MALİYE Bakanlığı'nın telif kazançlarının beyanıyla ilgili tebliğinin yankıları sürüyor.
Telif kazancı elde edenlerin yıllık gelirinin 7 milyar lirayı aşması halinde gerçek usulde vergi mükellefiyetine tabi olmalarına itiraz ediliyor.
Vergiye itiraz olur mu?
Olur.
Maliye literatüründe buna "vergiye direnç" adı verilir. Bu maliyeciler tarafından doğal karşılanır ve Adam Simth'ten bu yana "insan doğası"yla açıklanır. Toplum halinde yaşama ve devlet aygıtının işlevlerini sindirmiş çağdaş insanda" bu direnç azdır ve buna da maliye literatüründe "vergi bilinci" denir.
Bu açıdan bakıldığında telif kazancı elde eden sanatçı kesiminde "vergi direnci"nin değil, "vergi bilinci"nin yüksek olması gerekir.
Bu nedenle olacak ki, son düzenlemeye karşı görüş bildiren yazar - çizer ve sanatçılar, "verginin esası"na değil, getirilen "kayıt mükellefiyeti"ne itiraz ettiklerini vurgulamaktadırlar.
Konuyu, Maliye Bakanı Prof. Dr. Nami Çağan'la konuştuk.
Çağan, itirazların haklı gerekçelere dayanmadığı görüşünde.
Yaklaşımı şu:
"Yıllık 7 milyar liralık tutar için vergi sorumlusu konumundaki işverenin yükümlülükleri var, kazanç sahibinin yok. Bu tutarın altında kazanç elde eden sanat ve kültür adamları korunmuş durumdadır. Dolayısıyla maddi zorluklar içinde sanatını icra eden insanlar açısından sorun yoktur. Kayıt yükümlülüğü, bu tutarı aşan gelir elde edenler için getirilmiştir ki bu da vergi reformunun esprisine uygundur."
"Örneğin" diyor, Nami Hoca, "Bir Sibel Can'ın vergi ödemesi ve gelirini kayıt altına almasını istemek vergi adaleti duygularını zedeler mi? Aksine. Hangi dalda olursa olsun yüksek gelir elde eden sanatçıların kayıt kapsamına alınmaları vergi adaleti anlayışının bir gereğidir. Ekonomide kayıt dışı hareketleri eleştiren, bütün gelirlerin kayıt içine alınmasını savunan düşün insanlarının Maliye'nin bu yaklaşımına karşı çıkmaları değil aksine desteklemeleri gerekir."
Maliye Bakanı Çağan, 7 milyar liralık istisna sınırının belirlenmesinde en yüksek devlet memuru maaşının dikkate alındığını da vurguluyor:
"Bu tutar, Başbakanlık Müsteşarı'nın maaşı esas alınarak saptanmıştır. Başbakanlık Müsteşarı'nın yıllık gelirinden fazla gelir elde eden telif kazancı sahibinin kayıt içinde faaliyet göstermesini istemek haksızlık değildir. Dediğim gibi bir Sibel Can'ın muhasebeci tutması anormal değildir." Nami Hoca, uygulama konusunda ABD ve Avrupa'yı da örnek gösteriyor. Bu ülkelerde aynı uygulamanın yıllardır yapıldığını ve bilinç düzeyi gelişkin kesimlerden hiçbir itiraz gelmediğini anımsatıyor.
Taksi şoförlerinin mükellefiyetine gelince.
Maliye Bakanı, yine Batı ülkelerini örnek gösteriyor ve şöyle diyor:
"Çağdaş vergi sistemlerinin esası kayıttır. Taksi şoförü de Batı'da gelirini kayıt altına almak zorundadır. Biz ise bir zorunluluk getirmedik. Ancak müşteri istediği zaman taksici de belge vermek zorundadır. Bu nedenle yanında belge buluduracaktır. İstemek müşterinin hakkı vermek geliri elde edenin görevidir."
Maliye Bakanı Çağan, düzenlemeyi savunurken, vergi reformunun amacını vurguluyor:
"Kayıt sistemini yaygınlaştırmak ve yerleştirmek."
Yazara E-Posta: f.bila@milliyet.com.tr