Fikret Bila

Fikret Bila

fbila@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

AB ile müzakere masasına oturma karşılığında Kıbrıs özel koşulunu her aşamada kabul eden Türkiye yoklanıyor:- Güney Kıbrısı kapsayacak şekilde protokolü imzalayacaksınız değil mi?Ankara yanıtlıyor:- 3 Ekim 2005e kadar imzalayacağız. Hukukçularımız çalışıyor.Türkiye bu imzayı atmak zorunda. Bu konuda ABye hem sözlü hem yazılı taahhütte bulundu. Bu imzayı atmazsa masaya oturamayacağını biliyor.O halde bu imza atılacak...Bunu hükümet de biliyor, AB de, Güney Kıbrıs da...17 Aralıktan beri bu imzanın atılacağı belli. Ankara, sık sık bu imza Güney Kıbrısı tanımak anlamına gelmez diyerek, yerini yapıyor.Ola ki, 3 Ekim 2005e kadar Kıbrısta bir çözüm bulunur da, Türkiye, Güney Kıbrısı değil, Birleşik Kıbrısı tanır. Umut bu.Buna karşın koşullar ve gelişmeler Güney Kıbrısın çözüme yanaşmasını gerektirmiyor. Türkiye, çözüm için bastıracak. Kendine göre bastırıyor ama Güney Kıbrısın evet demesi için ortada bir neden kalmış değil. Yine ola ki, ABD ve İngiltere, Rum yönetimine ağır baskı uygulasınlar da çözüm için ikna etsinler.Bunun için bir neden var mı?Onu da bilen yok. ABD ve İngiltere, Türkiye için ağırlıklarını koyarlar mı? Koyarlarsa ne karşılığında koyarlar? Bu umut bağlanacak bir olasılık mıdır?Bu soruların yanıtı da ufukta görünmüyor."Kusurlu" tarafın Rumlar olduğu ortadayken, Türk tarafına yüklenmeye devam eden ABden ne beklenebilir?Bu koşullarda Ankaranın KKTC Cumhurbaşkanı Rauf Denktaşa yüklenmek yerine, Rum yönetimine ve haksız yere onları destekleyenlere yüklenmesi gerekir, Türkiyenin Denktaşı alt etmeye gücü yetmiştir ama henüz ortada Kıbrıs Türkleri ve Ankara lehine kaydedilecek bir kazanç yoktur.Ankara 3 Ekime kadar "çözüm" diye çırpınacak, bir sonuç çıkmazsa "çaresiz" imzayı atacak...Kıbrıs konusunda bugünkü durum köşeye sıkışma hali...Irak konusunda da durum şu anda pek farklı değil...Ankara, Kerkük alarmı verdi. Uyarılarda bulundu. Yanıtını ABD ve Kürt liderlerden fazlasıyla aldı. Şimdi seçim sonuçlarını bekliyor. Bekliyor ki sonuca göre tavrını alsın.Seçim sonuçlarının tahmin edildiği gibi çıkacağı kesin gibi. Kürt liderler Kerkükte oyların yüzde 68ini aldıklarını açıkladılar. Barzani ve Talabaniye birkaç gün sonra Kerkükün bir Kürt kenti olduğunun seçim sonuçlarıyla da resmen anlaşıldığını ilan etmek kalacak. Arkasından Kerkükün Kürt bölgesine dahil edilmesi gündeme gelecektir. Sonra bağımsızlık zamanlaması. Perşembenin gelişi çarşambadan belli olmuştur.Türkiye, Kuzey Irak ve Kerkük konusunda da köşeye sıkışmış görünmektedir.Ankara, her iki alanda da gelişmeleri istediği yöne çevirebilir mi?Bu aşamadan sonra çok zor görünüyor."Öyle değil", "O anlama gelmez", "Seçim sonuçları tartışmalıdır" gibi yan yollara sapmak gerçeği değiştirmiyor.Türkiyenin geldiği nokta bu mu değil mi?Bunu Irak seçim sonuçları açıklanınca test etmiş olacağız... fbila@milliyet.com.tr Türkiye Kıbrıs ve Irak konusunda giderek sıkışıyor. Bu, son günlerde Ankaranın sesini yükseltme çabasından da anlaşılıyor.