Fikret Bila

Fikret Bila

fbila@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

Henüz iddianame ortaya çıkmadan, dava süreci başlamadan Ergenekon soruşturmasının üzerine “mal bulmuş mağribi” gibi atlayan çevreler, işi TSK’yla ve laik cumhuriyetle “hesaplaşma”ya çevirme çabasındalar. “Sevinçli bir telaş” içinde ilgili-ilgisiz, doğru-yanlış ne bulurlarsa TSK’ya fatura etme yarışı içinde koşturuyorlar.
Bu çaba o kadar sırıtıyor ki, gazeteci ile istihbaratçı, yazar ile savcı, haber ile mahkeme kararı birbirine karışmış durumda. Gizli olması gereken Ergenekon hazırlık soruşturması, 80 yıllık Türkiye’nin tek “kurtuluş reçetesi” gibi sunuluyor.
Laiklikle sorunu olanın umudu Ergenekon soruşturmasında. Atatürk’ün laik bir cumhuriyet kurarak hata yaptığını düşünenler, Ergenekon soruşturmasıyla, bu “dert”ten kurtulacaklar. Sadece türban özgür kalmayacak, diğer dini simgelerle birlikte din üzerinden siyaset “demokratik özgürlük” haline gelecek.
Atatürk’ün, etnik kökene dayanmayan ulus anlayışını başlangıçta yapılan bir hata olarak görenler, “Türk” ve “Kürt” ulusları olmak üzere, Türkiye Cumhuriyeti’ni Ergenekon soruşturması sayesinde “iki uluslu” hale getirebilecekler.
Meğer, Ermenistan, Kıbrıs, Yunanistan ve Kürt sorununun çözümünü engelleyen de Ergenekon ve onu barındıran TSK’ymış! Soruşturmadan bu sonucun çıktığını haykıranlar, “İşte sorunlar bunun için çözülmedi arkadaş” edasıyla, hepsini bir çırpıda çözecek gibi görünüyorlar.
Solcu olarak aradığını bulamayan, parayı görünce şipşak ideoloji değiştiren, Siyasal İslamın dümen suyuna girenler, Atatürk’ün ve laik cumhuriyetin, “tarihi bir hata” olduğunu bir bakışta anladılar ve devletin asıl olarak solculara değil, Müslümanlara zulmettiğini bir anda görüverdiler. Türkiye’ye demokrasi ve özgürlüğün türbanla geleceğini, bunun da hayırlısıyla Ergenekon’dan sonra gerçekleşeceğini ilan ediyorlar.

Ergenekon’un selameti
Bu hava, Ergenekon soruşturmasını gölgelemiş durumda. Soruşturmaya zarar veriyor. Hukuka zarar veriyor. Yargıya güvene zarar veriyor.
Soruşturmayı kullanan çevreler, işi TSK’ya karşı taarruza dönüştürdüler. Bu durum inandırıcılığı zedeledi.
Her fırsatı TSK düşmanlığına dönüştüren, sonradan olma “özgürlükçü dinciler”, kraldan çok kralcı konumundalar. Meğer bu “solcu” büyüklerimizin içlerinde ne büyük bir “dindarlık”, ne büyük bir “siyasal İslamcılık” varmış! Bugünlere kadar kendilerini zor tutmuşlar! Devletin ve özellikle TSK’nın “darbe” baskısı altında dini vecibelerini, ancak gizli gizli yerine getiriyorlarmış da kimsenin haberi yokmuş! Ergenekon’un sağladığı özgürlük ortamında şimdi kana kana dinlerini yaşıyorlar, ibadetlerini yapıyorlar!
“Durun bakalım iddianame bir ortaya çıksın, yargılama başlasın” demeye bile fırsat vermiyorlar. Bunu dediğiniz zaman “darbeci-dinsiz” oluveriyorsunuz.
Zaten onların gözünde TSK demek “darbe” demek.
Bugünlerde tek sermayeleri bu.
Onlara göre, her türlü sorunun kaynağı ve sorumlusu bu TSK!

TSK’nın beklentisi
Ergenekon’un “E”si basına yansıdığından bu yana topyekûn TSK’ya saldıranların en önemli cephanesi “darbeci TSK” söylemi.
TSK, önceki gün bir açıklama yaparak tepki verdi. “Görünüşte özgürlük ve demokrasi savunucusu olduklarını vurgulayan çevreler, Türkiye’nin istikrarını bozan odaklar haline gelmiş bulunmaktadırlar” dedi. “Kaynağı ne olursa olsun bu tür haberlerle TSK’ya yöneltilen hukuk dışı saldırılara karşı yalnız TSK’nın değil onun gerçek sahibi yüce Türk milletinin de yasal ve demokratik tepki göstermesi doğal hakkıdır” diye de noktaladı.
Darbe yerine yasal ve demokratik tepki beklentisini açıklayan TSK, yeminli düşmanlarının ezberini bozmuş olmalı...