD ile askeri ve siyasi bir mutabakata varması da zorunlu. Ankara, bu konularda hem diplomatik hem de askeri alanda yoğun bir çalışmaya girişmiş durumda...
Varılacak sonucu kimse göremiyor ve garanti edemiyor.
Hükümetin, Meclis'in önüne gelmeden belirsizlik noktalarını tek tek aşması gerekiyor.
Tezkere zorunluluğu hem hükümeti hem de askeri kılı kırk yararak çalışmaya yöneltiyor.