Fuat Bol

Fuat Bol

fuat.bol@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

CHP’nin, günlerdir sözde gizlenen ve açıklandığında rakiplerini çıldırtacak Cumhurbaşkanı adayının ismi Muharrem İnce olarak açıklanınca; hemen herkesin ortak kanaati; ‘dağ fare doğurdu!’ oldu.
Malum; haftalar boyu ‘çatı aday’ üzerinde çalışılmış; bulundu zannedilen Abdullah Gül projesi fos çıkınca; derin hayal kırıklığı içindeki partiden homurtular yükselmiş ve adayın mutlaka CHP’den olması gerektiği vurgulanmıştır.
İktidar alternatifi olan ana muhalefet partisinin; bu denli hayati bir konuda kendisini edilgen kılması ve Cumhurbaşkanı adayını başka kapılarda araması, doğrusu anlaşılır gibi değildi.
Kılıçdaroğlu, ‘Gül’ projesi ile aklı sıra; iktidar partisinin oylarını devşirecekti. Halbuki ‘Gül’ projesine CHP’lilerin büyük çoğunluğu oy vermeyecek ve pirince giderken evdeki bulgurdan da olunacaktı.
Mesele sonunda; ‘Gül’ olmadı, Muharrem İnce verelim! şeklinde noktalandı.
Yeni sistemde ülkeyi, halk tarafından seçilen Cumhurbaşkanı yönetecek; zira Bakanlar Kurulu’nu (hükümet) bizzat Cumhurbaşkanı belirleyip atayacak.
Ülke yönetimini partideki bir arkadaşına bırakan bir siyasi, kendi partisinin genel başkanlık koltuğunu ne kadar devam ettirebilir?
Belli ki, ‘zoraki’ aday yapılan Muharrem İnce Cumhurbaşkanlığı için aranan ve bulunan bir kişi değil. Zira Muharrem İnce’yi CHP genel başkanlığına layık görmeyenler, nasıl olur da Türkiye’nin idaresini onun eline verirler; o yüce makama layık görürler?
Demek ki hesap başka; Kılıçdaroğlu açısından kazanamayacağı belli bir adaydan, parti içinden de büsbütün kurtulmak ve genel başkanlık koltuğunda oturmaya devam etmek...
Ama kazın ayağı öyle mi; şayet Muharrem İnce CHP’nin oylarını arttırırsa, Cumhurbaşkanlığı seçimini kaybetse bile Kılıçdaroğlu artık o koltukta oturabilecek mi?
Yine belli ki, Kılıçdaroğlu; her ne kadar Muharrem İnce’yi CHP’nin adayı olarak ilan etse de; bilerek veya bilmeyerek (!) İYİ parti genel başkanı Meral Akşener’in adaylığına göz kırpmaktadır.
Nitekim görünen köy kılavuz istemez. İYİ parti’nin seçime girmesi için elinden geleni ardına koymadı; 15 milletvekili arkadaşını emirle mahut partiye gönderdi.
Halbuki Kılıçdaroğlu’nun, ‘Gül’ oyununu bozan bizzat Meral Akşener’di ve bunu, bizzat kendi Cumhurbaşkanlığı adaylığı adına yaptığını söylüyordu.
Kılıçdaroğlu bununla yetinmedi; Meral Akşener’in Cumhurbaşkanlığı adaylığı için gerekli yüz bin imzanın ‘FETÖ’ ile dillendirilmesi karşısında kızıp, bu yüz bin imzanın da CHP’li vatandaşlar tarafından verilmesini istedi.
Dışarıdan adayımız Muharrem İnce diyor ama el altından Meral Akşener’e mi çalışıyor ne?!
Bütün bunlardan da anlaşılıyor ki, Kılıçdaroğlu o çok arzuladığı ve üzerine titrediği ana muhalefet koltuğuna daha fazla oturamayacak.
Dikkat edilirse kendisi o makama, liderinin kazılan kuyuya düşürülmesi ile gelmişti. O gün bugün kendisi de devamlı kuyu kazmakta ve koskoca ana muhalefet partisini ‘edilgen’ kılmaktadır.
Bu da; bizzat kendisinin kazdığı kuyulardan birine, er ya da geç düşeceğinin işaretidir.