Filiz Dağ

Filiz Dağ

filizdag@digitalronesans.com

Tüm Yazıları

Sanatın dijitali mi olurmuş sözü de tarihe karışıyor. Çok yeni bir tür gibi görsek de bu alan hayatımıza gireli yaklaşık bir yüz yıldan fazla oluyor. Nasıl mı? Hareketli fotoğraflarla, hem de Zoopraxiscope ile 1879’dan bu yana hayatımızda. Derken televizyon ve video teknolojisinin gelişmesi bu alanı tüm dünyaya yaydı.

Dijital sanat çok yönlü, bir sınırı hatta tanımı yok gibi. Sürekli bir devinim halinde, gelişme nereyeyse, nesiller oraya ve sanatta oraya evriliyor dijitalde. Ve klasik sanata nazaran, bir cep telefonu uygulaması veya bilgisayar programı uzağımızda olduğu için, daha erişilebilir. Ayrıca daha interaktif çünkü izleyicisini de eserle etkileşime sokabiliyor.

Haberin Devamı

Bu arada bu yeni akıma sayısal sanat veya yeni medya sanatı diyenler de var. Bilgisayarlar bu sanat alanında yardımcı bir donanım olmaktan çıkıp, ortak yaratıcının kendisi halindeler. Eserlerin üretiminde kağıt, tahta, boya vb elle tutulur fiziksel bir materyal yok.

Estetik mi tartışılır evet, göreceli sonuçta estetik algısı fakat çok eğlenceli olduğu yadsınamaz. Bana kalırsa diğer sanat dallarının yanında daha özgür ve yaratıcı eserler burada ve bu sanatı icra eden yeni nesil sanatçılarımızda.

Tüm dünyada herkesi akıl tutulmasına iten bu covid_19 döneminde sizleri biraz güldürmeyi ve dijital sanatın mizahıyla buluşturmayı istiyorum. Eserleriyle birçok farklı ülkede bayrağımızı dalgalandıran ve izleyicilerinin yüzlerinde güzel bir gülümseme bırakan Kuzey Kıbrıs’ımızdan genç bir dijital sanatçı bu hafta konuğum: Hayati Evren. Tam “Zihni Sinir” diye tabir edilenlerden. Akıllı, pratik, üretken, meraklı ve dolu dolu mizahi biri. Kıbrıs Türkçesi ile konuştuğundan dinlemeye de doyamıyorsunuz. 

Kuzey Kıbrısın genç dijital sanatçıları dünyaya açılıyor

Hayati Evren, hadi seni tanıyalım…

1991 Mart Kıbrıs’ta doğmuş büyümüş bir insan evladıdır Hayati Evren. Ortaokul bitene kadar “95 alsa ağlayacak öğrenci” kıvamındaydım, lise ve sonrasında “45 alsam yeter” kıvamına evrildim. Üniversitede Görsel İletişim Tasarımı okuyana dek peşinden koşacak kadar büyük hayallerim olmadı.

Peki ya ailen seni bu şekilde bir alanda ilerlemen konusunda nasıl destekledi?

Haberin Devamı

Ailem beni destekledi ama çok tereddütleri vardı, çünkü çevremizde emsali olmayan bir işe kalkışmıştım. Hatta bir gün rahmetli neneme: “Nene ben ilerde sanatçı olacağım!” dediğimde gözleri kocaman açılmıştı, içindeki korkuyu görmüştüm. Hatta beni memur olmaya ikna etmeye çalışmıştı.

Ahh çok iyi anlıyorum. Sizin bu meslek alanını tam isimlendirdiğimizde ne demeliyiz?

Bize “Dijital Sanatçı” diyorlar. İlk okunuşta havalı gibi görünse de biraz tepeden bakıldığımız zamanlar da oluyor. Bu algıyı kırmak istiyorum. Diğer sanatçılar gibi sergilerimiz olsun, müzelerde yer alalım istiyorum. Özellikle artık Türkiye’de de.

Sanatına hep mizahı katıyorsun. Bu da en tatlı kısmı aslında.

Evet. Çocukken büyüyünce ne olacaksın dediklerinde “Ya polis ya da astronot olmak istiyorum.” diyordum. Polis olamadım ama kendi evrenimde astronot oldum. Mizaha gelince… Türkiye’nin şu anki mizah rezervi bizi bir 100 yıl daha idare eder. Sadece daha fazla keskin mizah anlayışı olan topluma ihtiyacımız olduğunu düşünüyorum.

Haberin Devamı

Kuzey Kıbrısın genç dijital sanatçıları dünyaya açılıyor

Ne güzel tanımladın. Kendi evreninin astronotu olmak. Hayatinin Evreni. Aslında markanın adı da kendi adın.

Evet. Sürekli bir lakap, isim bulup, o isimlerle görseller üretip, onları markalaştırmaya çalıştım. O dönem kimi çalışmalarım dergi ve gazetelerde yayınlanmıştı. Yaklaşık 7 yıl boyunca böyle paylaşımlar yaptım internette.  Gizliden temel atıyormuşum meğerse şu anki halime. Acaba şu an hangi halime temel atıyorum? Derken… Çalıştığım reklam ajansından istifa edince, yine bir isim arayışına girip kendime meşgale yaratmaya çalışırken, arkadaşımın bu ismi önermesiyle “işte bu” dedim. İlk defa bir şeyi bu kadar benimsemiştim. İşte bir günde “evren sahibi” böyle oldum.

Kıbrıslısın ve dünyaca isim yapan genç bir sanatçısın. Bu arada Kıbrıs’ı çok da severim. Küresel hedeflerin neler ve elbette Kıbrıs özelinde de?

Evet. Kıbrıs çok güzeldir. Bu arada Kıbrıslı olmama rağmen İspanya’da ya da Tayvan’da beni ve sanatımı bilen, tanıyan daha çok insan var. Kıbrıs’ta Hayati Evren diye biri olduğunu, yurtdışında vatanımızı, onları temsil ettiğimi bilmelerini isterdim. Ayrıca, dünya maalesef Kuzey Kıbrıs’ı siyasal olarak tanımıyor. Bu yüzden katıldığım etkinliklerde, verdiğim röportajlarda ülkemden bahsetmeden edemiyorum, anlatıyorum ben de. Umarım dünyanın bizi tanıdığı günleri görebiliriz.

Umarım hep birlikte Kuzey Kıbrıs’ımız için o günleri göreceğiz. Hayati sen de çok alanlısın. Resim ve dijitali birleştirdin. Biliyorsun benim ilgi alanım multidisiplinerlik ve bunun yaratıcılığa etkisi... Sen de bu beceri nasıl gelişti?

Şöyle… Babalar evlatlarının bir altın bileziği olsun diye yazın sanayiye yollar. Benimki o kadar çok iş ile beni haşır neşir etti ki kollarım kuyumcu dükkanına döndü.

Kuzey Kıbrısın genç dijital sanatçıları dünyaya açılıyor

Ya güldürdün beni yine! Ve bu muazzam!

Kesinlikle öyle. İnşaattan arkeolojik kazılara, demir doğramadan marangozluğa, oto tamirinden elektrikçiye, saymakla bitmeyen iş içinde bulundum. Her çalıştığım işte bir öncekinde öğrendiğim teknikleri / fikirleri uyguluyordum. O dönemde pek sevmesem de bu durumu, şu an binlerce kez teşekkür ediyorum. Geniş yelpazeden, farklı açılardan bakmamı sağladı.

Anahtar kelime işte bu! Farklı açılarla büyük resmi görebilme becerisi… Nasıldı?

Mesela… Genel olarak çalıştığım işlerde müşteriler bir sorun ile gelirdi. İşleyiş şu şekilde sorunu bul, sonucu gör ve tamir et. Profesyonelleştikten sonra bu durum öyle sıradanlaşıyor ki işi keyiflendirmek için yaratıcılık devreye giriyor sanırım. İlk kez bisiklet süren çocuk gibi, birkaç kez düşer kalkar, 6 ay sonra bisikletin önünü dikerek geçer önünden.

Öyle sade ve samimi anlattın ki tam istediğim bu yaratıcı becerinin anlatılması için!

Evet. Yaratıcı beceri bence bende sürekli farklı ortamlarda sirküle olmamla ve her defasında daha iyi şeyler öğrenebileceğim insanlar ile karşılaşmamla gelişti. Okuduğum kitaplar, izlediğim filmler ve diziler, müzikler derken, sanırım bir harman makinesine dönüştüm. Bir yanda da hobi olarak dijital ortamda müzik yapıyorum ve stencil sanatını da icra ediyorum. İyice piştiğimde parçalarımı müzik platformlarında dinleyiciye sunmak isterim.

Hımm müzik de geliyor. Peki, seninle aynı alanda dijital sanat yapan bir grup arkadaşsınız. Hayaliniz ne?

Arkadaşlarımla büyük bir sergi açabilsek süper olur. Gelen ziyaretçilerin gülmekten ağlayarak çıktığı efsane bir sergi olurdu. Ama maalesef covid_19 illeti bir şeylere zaman verme olanağını elimizden aldı. Nitekim geçtiğimiz aylarda kişisel sergimi ucu açık bir şekilde ertelemek zorunda kaldık. Kısmet, bekliyoruz.

Fark yaratmak ve risk almak senin yaptığın. Sıradışılık ortaya koyuyorsun.

Cımbızla kaş alıp, şekil vermek bir yaratıcılıktır, ama bunu ilk uygulayan olduğunuzda etkiniz büyük olur. Zamanla rutinleşir, klasikleşir ya da klişeleşir. Benim için yaratıcılığın keyifli yanı hayal ettiğim her görseli tasarlayabiliyor olmak. Fark yaratmakta da herkesin yaptığını yapmamak, yapıyorsam da en iyisini yapmaya çalışmak. Risk almaksa sus pus ortamda çok konuşmak. Dikkatlerini çekecek şeyler söylersen sevilirsin yoksa sevilmezsin. Ortamı iyi analiz edip lafa öyle başlamak gerekli bence.

Türkiye bu yarattığınız alanda dünyada nerede?

Diğer ülkelerde “Artist” denilirken Türkiye’de “Bu yaptığınız sanat değil!” veya “Milyon dolarlık tabloya öyle bir şey yaptı ki!” diyorlar. Bu beni üzüyor. O arkadaşları bir dakikalık saygı duruşuna davet ediyorum.

Çok sevimli anlattın. Kendi tarzını ifade edersen…

Çalışmalarımda doğu ve batı sentezi yapmayı çok seviyorum. Her toplum kendi kültürü dışından olan yeni bir şey görmüş oluyor. Üzerine de mizah ekleyince izleyiciye keyif katıyor. Eskiden yaptığım çalışmaları etrafımdakilere gösterip geri dönüt almayı seviyordum, şimdi de öyle. Tüm dünyaya gösterebilene kadar durmayacağım.

Gelir elde etme konusunda bu dijital sanat dalı fark yaratır mı? Yoksa sadece bir hobi olarak mı kalmalı?

Genelde insanlar hobilerinde küçük başarılar elde etmeye başlayınca o sevmediği işinden istifa eder ve hobisini mesleği haline getirir. Ben de o tayfadan sayılırım.

Kuzey Kıbrısın genç dijital sanatçıları dünyaya açılıyor

Finansal destek bulma imkanınız var mı?

Maalesef yeterince destek görmüyoruz. Türkiye’de dijital sanatla uğraşan birçok insan var sadece küçük bir kısım hedeflerine ilerleyebiliyor. Genelde ya motivasyonlarını kaybediyorlar ya da istedikleri kadar kazanmadıkları için para kazanabilecek bir işe yöneliyorlar. Ne yeteneği ne de yaratıcılığı olan insanların bir günde şöhret olup bizden daha fazla değer görmesi, bizlerin motivasyonunu kırıyor. Ama ne yazık ki görsel sanatla uğraşanların sonu bu, öldükten sonra anlaşılmak...

Dijital çağ, dijital sanat ve klasik sanat dersem…

Şöyle… Küresel olayların ardından sanatçılara yeni konular açılıyor, ilham geliyor, bu da binlerce sanatçının kendi tarzında çalışma çıkarmasına vesile oluyor. İlerde bir fotoğraf albümüne bakar gibi bakıp eskiyi yad edeceğiz. Dijital sanat daha da fazla popülerleşir ama klasik sanat kadar köklü ve çekici olmasına daha çok fazla yıl olduğunu düşünüyorum. Tavsiyem şu şekilde; başarı ağır bedelleri olan bir ürün, her kaybediş bir ödeme şeklidir aslında. En dibi gördüğümüz an, o yokluğu o hiçliği yaşadığımız an, sanırım başarıya en çok yaklaştığımız andır.

Bu sanat dalını yaratırken seni çok şaşırtan bir anın var mı?

Elbette! Acaba bu sanatı klasik teknik ile yapan birileri var olmuş mudur diye araştırırken, Ali Demir tarafından esprili bir ifade ile resmedilen “Trakyalı Mona Lisa (1987)” tablosu benim çok hoşuma gitmişti.

Aaaa çok tatlı. Hem de 1987’de… Pekala o zaman. Bir postmodern sanatçı gözünden gelecek dersem…

Şu sıralar kendi kendime bir teori yarattım. Bilgisayar oyunlarının inanılmaz derecede revaçta olduğu dönemdeyiz. Alttan alttan “Video oyunları sanat mıdır? Değil midir?” tartışmaları başladı.  Bence sanattır. Teorim şöyle; düşünüyorum ki oyun esnasında oluşan bir patlama, manzaralı bir bölgede yürüyen karakterin fotoğrafı gibi şeyler “Oyun Fotoğrafçılığı” diye yeni bir kulvar oluşturabilir. Şu an buna sanat demek tuhaf gelse de zamanında fotoğraflar da sanat sayılmıyordu...

Kuzey Kıbrısın genç dijital sanatçıları dünyaya açılıyor

Dijital medya platformlarının yapımlarında görselleştirme yaptığın oldu mu?

Şöyle. Dizi ve film platformları benim için besleyici kaynak. Hatta etkilendiğim dizi veya filmin hemen çalışmasını yaparım. Daha önce birkaç kısa film çekmişliğim de var. Film için kolektif birliktelik sürdürebilecek çevrem olmadığından benim için geri planda kaldı. Şu zamana kadar henüz teklif almadım ama elbette bu uçuk kafa mimarimi bir filmde kullanmak isterim.

Yeri gelmişken oluşturduğun sanat da bir kurgudan oluşuyor… Ya bilim kurgu?

Evet, bilimkurgu çocukluktan beri en sevdiğim dal. Bunun üzerine polisiye romanlarını da çok severim. Bilimkurgu ve polisiyenin baş unsur olduğu sonu insanın beynini yakacak türden bir senaryo yazmak ve çekmek isterim.

Sosyal medyayı etkin kullananlardansın. Dijital çağ iletişimi hakkında düşüncelerini anlatsana çünkü sen de sanatınla yüz bin küsur takipçili bir fenomensin.

Eskiden çizdiğim resmi elimde gezdirir tek tek insanlara gösterir, tepkilerini ölçerdim. Dijital çağ ile bunu tek hamlede sınırsız sayıda insana yayabiliyorum. Bir de fenomenler ile bizim aramızdaki fark: “Biz sanatımızı yayıyoruz, onlar kendilerini…”

Hayati Evren’in zihninden bir gelecek kurgusu istiyorum.

İnternette aradığım görseli bulmak bazen çok uzun saatlerimi alıyor, bazen bulamıyorum bile. Kafama kablolar takarak beynimden aldığı sinyaller doğrultusunda hayal ettiğim bir nesnenin ekranımda belirmesini isterdim. Gördüğünüz gibi gelecekte bile sanat içinde olmak istiyorum. 

 

Twitter: @FlzDag

Instagram: benfilizdag