Güldener Sonumut

Güldener Sonumut

ntvbenelux@gmail.com

Tüm Yazıları

Moskova’nın Ukrayna’ya karşı başlatmış olduğu savaşın ardından Rusya’ya ekonomik yaptırım uygulamayı kararlaştıran Avrupa Birliği (AB), üçüncü ülkelerin de bu yaptırımları uygulamasını talep ediyor. Bu yaptırımları kısmen uygulayan veya uygulamayan ülkelere karşı da kamuoyu karşısında oldukça sert, zaman zaman ölçüsüz, zaman zaman da yanlış anlamalara neden olabilecek açıklamalarda bulunmuyor değil. AB kurumlarının aldıkları yaptırım kararlarını tüm üye ülkelerin uygulamaları gerekiyor. Bunda bir tartışma yok. Ancak üçüncü ülkelerin teoride böyle bir yaptırım kararını uygulama mecburiyeti yok. Üçüncü ülkeler sadece Birleşmiş Milletler’in kararlaştırdığı yaptırımları uygulamakla yükümlü. 

Haberin Devamı

AB, Rusya yaptırımlarının Türkiye tarafından hayata geçirilmediğinden şikayetçi. Sadece şikayet etmekle yetinmiyor. Kamuoyunda da bu hususu paylaşarak, Türkiye’nin sanki Rus savaş sanayisine gizlice destek verdiği intibasını yaratıyor. Aslında AB’nin sözünü ettiği ürünlerin sayısı ve bahse konu olan ticari meblağları büyüteç altına almakta fayda var. Türkiye’deki bazı firmaların üçüncü ülkelerden tedarik edip Rusya’ya ihraç ettiği yaklaşık 40 ürün türü bulunuyor. Toplam ticari hacmi de 80 ile 100 milyon dolar civarında. Anlaşılan bu firmaların bir bölümü 2022 yılından sonra kurulmuş. Takvimin azizliği buna denilir. Uluslararası araştırmacı gazeteciler konsorsiyumu (IIJC), hafta başında Güney Kıbrıs Rum Yönetimi’nin (GKRY) Limasol şehrinin adeta Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin’e yakınlığı ile bilinen Rus oligarkların üssüne dönüştüğünü tespit eden kapsamlı bir araştırma yayınladı. Havyarlı pizzaların satıldığı şehirde bulunan, oligarkların tüketim tarzına uygun mücevher ve saat satan dükkanlar çok detaylı bir şekilde anlatılıyor. Aralarında Belçika’nın Le Soir veya Fransız Le Monde gazetesi ile Alman Der Spiegel dergisinin bulunduğu toplam 68 saygın medya kuruluşunda yayınlanan araştırma hakikaten insanın nutkunun tutulmasına neden oluyor. 

Avrupa Birliği’nin Rusya ‘sevdası’

GKRY’nin 2007’de altın pasaport uygulamasını hayata geçirmesi sayesinde çok sayıda Rus oligark ve iş insanının AB vatandaşlığına geçmesine neden olduğunu hatırlatan araştırma, 2007 ile 2020 arasında bu uygulama sayesinde 2869 Rus’un AB pasaportuna sahip olduğuna vurgu yapıyor. Bu uygulamayı hayata geçiren kişi de, ülkenin en büyük avukatlık bürosuna sahip olan ve 2013 ile 2023 arasında Rum Kesimi’nin cumhurbaşkanlığı görevini üstlenen Nikos Anastasiades. Araştırmalar ışığında Putin ile yakınlığı bilinen oligarkların GKRY’deki yatırımları 67 milyar dolar dolayında. 2020 itibariyle Rusya’nın AB ülkelerindeki toplam yatırımı 406 milyar Euro. Bunun 203 milyarı sadece GKRY’de gerçekleşmiş. 

Haberin Devamı

Başa dönecek olursak, Türkiye’de bazı firmaların Rusya ile toplam 100 milyon Euroluk şüpheli ticarette bulunmasını her fırsatta uluslararası basında Moskova’ya destek gibi göstermenin karşısında, GKRY’nin hareketlerine ve Rusya’ya olan yakınlığına sessiz kalmak son derece ilginç bir tutum. Bu husus kuşkusuz şaibeli olduğu iddia edilen 40’a yakın Türk firmasının Rusya ile iş yapmasını masum kılmaz asla. Ancak 67 milyar Euronun sessizliğine karşı, 100 milyon Euroluk ‘çığlık’ ilginç bir yöntem. Her zaman altını çizdiğim üzere, AB-Türkiye ilişkilerinde sorun esas değil usul. Diplomatik yöntemlerle dile getirilen unsurlar her zaman daha etkili oluyor.

Haberin Devamı

Belçika dönem başkanlığı ve AB-Türkiye ilişkileri

Belçika, 1 Ocak 2024’den itibaren AB dönem başkanlığını İspanya’dan devralacak. Geçmişte Belçika’nın dönem başkanlığı Türkiye-AB ilişkilerinin gelişmesine neden olmuştur. Hatırlanacağı üzere 17 Ağustos 1999’da yaşanan Marmara depremi sırasında AB ülkelerinden ilk yardım elini uzatan ülke Belçika olmuştu. Dönemin dışişleri bakanı, şimdiki AB Konseyi Başkanı Charles Michel’in babası Louis Michel ile savunma bakanı André Flahaut Türkiye’ye gelerek beraberlerinde arama kurtarma ekibi getirmişlerdi. AB ile Türkiye arasında tam üyelik müzakerelerinin açılması, Türkiye’nin AB’nin geleceğine yönelik kurultay çalışmalarına katılması, AB anayasasının Roma’da düzenlenen imza töreninde Türkiye’nin de aday ülke sıfatıyla yer alması hususları da yine Belçika sayesinde gerçekleşmişti. Bu açıdan AB-Türkiye ilişkilerinde Belçika’nın katkısını unutmamamız gerekiyor. Zaman zaman durağan hale gelmedi değil ama genel olarak AB-Türkiye ilişkilerinin dinamik kazanması için Belçika çok önemli bir rol üstlendi. 

Belçika’nın dönem başkanlığı, Avrupa Parlamentosu seçimi, Belçika genel seçimleri ve Türkiye’deki yerel seçime denk gelecek. 14-15 Aralık 2023 AB Devlet ve Hükümet Başkanları zirvesinde açıklanacak olan Brüksel’in AB-Türkiye ilişkilerine öngördüğü yol haritasını hayata sokmakla yükümlü olacak olan Belçika’nın, dönem başkanlığı esnasında AB ile Türkiye arasındaki yüksek siyasi diyaloğu yeniden hayata geçirmesi beklenebilir. Bununla birlikte 15 Temmuz 2019’dan beri donmuş olan Avrupa Yatırım Bankası kredileri ile katılım öncesi mali desteklerin yeniden artırılmasına da Belçika’nın katkısı olabilir. 

Avrupa Birliği’nin Rusya ‘sevdası’

Ulaştırma, Gümrük Birliği’nin güncellenmesi çalışmaları, vize kolaylığına yönelik çalışmalar, yeşil mutabakat çerçevesinde yatırım fonlarının serbest bırakılması ve dijitalleşme alanında önemli çalışmalar yine Belçika dönem başkanlığına denk gelebilir. Üstelik AB Konseyi Başkanı Charles Michel de bir Belçikalı. Flaman Liberal Başbakan Alexandre de Croo ile Wallon Liberal Demokrat Michel’in birbirlerini iyi tanıdıları ve uyumlu bir şekilde çalışacakları neredeyse aşikar. Bu çerçevede Belçika’nın AB-Türkiye ilişkilerine yeniden ivme kazandırma arzusu bulunuyor. 

Nitekim Brüksel’de resmi temaslarda bulunan Dışişleri Bakan Yardımcısı Büyükelçi Mehmet Kemal Bozay, Belçika Dışişleri Bakanlığı ikili ilişkiler genel müdürü Büyükelçi Jeroen Coreman ile biraraya geldi. Coreman’ın sosyal medyada yaptığı paylaşımda da sadece Belçika-Türkiye ilişkilerinin ele alınmadığı, AB-Türkiye ilişkileri ve bölgesel meselelerin de kapsamlı bir şekilde görüşüldüğü belirtiliyor. 

Konu Belçika’ya gelmişken uzun zamandan beri dile getirmek istediğim ancak vakit yokluğundan ertelemiş olduğum bir hususun altını çizmek istiyorum. Belçika’nın Ankara Büyükelçiliği, iki ülke arasındaki diplomatik ilişkilerin 185’inci yılı ile Türkiye Cumhuriyeti’nin kuruluşunun 100. yılına istinaden hakikaten müthiş bir esere imza attı. Belçika’nın Ankara’daki diplomatik varlığına yönelik olarak 92 sayfalık bu kitapta Ankara başkent olmadan önce İstanbul’da bulunan büyükelçiliğin 8 Ekim 1923 tarihli Büyükelçi Michotte de Welle imzalı telgrafına yer veriliyor. Bununla birlikte ilk elçilik binasının alımı, diplomatik ilişkilerin tarihçesi ve daha nice bilgilerle dolu, uluslararası ilişkiler ve Belçika Türkiye ilişkileri açısından önemli bir arşiv çalışması. Bu maalesef Belçika basınında pek yer almadığı gibi, Türk basınında da bence hak ettiği ilgiyi görmedi.