Fikret Bila

Fikret Bila

fbila@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı



BM Genel Sekreteri Kofi Annan, Kıbrıs'ta tarafları görüşmeye çağırırken, önkoşullarını vurgulayan bir mektup göndermesi, Ankara'yı da Atina'yı da sıkıntıya soktu. Taraflar, Annan'ın önkoşul ısrarı karşısında tutum belirlemeye çalışıyorlar.
Başbakan Erdoğan ve KKTC Cumhurbaşkanı Denktaş da aynı çaba içindeler..
Ankara'da Erdoğan ile Denktaş'ın iki gündür sürdürdükleri temasların amacı Türk tarafının "yeni ortak tutumu"nu belirlemeye yönelik.
Başbakan Erdoğan'ın, önceki akşam Denktaş'la otelinde yaptığı görüşmede, yeni bir ortak tutum belirlendiğini söyleyebiliriz.
BM Genel Sekreteri Annan'ın gönderdiği davet mektubunun KKTC Cumhurbaşkanı Denktaş'ı rahatsız ettiğini dün de vurgulamıştık. Denktaş, bu rahatsızlığını zaten açığa vurdu. Denktaş için Annan mektubu sürpriz olmadı. KKTC Cumhurbaşkanı, Türkiye'nin izlediği peşin kabul politikasının, Annan tarafından böyle değerlendirileceğini bekliyordu. Denktaş, Annan'ın "dediğim dedik..." tavrındaki ısrarının müzakere mantığını ortadan kaldırdığı düşüncesini koruyor.

Annan'ın koşulları vurgulayan mektubundan Başbakan Erdoğan'ın hoşlanmadığını belirtebiliriz. Başbakan'ın beklentisi, Annan ve Başkan Bush'la yaptığı görüşmeler ve ABD temaslarından sonra BM Genel Sekreteri'nin esneyeceği yönündeydi. Ancak, mektup, Annan'ın tutumunu bir milim dahi değiştirmediğini ortaya koydu. Başbakan Erdoğan'ın mektuptan kaynaklanan sıkıntısını KKTC Cumhurbaşkanı Denktaş'la paylaştığı ve daha uygun bir görüşme zemini oluşturmak için harekete geçeceğini ilettiğini de aktarabiliriz.
Nitekim, Başbakan Erdoğan, ABD Başkanı Bush'u arayarak Annan'ın katı mektubundan duyulan sıkıntıyı akşam saatlerinde aktardı.

Başbakan Erdoğan, otelinde ziyaret ettiği Denktaş'a nasıl bir mesaj verdi?
Erdoğan ve Denktaş'ın yakın çevresine göre, Başbakan'ın, KKTC Cumhurbaşkanı'na verdiği mesajın özü şu:
"Biz etkili bir girişim başlattık. Bunun olumlu etkilerini de görüyoruz. Türk tarafının çözüm istediği ve uzlaşmaz taraf olmadığı anlaşıldı. Şimdi açığa düşmeyelim. Girişimimiz Rum tarafını sıkıştırdı. Şimdi açığa düşecek bir tutum alırsak, Rumların hareket sahası ve olanağını artırmış oluruz. Biz gelişmeleri izleyelim. Bu arada ortak tutumumuzu belirleyelim. Beyanlarla sıkıntı yaratmayalım, sesiz olmayı esas alalım."
Erdoğan'ın bu mesajına Denktaş'ın bir itirazı olmadığı da söylenebilir. Erdoğan-Denktaş görüşmesinden çıkan sonuçlardan biri, Denktaş, New York'a gidinceye kadar Ankara'nın bir diplomatik atak başlatması. Washington, Londra büyükelçilikleri ile BM daimi temsilciliğimiz üzerinden Annan'ın koşullarını yumuşatma ve daha açık bir görüşme zemini yaratmak için harekete geçilmesi. Başbakan Erdoğan, bunun için gerekli talimatları vermiş durumda. Diplomatik kanallarla, Annan üzerinde baskı kurulması kararlaştırılmış görünüyor. Erdoğan'ın mektup yazmasından çok bu yollarla Türk tarafının ön koşullarla sınırlandırılmış bir masa değil planın esasının da görüşülebileceği daha rahat bir masa istediği bu yollarla iletilecek. Bu yönde ilk girişim Başbakan Erdoğan'ın Başkan Bush'u, Dışişleri Bakanı Gül'ün de ABD Dışişleri Bakanı Powell'ı aramasıyla yapılmış oldu.

Buna karşılık KKTC Cumhurbaşkanı Denktaş'ın Annan'a cevabi bir mektup göndermesi gündemde. Denktaş'ın Annan'a New York'a geleceğini ancak bazı rezervleri bulunduğunu bu mektupla bildirmesi yüksek olasılık. Denktaş, pazar günü New York'a gideceğini açıkladı. Yola çıkmadan Annan'a cevap göndermesi ve davet mektubunu nasıl algıladığını aktarması bekleniyor.

Denktaş, New York'ta Annan'la bir ön görüşme yaparak, aldığı davet mektubunun içeriğini tartışmayı tercih edebilir. Annan'ın mektubunda vurguladığı ön koşullara karşı itirazlarını dile getirip, görüşmelere ön koşulsuz oturmanın sonuç almayı kolaylaştıracağı görüşünü aktarıp, Annan'ı esnetmeye çalışması bekleniyor. Denktaş'ın New York'a gelmesinin mektuptaki koşulları peşinen kabul ettiği anlamına gelmeyeceğini vurgulaması da bir diğer beklenti.

KKTC Cumhurbaşkanı Denktaş, New York'a nasıl gidecek? Yeni ortak tutumu nasıl yansıtacak?
Başbakan Erdoğan'ın yakın çevresine göre, Erdoğan-Denktaş görüşmesinde bir "çerçeve belge" düzenlemesi de gündeme geldi. Erdoğan'ın kurmaylarına göre bunun anlamı, Türkiye'nin Denktaş'ın cebine bir "yol haritası" koyması. Denktaş, görüşmeler başlarsa ortak tutumu içeren bir belgeye göre hareket edecek, aşama aşama bir belgeyi uygulayacak.
Denktaş'ın kurmaylarına göre ise düzenlenecek bu belge, Denktaş açısından "yazılı güvence" niteliği taşıyacak. Sonradan doğabilecek tartışmaları ve Denktaş'a yöneltilebilecek sorumluluk ve eleştirileri önleyecek bir belge olacak. KKTC Cumhurbaşkanı, Türkiye'nin vereceği bu "güvence belgesi"yle hareket edecek. Bu belgede Türkiye'nin ve Türk tarafının "olmazsa olmazları" ile Denktaş'ın karşılaştığı sorunlar kaşısında görüşmeleri nereye kadar götürebileceğinin sınırları da belli olacak. Bu belge aynı zamanda Türkiye ile KKTC'nin yeni ortak tutumunun kanıtını oluşturacak.
Böyle bir düzenlemeye neden ihtiyaç duyuldu?
Kurmayların bu yönteme, Türk tarafının uyum içinde ortak bir tutum belirlediğinin ve Türkiye'nin Denktaş ve KKTC'nin arkasında olduğunun, gösterilmesi açısından ihtiyaç duyuldu...
Başbakan Erdoğan, hükümet, ana muhalefet, Meclis ve kamuoyuyla Türk tarafının bütünlük içinde olduğunu gösterecek girişimlerde bulunarak, Denktaş'ın elini güçlendirerek New York'a uğurlamaya çaba gösterecek...
Ankara, AB ve Rum yönetimine karşı ABD'yi devrede tutarak denge sağlamayı amaçlıyor. Erdoğan'ın, Başkan Bush üzerinde baskı kurmasının amacı, Türk tarafı karşısındaki uluslararası koalisyonu parçalamak. ABD'yi BM-AB-Rum kesimi ekseninden ayırarak Türkiye lehine denge unsuru haline getirmek. Güney Kıbrıs'ı üyesi kabul eden BM ve AB karşısında, Ankara-Washington ekseni oluşturmak.
Ankara, "tünele girmeden" önlem almaya çalışıyor.