Fikret Bila

Fikret Bila

fbila@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

Bu konuşmaların içeriğiyle ilgilenmek istemeyenler, tartışmayı daha çok "usul ve şekil" eksenine çekiyorlar."Demokrasilerde ordu, sivil otoritenin kontrolü altındadır, Türkiye'de de öyle olmalıdır" genel yaklaşımından, TSK Başbakan'a değil Milli Savunma Bakanı'na bağlı olmalıdır görüşüne, Genelkurmay Başkanı dışarıda değil, Milli Güvenlik Kurulu'nda konuşmalıdır eleştirisinden önce ekonomiyi düşünmelidir önerisine kadar çeşitli görüşler dile getiriliyor.Tabii bir de Genelkurmay Başkanı ve komutanlar neden kamuoyuna açık konuşmalar yapma ihtiyacı duydular sorusu var.Bu sorunun da yanıtları aranmalıdır. Genelkurmay Başkanı Org. Yaşar Büyükanıt'ın Harp Akademileri'nde yaptığı konuşma ile kuvvet komutanlarının harp okullarında yaptıkları konuşmaların yankıları sürüyor. "Konuşma ihtiyacı nereden kaynaklandı?" sorusuna şu yanıtlar verilebilir:1- Görüş ayrılığının belirgin olduğu laiklik karşıtı faaliyetler ve bu yöndeki kadrolaşma konusunun kapalı ortamlarda da dile getirildiği, ancak uygulamada hiçbir değişiklik olmadığı yargısı nedenlerden biri olarak görülebilir.2- TSK'ya yöneltilen haksız ve ağır eleştiriler hatta suçlamalar karşısında hükümetin sessiz kalması, bu suskunluğun TSK'yı yıpratmaya çalışan kesimleri daha da cesaretlendirmesi bir diğer neden olarak söylenebilir.3- AB süreci ve ABD ile ilişkilerin gerekçe olarak kullanılması yoluyla TSK'nın sorun kaynağı ve çözümlerin önündeki engel olarak gösterilmesi ve kendi görev alanlarında devre dışı tutulması çabaları bu nedenlere eklenebilir. Hükümetin suskunluğu Komutanların konuşmaları dikkatle okunduğunda bu nedenler görülebilir.Org. Büyükanıt'ın konuşması dahil, komutanların konuşmalarında hem siyaset kurumuna hem de AB'ye dönük mesajlarda Türkiye Cumhuriyeti'nin Anayasa'da ifadesini bulan ve koruma altına alınan temel niteliklerinin "kırmızı çizgiler" olduğu vurgusu yapılıyor. Bu bağlamda, TSK'nın AB'ye tam üyeliği içtenlikle desteklediği anımsatıldıktan sonra şu şerhler düşülüyor:1- AB üyeliği yolunda ulus devlet, laik devlet, üniter devlet nitelikleri zarar görmemelidir.2- Bireysel/kültürel hak ve özgürlükler, kolektif haklar, grup hakları ve siyasal haklara dönüştürülemez.3- AB, Türkiye'ye karşı çifte standart uygulamamalıdır.TSK, AB'yi bu nitelikleri zayıflatıcı ve bozucu değil, aksine güçlendirici ve koruyucu bir kurum olarak görmek istiyor. AB'ye mesaj Konuşmalarda, PKK konusunda da hem içeriye hem de ABD'ye önemli mesajlar var.Org. Büyükanıt ve komutanlar, PKK ile mücadelenin son silahlı terörist etkisiz kılınıncaya kadar devam edeceğini vurguluyor. Bu vurgunun taşıdığı mesaj ise PKK ile dolaylı da olsa pazarlık etme, masaya oturma gibi girişimlerin kabul edilemeyeceği. PKK sorununun çözümünde, PKK'nın kayıtsız şartsız silah bırakması ve mensuplarının adalete teslim olması dışında bir yolun söz konusu olamayacağı...TSK'nın beklediği; ulusal saydığı bu konularda, devletin zirvesi ve tüm anayasal kurumlarının uyum içinde ve devlet politikası üreterek çalışmaları... fbila@milliyet.com.tr ABD'ye mesaj