Güldener Sonumut

Güldener Sonumut

ntvbenelux@gmail.com

Tüm Yazıları

Avrupa ülkelerinin birçok kaygıları bulunuyor. Kaygılandıran unsurlar arasında ABD başkanlık yarışını Donald Trump’ın kazanması, Ortadoğu’nun alevlenmesi veya Rusya’nın Ukrayna’ya karşı savaşı kazanıyor olması gibi.

Bunların hepsi haklı kaygılar. Ancak Avrupa ülkelerinin hükümet başkanlarını kaygılandıran bir diğer mesele yükselen ve bir türlü frenlenemeyen milliyetçilik akımı. Özellikle Almanya’da korkutucu düzeyde arttı. 

Faşizan milliyetçiliğin küreselleşmenin bir neticesi mi, yoksa son 25 yılda iktidara gelen siyasi partilerin Alman seçmeninin kaygılarını giderememe becerisi mi bilinmez. 18. yüzyılda ulus devletin oluşma süreciyle birlikte başlayan romantik milliyetçilik akımı 20. yy ilk yarısında çok vahşi ve saldırgan bir hal aldı. Netice olarak İtalya’da faşizme, Almanya’da Nazizme büründü. Başka örnekler de yok değil. 21. yy milliyetçilik akımı ise korkudan kaynaklanıyor sanki. Küreselleşme ve düzensiz göç ile gelecek kaygısından dolayı Avrupa’daki seçmenler aşırı sağ yabancı düşmanı aşırı milliyetçi, hatta süpremasist yani ‘üstüncüllük’ olarak da tarif edebileceğimiz akımlara meyil etmeye başlıyorlar. 

Haberin Devamı

Avrupa’nın kaygısı milliyetçilik ve çiftçiler

Avrupa’nın dört bir yanında çiftçilerin de gösterilerini aynı bağlamda değerlendirmek gerekiyor. Çiftçiler, Avrupa Birliği’ne (AB) üye ülkeler arasında yaşanan rekabet ile üçüncü ülkelerden gelen ürünlerin yaratmış olduğu haksız rekabetten şikâyet ettikleri için geçtiğimiz haftalarda sokaklarda dev protestolar gerçekleştirdiler. Almanya, Fransa, Belçika ve İspanya gibi ülkeler, korumacı görünümlü ‘üstüncül’ milliyetçilikle kararlı bir şekilde mücadele ediyor. Mücadeleleri etkili mi, o başka bir tartışma konusu. Ancak Almanya’daki protestolar halkın en azından AfD gibi yabancı düşmanı bir partiye geçit vermek istemediklerinin çok açık bir göstergesi. 

Ancak yabancı karşıtı korumacı milliyetçi akımlara oy veren insanların atlamış olduğu birçok husus var. Dünya Bankası’nın verilerine göre Afrika’da istihdamda tarımın payı yüzde 49, Güneydoğu Asya’da yüzde 19, Latin Amerika’da yüzde 14, AB ülkelerinde yüzde 4, ABD’de yüzde 1. Bir başka deyişle, ABD’ye göre AB ülkelerinde 4 kat fazla çiftçi bulunuyor. İstihdamda çifti oranı ile gelişmişlik arasında doğrudan bir bağlantı bulunmuyor değil.  

Haberin Devamı

stelik AB ülkelerinde. Alım gücünü muhafaza etmek için de fiyatların baskılanması gerekiyor. İkinci önemli husus ise göç konusu. Zira Avrupa ülkeleri hayat standartlarını, yaşam koşullarını ve tarzlarını, sosyal haklarını korumayı amaçlıyorlarsa eğer, emekliliklerini ödemeye devam edecek insan kaynaklarına ihtiyaçları var. Bunun için de yasal göç neredeyse zaruri. Avrupalının hayat standartlarını muhafaza etmek için muhafazakârların reçetesine değil, merkez soldan merkez sağa giden yelpazedeki makul siyasaları desteklemeleri gerekiyor. Ancak aşırı sağ ve sol partilerin popülist söylemlerinin cazibesine kapılmıyor değiller maalesef. 

Belçika’ya gel Belçika’ya!

Konumuz AB dönem başkanlığını üstlenen Belçika değil. Konumuz dünyanın ‘enlerine’ ev sahipliği yapmaya devam eden Belçika’ya dikkat çekmek. Örneğin dünyanın en iyi suşilerini Belçika’nın Mons kentinde yiyebilirsiniz! Japonya’da yapılan dünyanın en iyi suşi aşçısı yarışmasını Şef Tom kazandı. Mons kentinde bulunan ‘Masary’ restoranının şefi olan Brezilyalı Elias Ribeiro Da Silva, 250 yarışmacı arasında 2024 yılının en iyi suşi ustası seçildi. Mons kentinden önce Venedik’te bulunan Da Silva, 5 yıldan bu yana suşi ödüllerini sıralıyor. 

Haberin Devamı

Avrupa’nın kaygısı milliyetçilik ve çiftçiler

Brüksel’e yolunuz borsa binasına uğramayı da ihmal etmeyin. ‘Grimm Kardeşler’in kaleme aldığı öykü herkesin belleğinde: Güzellik ile gençliğin geçici, sabır ve alçakgönüllülüğün ödüllendirilen, kibrin ise çöküşe yol açtığı bir hikayeyi anlatan ve Pamuk Prenses olarak bilinen Margaretha von Valdeck’in mezarının, Brüksel borsa binasının altında yer aldığı ortaya çıktı. Belçikalı Kurt Desware’in Alman tarihçilerin son 20 yılda yaptıkları araştırmalara dayandırdığı çalışmasına göre Pamuk Prenses’in mezarı halen borsa binasının altında yer alıyor. Şimdilik ziyaret edilecek bir anıt yok ancak yenilenen binanın çatısından güzel lezzetler eşliğinde muhteşem Brüksel manzarasına kapılabilirsiniz.