Sağ partilerin Merve karşısında Meclis'te "süt dökmüş kedi" sessizliğine bürünmeleri türbana saygı olarak anlaşılabilir mi?
Elbette hayır.
Sayılsa sayılsa "türbandan korkma" sayılabilir.
Türbandan neden korkuyorlar?
"Biz türbana Meclis'te tavır alacak kadar enayi miyiz" anlayışı içinde...
Korku bu...
- Tavır alırsanız ne olur?
- Oy kaybederiz.
- Peki bu seçimde merkez sağ partiler "oy almak" için başörtüsü, Kuran, ezan politikası gütmediler mi?
- Güttüler.
- Oyları arttı mı?
- Aksine. Azaldı.
- Türbanın simgelediği siyasetin asıl sahipleri ne yaptı?
- Onlar da oy kaybetti.
O halde korktukları nedir ki, laik Cumhuriyet yanında ses çıkaracaklarına, karşıtlarının yanında sesiz kalıyorlar?
Nedeni, ucuz sağ popülist politika alışkanlığıdır.
Din, inanç, duygu sömürüsüyle kolay oy toplama sığlığıdır.
Cumhuriyet'i türbanlamak pahasına bile...
Halk yutuyor mu?
Yutsaydı seçim sonuçları böyle olmazdı.
Türbanın sağı bu...
* * *
Gelelim soluna...
Demokrasisi sınır tanımayan sol aydınlarımızın tavrı da bir garip doğrusu...
Solda, "inançlara saygılı laiklik" kavramına ve tutumuna tahammül edemeyen bu aydınlarımız, ne istediğini çok iyi bildikleri halde Meclis'teki türbanı saygı duruşuyla karşılıyorlar.
Ecevit'i "inançlara saygılı laiklik" politikasıyla sağa kaymakla suçlarken, laik Cumhuriyet yerine din devleti isteyenlerin türbanını savunmak için birbirleriyle yarışıyorlar.
Bu tiplerin daha bugüne kadar sol ve sola ilişkin bir konu veya simgeyi bu kadar hararetle savundukları görülmedi.
Garipliğe bakın ki, bir zamanlar solun solunda düzen ve rejim karşıtlığının teori ve pratikteki neferleri, hanidir sağın sağında "demokrasi havariliği" yapıyorlar.
Bir ellerinde türban, bir ellerinde PKK...
Kendilerini "solda demokrat" sanıyorlar...
Yazara E-Posta: fbila@milliyet.com.tr