Başbakan Gül, bir yandan askeri önlemlerin gerektirdiği kararları alırken bir yandan da barış için yoğun ve samimi çabalarını sürdürüyor. Bunun son örneklerinden birini oluşturan gelişmeyi Hürriyet’in Ankara Temsilcisi Sedat Ergin ortaya çıkardı. Başbakan’ın, Irak’ın ikinci adamı Taha Yasin Ramazan’ı Ankara’ya davet ederek gizli bir görüşme yaptığı anlaşıldı. Başbakan Gül’ün bu girişimi de barışa ulaşabilmek için Bağdat’ı yeni adımlar atmaya razı etmeye yönelik.
Gül’ün çabalarının Bağdat tarafından da samimi bulunduğunu söyleyebiliriz. Gül’ün davetine Saddam Hüseyin’in en üst düzeyde yanıt vermesi de bunun göstergesi. Saddam’ın Ankara’ya Dışişleri Bakanı Naci Sabri’yi de gönderdiğini öğreniyoruz. Ziyaretin gizli kalmasını isteyen, bir şov görüntüsü yaratılmasından kaçınan Gül. Yoksa Bağdat’ın ziyaretin gizli yapılması gibi bir talebi yok. Gizlilik ABD endişesinden de kaynaklanmıyor. Yapılan uçuştan BM’nin bilgisi var. Görüşmeden sonra ABD yetkilileri de bilgilendirilmiş durumda. ABD’nin Ankara Büyükelçisi Pearson da ziyaretten haberdar.
Gül’ün gizlilik talebi nedeniyle, organizasyonda MİT’in rol oynadığı anlaşılıyor. Başbakan, ATA uçağının kullanılmadığını söyledi, ama konukları getirip - götüren yine özel bir Türk uçağı. Gül’ün seyahat kolaylığı ve güvenliği düşünerek yaptığı jest Bağdat’ı memnun etmiş görünüyor.
Ankara’daki görüşmenin esasını Gül’ün Saddam Hüseyin’e gönderdiği mesaj oluşturuyor. Gül’ün mesajı, savaşı önlemenin hâlâ mümkün olduğu, bunun için Bağdat’ın adım atması gerektiği biçiminde özetlenebilir. Gül’ün önerisi, Saddam Hüseyin’in önümüzdeki 10 - 12 günlük süreyi değerlendirip, silah denetçilerinin ikinci raporlarının daha olumlu çıkmasını sağlamak. ABD’nin ek iddia ve kanıtlarıyla ilgili olarak da şeffaf davranmak ve Blix’e bütün kapıları açmak. Bu iddiaların geçerli olmadığını kanıtlamak.
Ramazan’ın verdiği yanıt ise Bağdat’ın işbirliği yaptığı, ancak ABD’nin bahane aradığı biçiminde. Ramazan, Irak’ın bir onur mücadelesi verdiğini ve gerekirse onuru için savaşacağını iletiyor. Ramazan ve Sabri, Gül’ün çabalarına teşekkür ettikten sonra, mesajı Saddam Hüseyin’e ileteceklerini ve yanıt verileceğini belirtiyorlar.
Başbakan, yakın çevresine görüşmeyi şöyle aktarıyor:
"MİT’in sağladığı uçakla Ankara’ya geldiler. Ramazan bu kez sivil kıyafet giymişti. Ankara’da üç saat kaldılar. Görüşme MİT’in bir binasında yapıldı. Kendilerine bu işin şakası olmadığını söyledim. Ancak her şeyi güllük gülistanlık görüyorlar, her şeyin yolunda olduğunu düşünüyorlar. Zannederim bizi anlamadan çekip gittiler."
Gül’ün, görüşmeden çok olumlu bir izlenim aldığını söylemek zor olsa da, barış için umudunu yitirmediği söylenebilir. Önümüzdeki 10 - 12 gün içinde de barış arayışlarını sürdürme kararı almış durumda. Bugün İngiltere Başbakanı Blair’le bir telefon görüşmesi yapacak ve barış arayışlarına AB’nin daha fazla destek olmasını isteyecek.
Gül, Şam’da liderler zirvesi önerisine beklediği yanıtı alamamış olsa da, 15 Şubat’taki Arap zirvesi ile 20 Şubat’ta yapılacak bağlantısızlar toplantısında da barış için yeni olanaklar yaratılabileceğine inanıyor. Türkiye de Arap Birliği toplantısına gözlemci olarak katılacak. Bu toplantıdan sonra Şam’da bir liderler zirvesi yapılması beklentisini de hâlâ sıfırlamış değil.
Başbakan, barışa katkısı olacaksa Bağdat’a da gidebileceğini çevresine aktarıyor. Yine, bölge ülkelerinin liderleriyle birlikte Bağdat’a gidilmesi de düşünülen seçenekler arasında. Bu girişimler için Gül, Bağdat’a gönderdiği mesajın yanıtını bekliyor.
Başbakan, son ana kadar barış için çaba göstermeye kararlı. Meclis’ten yetki isteyen tezkereleri ikiye bölmesinin de, 10 - 15 gün de olsa, barışa şans tanımak için zaman kazanmaya dönük olduğu vurgulanıyor.