Fikret Bila

Fikret Bila

fbila@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

       BUGÜN 23 Nisan... Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı...
Dünyanın ilk ve tek çocuk bayramı. Atatürk'ün "ulus"a, "egemenlik"e ve "çocuk"a bakışının dünya çapındaki ifadesi.
Atatürk'ün yüzyıla damgasını vuran özelliklerinden biri de bu üçü arasındaki ilişkiyi ilk kavrayan ve bir bayramla tespit eden lider oluşudur.
Ulusal Egemenlik ve Çocuk...
İnsanlık tarihine "egemenlik mücadelesi" açısından baktığınızda belirleyici en önemli faktörün "çocuk" olduğunu görürsünüz. Nitekim bunu ilk gören Atatürk, egemenliği ulusa, ulusu çocuğa dayandırmak gerektiğini kavramıştır.
Bu gerçeği gören, ama "ters açı"yla görenler, geleceğin egemenlik biçimini belirlemek için, önce "çocuk"u biçimlendirmek uğraşı içindedirler. Amaç, önce çocuğu, sonra ulusu, sonra da egemenliği değiştirmektir.
Türkiye bu mücadelenin sancılarını yaşıyor.
Ne yazık ki, "Ulusal Egemenlik ve Çocuk" kavramlarına, yeniden Atatürk'ün açısıyla bakmak gerektiği, ters açıyla bakanların ulaştığı başarı Cumhuriyeti tehdit edecek boyutlara ulaştıktan sonra görülmüştür.
Türkiye'nin sekiz yıllık kesintisiz temel eğitime geçmek için verdiği mücadelenin zorluğu bu gecikmişliğin ifadesidir.
Atatürk'ün kavradığı "çocuk", eğitim mücadelesinde bocalıyor.
Atatürk'ün kavradığı "ulus", "ümmet"le mahkemelik.
Atatürk'ün kavradığı "egemenlik" ulusa ait olmanın tescili peşinde.
Bu mücadele "çocuk" konusunda yıllar süren aymazlığı gösteriyor.
"Ulusal Egemenlik ve Çocuk" ilişkisini Atatürk'ün çağdaş açısına yeniden oturtmak ve geleceği kazanmak için, önce "çocuk" mücadelesinin kazanılması gerekli.
Egemenliğin ulusa ait olması için, önce çocuğun kazanılması gerekli...
Ulusun ümmete dönüşmemesi için, önce çocuğun kazanılması gerekli...
Çocuğun gelecek olduğunun bir daha unutulmaması gerekli...
Aksi halde, demokrasiyi "araç" görenler, araçtan sonra amaçlarına ulaşmakta da zorlanmazlar...


Yazara E-Posta: F.Bila@milliyet.com.tr