Başbakan Erdoğan'ın ABD Başkanı Bush'la yaptığı görüşmeden sonraki açıklamalar gösteriyor ki, Beyaz Saray'da masaya yatırılan iki konu, Kıbrıs ve Irak oldu.
Başbakan Erdoğan ve beraberindeki bakanların değerlendirmeleri Kıbrıs konusunda ABD'nin Türk tarafının beklentilerini karşıladığı yönünde.
Başkan Bush'un Dışişleri Bakanı Powell'ı BM Genel Sekreteri Annan'la temasa geçmek konusunda görevlendirmesi, bu yargıya varılmasının temel nedenini oluşturuyor. Ayrıca, Bush'un Türkiye'nin başlattığı atağı bir hamle üstünlüğü olarak gördüğü, taktir ettiği ve Rum tarafının da buna karşılık vermesi gerektiğini yansıtması da bir diğer ölçü.
Washington'dan yansımalar Ankara'da planlanan masaya oturma hamlesinin olumlu yankılandığı anlaşılıyor. Türk tarafı, masadan kaçan taraf olmadığını kanıtlamak için kararlı bir tutum sergiliyor.
Psikolojik üstünlük sağlayan bu hamlenin esasa dönük olarak da sonuç alıp almayacağını önümüzdeki günlerde göreceğiz.
ABD'nin devreye girmesi Rum tarafı üzerinde nasıl bir etki yapacak? Rum lobisinin seçim yılı içindeki Beyaz Saray'a baskı yapacağı kuşkusuz. Beyaz Saray'ın mı Rum lobisini etkileyeceği, yoksa Rum lobisinin mi Bush yönetimini yönlendireceği yine kısa süre içinde ortaya çıkacaktır.
"Masaya oturma" hamlesinde ön alan Türkiye'nin masadan nasıl kalkacağı kuşkusuz çok daha önemli.
Kıbrıs sorununun bağlandığı Avrupa Birliği'nden tarih alma, daha doğru yaklaşımla Avrupa Birliği'ne üye olma garantisi konusunda Brüksel'den gelecek sinyaller de aynı önemde...
Irak konusuna gelince...
Irak sorununun Türk - Amerikan ilişkilerinin, "yumuşak karnı"nı oluşturduğunu söyleyebiliriz.
Başkan Bush'un Irak'ın toprak bütünlüğü ve PKK/KADEK konusunda verdiği "söz" yeterli bir sonuç değil, elbette.
Irak'ın işgalinin öncesinde verilen bu sözün uygulamaya ne kadar yansıdığı ortada. Bundan sonrası için de nasıl uygulanacağı bir başka soru işareti.
Kuzey Irak'ta bugüne kadar yaşananlar, Türkiye'nin kaygılarını artıran nitelikte oldu. Sosyal ve siyasal gelişmelerin geriye yürümesinin zorluğu dikkate alındığında Irak sorununun Türk - Amerikan ilişkilerinde her zaman nazik bir alan olacağı söylenebilir.
Türkiye'nin Irak sorununda doğrudan devrede olmadığı biliniyor. Kaygılarının giderilmesini ABD'ye havale etmiş olması da bunun kanıtı. Gerek Kıbrıs, gerekse Irak konusunda Beyaz Saray buluşmasının etkileri yaşanarak görülecek.