Avrupa Birliği (AB) ülkelerinde, 5 Kasım’da yapılacak olan ABD başkanlık seçimlerinde yarışacak adaylar yakından takip ediliyor. Zira seçimlerin neticesi Ukrayna-Rusya savaşının seyrini etkileyebilir. Bununla birlikte, transatlantik ilişkiler, savunma, ekonomi ve dış politika alanlarında da Beyaz Saray’ın yeni kiracısının kim olacağına bağlı olarak politika değişiklikleri yaşanabilir.
Bilindiği üzere Donald Trump’ın seçim yarışında galip gelmesi halinde, Washington ile Brüksel arasında yaşanan ‘bahar havası’ yerini 2016-2020 yıllarında yaşanan çalkantılı, sert ve emrivakilerle dolu bir döneme bırakabilir. Joe Biden başkanlık yarışından çekilmeden önce AB’nin önde gelen ülkelerinde Kamala Harris’in Biden yerine başkanlık adaylığına soyunması halinde, Trump tarafından ‘bir lokmada etkisiz hale getirilebileceği’ ifade ediliyordu.
Biden’ın iktidarı sırasında Harris’e fazla manevra alanı bırakmadığı bilinen bir gerçek. Ancak Biden’ın başkanlık yarışından çekildikten sonra halefi olarak Harris’i işaret etmiş olması
Ucundan da olsa biraz tadını aldık. Bu sefer beni kısmen etkilese bile, dünyada birçok insanı ciddi manada sarstı. Çoğumuz hiç başımıza gelmeyecekmiş gibi yaşadık. Sadece uzmanların ‘uçuk’ telkinleri olarak nitelendi. Hatta istihbarat raporlarının sayfalarında olasılık olarak yazmasına rağmen, siyah kuğu teorisi olarak tanımlandı. Yani gerçekleşme ihtimali milyonda bir olarak görüldü. Dünyanın da başına ‘nihayet’ geldi.
Nihayet diyorum çünkü bu ihtimali 2008 yılından bu yana kaleme alıyorum. Bahsediyorum. Zeki olduğum için değil asla. NATO’ya üye ülkelerin önde gelen istihbarat teşkilatları bu hususta da uyarıyorlar, pandemi ihtimali konusunda uyardıkları gibi. Nitekim 2008 yılından bu yana ABD Ulusal Savunma İstihbarat raporlarında da bu tehlikeye işaret ediliyor. “Yazılım sıkıntıları veya dijital saldırıdan kaynaklı bir sorun yaşadığımız takdirde ne yapmamız gerekiyor? Ne tür hazırlıklar var? Alternatif çözümler nelerdir?” diye. Kimsenin pek de umurunda değil. Kimse ciddiye almıyor maalesef. İstihbarat kuruluşlarının da
Malum bu hafta dünyanın gözü kulağı NATO devlet ve hükümet başkanları zirvesine ev sahipliği yapan ABD’nin başkenti Washington’a çevrildi. Toplantı üç gün sürdü ancak yaşanan olayları anlatmak haftalara sığabilir. Kuşkusuz magazin boyutunda bile olsa, dış politika ve uluslararası ilişkiler açısından en merak edilen unsur, ABD Başkanı Joe Biden’ın kişisel performansıydı.
Toplantının içeriği açısından Biden neredeyse falso vermedi. Sonuç bildirisinde tüm müttefikleri tatmin eden, birlik beraberlik görüntüsünün sergilenmesine neden olan, zevahiri kurtaran, hatta NATO’nun geleceğine yönelik önemli ip uçları veren mesajlar ve kararlar alınmadı değil. Ancak bunu Biden’ın kişisel performansından çok, ekibinin bürokratik başarısı olarak değerlendirmek gerekiyor. Nitekim, 6 Haziran’da, Fransa’da Normandiya çıkartmasının 80. yıldönümünde düzenlenen kutlamalarda Biden’ın kamuoyuna yansıyan aksamaları önemli bir milat teşkil etti. Bari’deki G7 zirvesinde
NATO’nun 75. yıldönümü kapsamında ABD’nin başkenti Washington’da bir araya gelen devlet ve hükümet başkanları, İttifak’ın geleceğine yönelik görüş ayrılıklarını büyük ölçüde giderip, birlik ve beraberlik sergiledi. Bu da, NATO’nun dağınık ve “yaşlı” bir yapı olduğuna ilişkin “aykırı” düşüncelere bir cevap niteliğinde...
Bir yandan İttifak’ın Ukrayna’ya vermesi gereken askeri ve mali yardımlar konusundaki görüş ayrılıkları giderilirken, NATO’nun gelecekteki tehditlere karşı sergilemesi gereken tutum konusunda da uzlaşıldı. Terörizm, NATO’ya daha fazla siyasi görev verilmesi, külfet paylaşımı, geleceğin askeri imkan ve yetenekleri gibi müttefikler arasında sorun olan bir dizi konu da, zirve sayesinde tatlıya bağlanmış görünüyor. Bu sayede birlik ve beraberlik görüntüsü veren NATO üyesi ülkelerin liderleri, bir anlamda yeni ufuklara doğru İttifak’ın önünü açmış oldu.
Washington zirvesinde siyasi ve dış politika açısından en
Washington’da bir araya gelen NATO liderleri, Ukrayna’ya silah ve mühimmat yardımları, iş birliği fırsatları ve Kiev’in İttifak’a katılımına ilişkin verecekleri mesaj için anlaştı. Ayrıcaİttifak’ın savunması da gözden geçirildi.
İttifak’ın 75. yıldönümü nedeniyle düzenlenen NATO devlet ve hükümet başkanları zirvesinin ilk gününde liderler, NATO-Ukrayna ilişkilerinin geleceği, külfet paylaşımı, caydırıcılık ve savunmanın yanı sıra terörle mücadele gibi zorlu konularda görüş ayrılıklarını gidermeyi başarırken, Kiev’in tam olarak istediğini alamadığı için rahatsızlık dulduğu öne sürüldü.
ABD’nin başkenti Washington D.C’de düzenlenen zirvede, liderler, özellikle Ukrayna’ya kapsamlı askeri, siyasi ve ekonomik desteğin artırılması konusunda karar aldı. Liderler, Ukrayna’ya 5 yıl süreyle, yılda 40 milyar dolar mali ve askeri yardımda bulunmayı taahhüt ederken, Ukraynalı askerlerin eğitimi için NATO nezdinde eğitim karargahı kurulmasında da uzlaştı. Ukrayna’nın
NATO’nun kuruluşunun 75. yılının kutlanacağı zirve ABD’nin başkenti Washington DC’de başladı. Zirvenin ilk gününde müttefiklerin mühimmat üretimi konusunda yaşadıkları sorunlar gündemde oldu.
NATO Genel Sekreteri Jens Stoltenberg, İttifak’ın kuruluşunun 75. yıldönümüne istinaden ABD’nin başkenti Washington’da düzenlenen zirve ve kutlamalara, ‘Nationals’ beyzbol takımıyla fırlatıcı tümseğinden topu atarak start vermiş oldu.
Türkiye adına Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın katılacağı zirve öncesinde düzenlenen etkinliklerde Genel Sekreter Stoltenberg, NATO’nun yeni savunma sanayisi konsepti hakkında bir konuşma gerçekleştirdi. Rusya-Ukrayna savaşıyla birlikte birçok Avrupalı müttefikin mühimmat üretimi konusundaki eksikliklerinin ortaya çıktığını hatırlatan Stoltenberg, İttifak üyesi ülkelerin yeni tehditlere karşı savunma sanayisinin yeni imkan ve yetenek geliştirmesi gerektiğine dikkat çekti. Nitekim Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan da Washington’a teşrif etmeden önce
NATO’ya üyesi devlet ve hükümet başkanları, ABD’nin başkenti Washington’da bir araya gelerek İttifak’ın 75. yıldönümünü görkemli şekilde kutlayacak. Liderler 3 gün boyunca, NATO’nun savunma harcamalarından külfet paylaşımına, yeni tehditlere karşı geliştirilecek imkan ve yetenekler gibi bir dizi konuda konuşup, İttifak’ın birliğini ve yeni tehditlere karşı hazırlandığını dünyaya gösterecek. Zirve, aynı zamanda ABD Başkanı Joe Biden’ın, 5 Kasım’daki başkanlık yarışına uluslararası çapta start vermesine vesile olacak. Peki neler konuşulacak?
Külfet paylaşımı ve harcama
ABD’de yönetim değişikliğine karşı hazırlık yapan Avrupalı müttefikler, yüzde 2 harcama konusundaki iradelerini yineleyecek. Biden’ın yerine Trump’ın seçilmesi halinde, Washington’ın külfet paylaşımı konusunda daha sert ve tavizsiz tutum sergilemesi bekleniyor. Bu çerçevede NATO Genel Sekreteri Jens Stoltenberg, 32 üyeli İttifak’ta, Türkiye dahil 23 ülkenin yüzde 2’lik hedefi karşıladığını, hedefi
Bugün Pazar. Uluslararası ilişkilerde ve özellikle transatlantik eksende önemli değişiklikler yaşanması bekleniyor. İngiltere’de düzenlenen erken genel seçimlerde İşçi Partisi (LP), Muhafazakar Parti’nin 14 yıllık iktidarına son verdi. İngiltere’nin Avrupa Birliği’nden (AB) ayrılması için çaba harcamış olan Nigel Farage’ın yeni partisi UK Reform parlamentoda 13 sandalye ile temsil edilecek. İşçi Partisi yarışı en az 410 sandalye ile açık ara önde bitirerek, biraz Tony Blair dönemini andıran bir galibiyetle karşı karşıya. İskoçya’nın bağımsızlığını talep eden İskoç Ulusal Partisi’nin sandalye sayısı 48’den 11’e düşecek. Liberal Demokratlar’ın ise milletvekili sayılarını 11’den 61’e yükseltmeleri öngörülüyor. Başbakan Rishi Sunak erken seçim kararı alarak muhalefeti gafil avlayabileceğini düşündü, ancak yanıldı ve partisinin uzun süre iktidardan uzak kalmasına neden olacak ilginç bir hamlede bulunmuş oldu.
Keza bugün Fransa’da yapılacak olan ikinci