Söylenenler ve söylenmeyenler

25 Mart 2018

Türkiye ile AB ilişkilerinde odak noktalarından biri, her zaman, “propaganda” maddesi oldu.

İlişki geliştiğinde değiştirilen madde, gerilediğinde yeniden değiştirildi.

Tıpkı TCK’nın 301. maddesi gibi.

Bir gün ifade özgürlüğü sayılanın ertesi gün suç sayılmasının nedenlerinden biri bu.

Bir diğeri de ifade özgürlüğünün ne olduğu konusunda bir uzlaşmaya varamamış olmak.

Şiddet çağrısı ve nefret içeren, insanlığa karşı işlenen bir suçu övme niteliğindeki ifadelerin bu özgürlük kapsamında olamayacağına kuşku yok.

Ama bunun içine hangi ifadeler giriyor, orada derin bir görüş ayrılığı var.

İbre güvenliğe kaydığında, düne kadar övülen ve uyulan AİHM kararları yerli yerinde dururken, mahkemelerin yorumları değişiyor.

Yazının Devamı

Çocuk CEO Mehmet ve pasaportu

18 Mart 2018

Mehte-ranlı açılış, “Kudüs kırmızı çizgimizdir” anonsları, “Londra merkezli tehdit var” feryatları, bolca hamaset cümlesi.

Bir işletme kurup, kısa yoldan yürütmenin kusursuz formülleri!

Elinde makas, sözde tesislere koşuşan muhteremler.

“Fatih’in İstanbul’u fethettiği yaştasın” anonslarıyla kürsüye gelen, karnavalın ortasındaki sevinçli çocuk “CEO”; Mehmet Aydın.

Çiftlik Bank vurgununun gösterdiği, sadece ömrünü kısa yoldan zengin olmaya adayan ve buna uygun bir, “habitusu” bulunmadığını zerre fark etmeyen, her seferinde hüsrana uğrayarak ömrünü tamamlayan küçük rantiyecinin aldatılması değildir.

Çiftlik Bank vurgunu, her yönüyle, dört başı mamur bir Türkiye özetidir.

***

Ömrünü herhangi bir işe emek harcamadan, sadece kısa yoldan zengin olmaya adayan bir akrabayı, 50’sini devirmesine rağmen hâlâ kısa yol planları yapıyorken gördüğümde sormuştum; Neden?

Yazının Devamı

İnsan kaçakçıları ve kaçırılanlar

11 Mart 2018

Üçüncü cemre de düştü çoktan, bahar geldi. Artık güneş toprağa, havaya, suya karışacak.

Meriç Nehri, her zamankinden az karla beslenmiş, burukluğu, dibinde yatan çocuklardan belki.

Sahi, daha iki hafta önce, Ayşe Abdürrezzak ve 11 yaşındaki oğlunun cesetleri çıkmıştı sudan, yanlarında 2.5 yaşındaki İbrahim Selim Doğan’ın cansız bedeni.

Meriç’te kaybolanlar, 3 yaşındaki Halil Münir ve babası, İbrahim Selim Doğan’ın anne ve babaları, haber var mı onlardan?

Ya onları o bota sıkıştıranlardan, hayatlarını alanlardan.

***

Suriye’deki iç savaştan kaçıp, Avrupa’ya geçmek isteyenler, İran, Afganistan’dan gelenler, KHK ile ihraç edilip yargılananlar ya da hakkında hiçbir dava olmayıp umutsuzluğun karanlığında kaybolanlar insan tacirlerinin hedefi.

Adli evraklara göre, İstanbul, İzmir, Hatay, Urfa’da belli meydanlara gittiğinizde kaçakçılar hemen bulabiliyor sizi.

Yazının Devamı

Umut hikâyeleri

8 Mart 2018

›› Fatma, Halime, Merve, Samia... Ortak yanları; Suriye’deki savaşla biriktirdikleri ne varsa, hepsini yitirmeleri. Her biri bütün yaşadıklarına rağmen bulunduğu karanlık kuyudan bütün gücüyle çıkmaya çalışan ve geride kalanlara ellerini uzatan kadınlar...

Bu hikâyeler çok genç yaşta, asırlara sığabilecek kadar çok olay yaşamış, kısacık bir zamana kışı, yazı, baharı, güzü, yağmuru, karı ve güneşi sığdırmış, hep direnmiş ve hep daha iyisini yapabilmek için mücadele etmiş kadınlara ait.

Ortak yanları; Suriye’deki savaşla biriktirdikleri ne varsa, o güne kadar hayatlarında ne bulunuyorsa hepsini yitirmeleri.

Türkiye’ye geldikten sonra güneşli günlerin kapılarını Sığınmacılar ve Göçmenlerle Dayanışma Derneği’nin (SGDD) desteğiyle aralamış hepsi.

Suriye’den kaçtıktan sonra Türkiye’de yaşadıkları da “Buraya geldim, her şey çok güzel oldu” gibi inandırıcı olmayan bir kalıba elbette sığmıyor.

Hikâyelerin karanlık tarafları da var, aydınlık yanları da.

Ancak her biri bütün bu yaşadıklarına rağmen ayakta kalan, uzatılan elleri bileklerinden kavrayıp, bulunduğu karanlık kuyudan bütün gücüyle çıkmaya çalışan ve geride kalanlara ellerini uzatan kadınlar.

Yazının Devamı

Suruç, Ceylanpınar ve temmuzdan geriye kalanlar

4 Mart 2018

Geçtiğimiz hafta, siyasi tarih açısından çok önemli bir dava “beklenmedik” bir biçimde sonuçlandı.

Kararla, çözüm sürecinin sonlanmasına yol açan Suruç ve Ceylanpınar saldırılarıyla ilgili muamma da derinleşti.

***

Suruç’ta, 20 Temmuz 2015’te Amara Kültür Merkezi’nde gerçekleştirilen canlı bomba saldırısında 33 genç yaşamını yitirdi.

Bulunamayan IŞİD mensupları hakkında açılan dava dışında, biri dönemin Suruç Emniyet Müdürü olmak üzere üç polis hakkında dava açıldı.

Dönemin Suruç Emniyet Müdürü Mehmet Yapalıal’a “görevi ihmal” suçundan 7 bin 500 lira para cezası verilip, bu cezayı da 12 taksitte ödemesi kararlaştırıldı.

Dosya gösteriyor ki Yapalıal’a Emniyet Genel Müdürlüğü tarafından da “uyarma” cezası vermekle yetinilmiş.

Gerekçesi, tüm Türkiye’de aranan Şeyh Abdurrahman Alagöz’ün canlı bomba saldırısını nasıl yaptığını da gösteriyor:

Yazının Devamı

İstismar,rıza,idam,hadım

25 Şubat 2018

Bazı “hocalar”, yöneltilen sorulara yanıt verirken, aslında kimileri için hayatın ne kadar zor geçtiğini de tarif ediyor:

“Yüzünüzü yıkarken elinizi fazla sürmeyin, uykunuz yoksa yataktan çıkın, yorganın şekillerine dikkat edin, asansöre yalnız binin, şu yaşın altındaki çocuklarla evlenmeyin, yürürken yere bakın, mümkünse bakmayın...”

Yanıtlar, tüm bunları soranların olduğunu gösteriyor.

Damacanadan keçiye, attan cezaevi duvarına kadar uzanan tecavüz haberlerine tanıklık ettiğimiz bir ortamda garipsemek bile kolay değil.

***

Bunca yıldır yazılan yüzlerce dosya, tecavüz mağdurlarının sayısını azaltmadığı gibi, yargının yaklaşımını da değiştirmedi.

Yargının anlayışı ve nedenlerini konuşmak yerine sözler yine hadım ve idamla başladı.

Üstüne, bir de, “zina” düzenlemesinin pakete konulacağı söylendi.

Yazının Devamı

Meriç’in çocukları

18 Şubat 2018

Bir çocuğa, ülkeyi terk edeceğinizi, gece yarısı bir ıssızdan, üzerine sığmadığınız bir bota binip, suları can alan bir nehirden geçeceğinizi, ormanlık bir alanda kilometrelerce yürüyeceğinizi nasıl anlatırsınız?

Ulaştığınızda komşu ülkenin askerlerinin belki botu yeniden nehre iteceğini...

Karanlık ormandan geçseniz bile geldiğiniz noktaya gönderilebileceğinizi.

Bir çocuk, o yolculuğa çıkarken hangi soruları sorar:

Bot hızlı mı?

Balık var mıdır?

Ormanda canavar var mı?

***

Yazının Devamı

OHAL Komisyonu’nun işlevi

11 Şubat 2018

2000’li yılların başında Başbakanlık İnsan Hakları Danışma Kurulu Başkanlığı’na getirilen, geçen yıl ise imza attığı bildiri nedeniyle üniversitedeki görevinden çıkarılan, sayılı anayasa hukukçularından Prof. Dr. İbrahim Kaboğlu, verdiği röportajda, OHAL İşlemlerini İnceleme Komisyonu’na değiniyordu.

Kaboğlu, şu anki çalışma hızına bakıldığında, komisyonun önündeki 107 bine yakın başvuruyu ancak 7-8 yılda bitirebileceğini söylüyordu.

Komisyon, yaklaşık 1 yıl önce, 23 Ocak 2017 tarihli KHK ile kuruldu.

Komisyona başvurular, ancak temmuz ayında yapılabildi, kurulduktan
7 ay sonra.

Ekim ayında başvuru süresi bittikten sonra komisyonun ilk kararını kasım ayında verebileceği söylendi ancak öyle olmadı.

İlk kararlar ancak aralık ayının sonlarında açıklandı.

Verilen karar sayısı 100 civarındaydı.

Yazının Devamı