Güldener Sonumut

Güldener Sonumut

ntvbenelux@gmail.com

Tüm Yazıları

24 Şubat 2022’de başlayan ikinci Rusya-Ukrayna savaşında neredeyse 17 ay geride kaldı. İki taraf da cephede ‘milimetrik’ kazanımlarda bulunarak savaşı sürdürüyorlar. Savaşta her iki tarafın da kaynakları kısıtlı. Ukrayna’nın hava kuvvetleri yok. Rusya ise, Ukrayna’nın hava savunma sisteminden dolayı hava üstünlüğünü sağlayamıyor. Ukrayna’nın kısıtlı mühimmatı bulunuyor. Rusya’nın ise, elindeki mühimmatı har vurup harman savurduğu için yenilerini üretene kadar ateş gücü kısıtlı.

Sanki iki taraf da birbirini yıpratmaya dayalı bir taktik uyguluyor gibi. Bu savaş, İran-Irak savaşını andırmıyor değil. 22 Eylül 1980’de başlayan Saddam’ın Kadisiye’si, 20 Ağustos 1988 yılında son bulmuştu. Ancak savaşın kazananı olmadı. Zira iki tarafın da kaynakları, mühimmatı ve askerleri tükendi. İran, Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi’nin 598 sayılı ateşkes önerisini kabul etti. Irak da İran-Irak sınırı konusunda 1975 yılında imzalanan Cezayir anlaşmasına geri dönmeyi kabul edince iki taraf resmen savaşa son verdi.

Haberin Devamı

Rusya-Ukrayna savaşında yıpratma taktiği

Rusya-Ukrayna savaşında da sanki iki taraf kaynak tüketimine endeksliyor kendisini. Ukrayna, NATO ülkelerinin kaynaklarına bağlı. Oysa NATO ülkelerinin askeri mühimmat üretmek için kullanacakları emtia kaynakları kısıtlı. Rusya ise, askeri teknoloji açısından zayıf. Savunma sanayii teknolojik altyapısı zayıf. Ancak savunma sanayinde kullanılan alüminyum, çelik gibi emtialar konusunda maden zengini. Hatta sivil sanayisini hızlı bir şekilde askeri üretime çevirebildi.

Bu çerçevede sadece karşı tarafı yıpratmaya dayalı bir savaş taktiği Rusya’ya karşı pek de meyve vermez gibi. Rusya’nın bu açıdan sabrı çok, kaynakları da daha fazla. Ukrayna’nın karşı taarruzunun başarılı ve Rusya-Ukrayna cephesinin derinliklerinde etkili olması gerekiyor. Fırsat penceresi de dar. Zira Ekim ayından itibaren havalar soğuyor, zırhlıların manevra kabiliyeti azalıyor.

Avrupa Birliği’nin Ukrayna’ya dört yıl boyunca savunma alanında kullanmak üzere yılda 5 milyar Euro verme kararı da zaten bu yıpratma taktiğine en azından Ukrayna’nın yenilmeyeceğinin mesajını vermeyi amaçlıyor. Keza Washington’ın da Ukrayna’ya ihtiyaç duyduğu sürece mühimmat ve mali yardımda bulunacağını açıklaması da aynı hedefi güdüyor.

Haberin Devamı

Bir daha milletvekilliğine aday olmayacağını açıklayan Birleşik Krallık Savunma Bakanı Ben Wallace’ın Ukrayna Devlet Başkanı Volodimir Zelenskiy’e uyarısı da bu yüzden. Ukrayna’nın mühimmat isteği, beklentileri ve bu hususta NATO ülkelerinden yaptığı taleplerde Ukrayna’nın yıpranabileceği intibası yaratmaması için. Keza Zelenskiy’in Wallace’a verdiği yanıtı sarkastik olarak niteleyen Ukrayna’nın Londra Büyükelçisi Vadym Prystaiko’nun da görevden alınma gerekçesi de aynı. An yıpranabileceğinizi gösterebileceğiniz an değil. Aksine, karşı taraftan daha güçlü ve dayanıklı olduğunuzu göstermeniz gereken an. Yani kuyruğu dik tutma zamanı.

ABD’den Pasifik’te gövde gösterisi

Rusya-Ukrayna savaşında yıpratma taktiği

Dünden itibaren Avustralya açıklarında ABD önderliğinde ‘Talisman Kılıcı 23’ tatbikatı başladı.

13 ülkeden toplam 30 bin askerin katıldığı tatbikatın amacı, Çin’e askeri açıdan göz dağı vermek. Tatbikatın senaryosu, hava destekli çıkartma operasyonu düzenlemek. Fransa, İngiltere, Fiji, Avustralya, Güney Kore, Japonya, Endonezya gibi ülkelerin katıldığı tatbikatta dikkat çekici bir katılımcı var. O ülke Almanya. Hava indirme ile deniz piyadesi unsurlarıyla toplam 210 askerle tatbikatta yer alacak olan Almanya, Pasifik bölgesinde ilk kez bu ölçekte bayrak gösteriyor. 4 Ağustos’ta sona erecek olan bu tatbikatın ardından, ABD Başkanı, Güney Kore ile Japonya liderlerini muhtemelen 18 Ağustos’ta bu sefer Camp David’de ağırlayarak, Kuzey Kore’ye nükleer denemeleri konusunda ‘tatlı sert’ uyarıda bulunacak. Pasifik’te sular sanki yavaş yavaş ısınıyor gibi.

Haberin Devamı

Afganistan elektrikli aracın geleceği mi?

Rusya-Ukrayna savaşında yıpratma taktiği

Elektrikli aracın geleceği Afganistan’ın elinde olabilir. Hatta Taliban, elektrikli araç piyasasını neredeyse yönlendirebilecek imkana sahip. Öyle ki, elektrikli araç konusunda Afganistan, Suudi Arabistan’ı sollayabilir.

Bu iddia bana ait değil. ABD, Fransa, Almanya gibi Batılı ülkelerin istihbarat raporlarına göre doğal kaynak zengini Afganistan’ın 1 trilyon dolarlık lityum rezervi bulunuyor. Viyana enerji araştırmaları grubu yetkilileri, Ağustos 2021’de yayınladıkları raporda, Afganistan’ın çok sayıda maden rezervine sahip olduğunu hatırlatarak, ABD’nin ülkeden ayrılmasının bir sorun teşkil etmeyeceğini, zira ülkenin doğal kaynak rezervlerinin herhangi bir ülkenin Afganistan’a yatırım yapması için yeterince çekici olduğunu vurguluyordu. Nitekim kuzeyde Tahar ve Badahşan ülkenin altın rezervlerine, batıda yer alan Herat ile kuzeybatıda bulunan Cevizcan, gaz ve petrol yataklarına ev sahipliği yapıyor. Ülkenin kuzeydoğusunda bulunan Nuristan da elektrikli araçların olmazsa olmazı olan lityum zengini bir bölge.

Taliban’ın ülkede kontrolü yeniden ele geçirmesinin ardından bölgeden ayrılan ABD, Fransa, Almanya gibi ülkeler, yerlerini sanki Çin’e bırakmış gibi görünüyor. Zira ABD askeri istihbarat yetkilileri Çin’in Afganistan’daki ticari faaliyetlerinin arttığına dikkat çekiyor. Pekin yönetimi, Afganistan’ın maden kaynaklarını çıkartmak amacıyla Taliban yönetimine özellikle lityumun pazara sunulması için gereken teknik desteği vermeye hazır olduğunu ifade etti.

Taliban henüz Çin’in teklifine yanıt vermedi. Uzmanlar, Afganistan’da bulunan lityumu işleyip piyasaya sunmanın vakit alacağını dile getiriyorlar. Taliban da bu madenleri kime tahsis edeceği kararını daha vermedi. Ancak gözlerin Rusya-Ukrayna savaşına çevrildiği bir dönemde, elektrikli araçların vazgeçilmezi haline gelen lityum konusunda Çin sessizce dünyadaki pazar payını artırmaya çalışıyor. Zaten o bölgede de meydan boş…