Güldener Sonumut

Güldener Sonumut

ntvbenelux@gmail.com

Tüm Yazıları

ABD ile Fransa arasında önemli bir gerginlik yaşanmıştı. Hatırlanacağı üzere Fransa Avustralya’ya 12 adet denizaltı satmış, Canberra yönetimi de anlaşmayı geçtiğimiz haftalarda ABD ile İngiltere lehine bozmuştu. Paris ile Washington arasında ipler gerilmişti. Hatta iki başkent arasında söz düellosu yaşanıyordu. Fransa Dışişleri Bakanı Jean-Yves Le Drian ile Savunma Bakanı Florence Parly zaman zaman amacını aşan çok sert açıklamalarda bulunmuş, ABD’li mevkidaşları ise Fransa’ya zeytin dalı uzatıp alttan almaya çalışmışlardı. Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron uzun süre ABD’li mevkidaşıyla telefon görüşmesinde bulunmadı. Ancak sonunda öngörüldüğü üzere gerilim tatlıya bağlandı. Biden, Macron’la iki kez telefonda görüştü. Görüşmelere yönelik olarak da birer basın açıklaması yayınladılar. Ortak bir açıklama olmamasına karşın ifadeler kelime kelime aynıydı. Diplomaside sanki önceden müzakere edilmiş ortak bir metin görünümde.

Haberin Devamı

ABD-Fransa mutabakatı ve stratejik otonomi

Transatlantik ilişkiler için Fransa ile ABD iki önemli müttefik. Zira ABD bağımsızlığını biraz da Fransa’ya borçlu. İki ülke arasındaki tarihi dostluk 6 Şubat 1778 yılında Paris’de bulunan Crillon Otel’de imzalanan anlaşmaya dayanıyor. Fransa, ABD’nin İngiltere’den bağımsızlığını elde etmesi için deniz kuvvetlerini göndermiş, mali destekte bulmuştu. Bunun karşılığında da Fransa ile ABD arasında dostluk ve ticaret antlaşması imzalanmıştı. Bu çerçevede ABD, Fransa’yı asla göz ardı etmez. Fransa da ABD’ye her zaman ihtiyaç duyacağını bilir. Hem NATO hem de BM Güvenlik Konseyi’nin iki daimi üyesinin anlaşmazlığı çok fazla uzun sürmez. Zaten araya da ‘backdoor’ diplomasi olarak adlandırılan kişi ve kuruluşlar girdi ve olay tatlıya bağlandı.

ABD karışmadı

Buna karşın ABD’nin Fransa’dan denizaltı ihalelerine karşı Yunanistan’a firkateyn satmasına icazet vermesi gibi söylemler de pek doğruyu yansıtmıyor. Zira Fransa’nın Yunanistan’la gerçekleştirdiği firkateyn anlaşmasına ABD’nin bir müdahalesi olmadı. Geçtiğimiz günlerde sevgili Özay Şendir’in Milliyet gazetesinde kaleme aldığı köşesinde, Yunanistan’daki Syriza partisinin sözcüsünün Selanik radyosuna verdiği demeçte, Fransa ile Yunanistan arasında imzalanan anlaşmaya yönelik eleştirileri de tekrar okumakta fayda var. Fransa aslında Yunanistan ile imzaladığı stratejik iş birliği anlaşmasında Paris’in önderliğinde gerçekleştirilmesi arzulanan AB savunmasının temelini atmaya çalıştı.

Haberin Devamı

Düne kadar AB’nin stratejik savunma kapasitesine karşı olan Washington, Paris ile yaşanan gerilimin ardından tavrını biraz yumuşattı. Ancak bu yumuşak tavır ABD’nin AB savunmasına karşı olmadığı anlamına gelmiyor. Sadece Fransa’nın çabalarına şimdilik ses çıkartmayacak. Zira ABD, AB’ye üye Polonya, Hollanda, Danimarka, Almanya, Estonya gibi ülkelerin Fransa önderliğinde bir AB savunmasına güvenmediklerini biliyor. Bu yüzden de boşuna kendisini ön plana atıp engel olmaya çalışmıyor.

İktisadi Kalkınma ve İşbirliği teşkilatı (OECD) toplantısına katılmak üzere Paris’e gelen ABD Dışişleri Bakanı Anthony Blinken de, hem Fransız mevkidaşı hem de Macron’la yüz yüze görüşerek, denizaltı krizini tatlıya bağladı. Gerilim dönemi sona erdi. Diyalog ve diplomasi yoluyla iki ülke arasındaki gerilim şimdilik rafa kaldırıldı. Bu tutum da aslında hem NATO’ya üye diğer ülkeler için hem de dünyanın önde gelen devletlerine de örnek teşkil etmiş oldu.  

Haberin Devamı

ABD’den AB’ye Çin stratejisi

Blinken, OECD toplantısına katılmak üzere Paris’e geldi. Fırsattan istifade ABD’nin Çin’e yönelik stratejisi hakkında Avrupalı müttefiklere bilgi verdi. ABD’nin NATO ve AB nezdindeki daimi temsilciği de benzer adım attı. Hatırlanacağı üzere Trump döneminde ABD’nin Çin’e neredeyse savaş açması söz konusuydu. Trump’ın Çin’e yönelik sarf etmiş olduğu sözleri analiz ettiğimizde, Pekin yönetimine karşı Washington’ın askeri imkanlara başvurması gündemdeydi.

ABD-Fransa mutabakatı ve stratejik otonomi

Ancak Blinken’in açıkladığı yeni Çin stratejisinin oldukça değişik, hatta holistik, yani bütüncül ve kapsayıcı bir yanı bulunuyor. 3C olarak adlandırılan stratejide ABD’nin Çin’le rekabet (competition) iş birliği (cooperation) ve çatışma (confrontation) planı var. Bu strateji ABD kurumları tarafından Haziran 2021’de şekillendi ve Blinken’in açıklamalarıyla da resmen yürürlüğe girdi. ABD, Çin ile ekonomik açıdan rekabet edip, dünya politikalarında iş birliği arayışına girip, bölgesel konularda da baş tutmayı hedefliyor.

Bu bütüncül politika Trump’ın eline sadece çekici alıp Çin karşısına çıkmasından daha zeki ve daha etkili. Üstelik bu politikasına AB ve NATO’dan daha fazla müttefik bulabilir. Sadece çatışmaya endeksli bir stratejide ABD’nin tek başına, hatta bölge ülkelerinin desteğiyle baş etmesi pek kolay değil. ABD, 3C stratejisiyle, Çin’i liberal demokrasi yoluna sokabilecek mi bilinmez, ancak strateji Transatlantik değerlere sanki daha uygun.  

AB’nin ülke raporları

Geçtiğimiz hafta Avrupa Komisyonu’nun aday ülkelerin raporlarını 13 Ekim tarihinde açıklayacağını yazmıştım. Komisyondan konuya yönelik olarak güncel bilgi geldi. Raporlar 13 Ekim tarihinde yayınlanacaktı, ancak hem AB-Balkanlar zirvesi hem de bazı aday ülkelerde istişarelerin gecikmesinden dolayı raporların 19 Ekim veya 26 Ekim haftası yayınlanabileceği bildirildi. Taslak raporda ‘temel hak ve özgürlükler’ alanında geçtiğimiz yıla göre aynı ifadeler hatta bazı olumsuzluklara da yer veriliyor. Buna karşın TBMM’nin oy birliğiyle kabul ettiği Paris Anlaşmasına henüz atıfta bulunulmuyor. Bence bu konunun raporda yer alması önemli. Zira Fransa da uzun süre Türkiye’nin COP21’i imzalaması için bakanlar düzeyinde istişare yürütüyordu. Fransa’nın da önem verdiği anlaşmaya Türkiye’nin katılmasına rağmen ülke raporunda yer almaması sadece Ankara’yı değil, Paris’in de ülke raporlarının niceliği ve niteliğini sorgulamasına yol açar.  

ABD-Fransa mutabakatı ve stratejik otonomi

Kanye West Anvers’e mi yerleşiyor? 

Efendim çevre, aşı, Kovid, Çin derken, Belçika ufak ancak dünya çapında bir haberle çalkalanıyor. Ünlü Rapçı Kanye West, Belçika’nın Anvers kentinden bir daire aldı mı almadı mı? Geçen haftadan bu yana ülke gündeminin birinci sırasında yer almasa bile ülkede konuşulan ilk beş konuların arasına yerleşti. Ünlü liman şehri Anvers’in Wijnegem kasabasında bulunan eski bir içki fabrikasını dev bir çağdaş sanat galerisi haline çeviren ünlü iç mimar Axel Vervoordt, sanat galerisinin üst bölümlerinde de loft tipi daireler yaptı. Çevre sakinlerine göre Kanye West birkaç kez mahallede görülmüş ve ‘Kanaal complek’ denilen bu binadan bir daire almış.

Kanye West Anvers de oturur mu bilinmez. Vervoordt’un loftlarının fiyatını yüksek tutmak veya yükseltmek için fısıltı gazetesini kullanarak yaymış olduğu bir söylem de olabilir.