Güneri Cıvaoğlu

Güneri Cıvaoğlu

ngunericivaoglu@gmail.com

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

Önce...
1 Ma-yıs’ta “can kaybı” olmamasından memnuniyeti ifade edeyim.
Ağır olmayan yaralılar ve gözaltılar olası “korku senaryolarının” hayli altında.
Hiç olmasaydı elbette ama bu kadarı da trajik değil.
Yakma, yıkma, işyerlerine, bankalara saldırı gibi vandallıkların olmaması tek tük görüntülerin dışında gene de bir artıdır.
...................
Böyle bir bilançonun birden çok nedenleri şöyle:
- Çok sıkı hatta amacını
hayli aşan sıkı güvenlik önlemleri, kat kat bariyerler, trafiğin kesilmesi, toplu taşıma araçlarının hizmet dışı bırakılması sonucu “dayatmalar” yapabilecek büyük topluluklar oluşamadı.
Sadece Taksim’e açılan arterler değil ikinci, üçüncü, dörüdüncü katman yollar hatta kılcal damarlar gibi sokaklar da girişlere kapatıldı.
- Polisin ilk kez yeni yasada ön görülen yetkilerini kullanacak olması ve sapana, taşa da ağır cezalar öngörülmesi Taksim’e doğru gösterilere çıkacaklar için caydırıcı etki yaptı.
- Toplum demokratik olgunluk sürecinde mesafeler kazandı.
Elbette taşkınlık yapanlar, marjinal unsurlar devredeydi.
Güvenlik güçleri arasında da “orantısız güç / şiddet” kullanımlarına tanık olmamıza rağmen, polislerin bu yüksek gerilimli günü -genelde- daha ılımlı üslupla geçirmek çabasında oldukları söylenebilir.
Halkın, acil duruma yetişmek zorunluğundaki doktorların, biz gazetecilerin karşılaştığı “sorunlu tavırlar” çoğunlukla başka illerden İstanbul’a taşınmış genç ve deneyimsiz polislerdendi.
Ancak...
Onlar da abartmadılar.
Katıydılar.
Sadece “gazete, gazeteci, acil sağlık durumu” gibi durumlarda göstermeleri gereken anlayış esnekliğine geçemediler.
“Yanlış yapmadan bugünü atlatalım, gelediğimiz ile hayırlısıyla bir dönelim” diye düşünüyor olmalılardı.
Buna karşılık “ellerinde bir örnek uzun sopalar olan sivil görünüşlü görevliler” için aynı şey söylenemez.
- 1 Mayıs gösterileri “çok odaklı” düzenlenince, ağırlık merkezleri de dağıldı.
Örneğin TÜRK-İŞ’in Zonguldak’ta, HAK-İŞ’in Konya’da iddialı 1 Mayıs kutlamaları... Diğer -nispeten küçük- işçi kuruluşları, STK’lar da farklı alanlarda kutlama yaptılar.
Gösteriler sadece Taksim’e yoğunlaşmış olmadı.
- Simgesel gruplar halinde devletin izniyle Taksim’e gelip çiçek bırakarak dönen işçi kuruluşlarını da tansiyonu tetiklemeyen unsurlar olarak görebiliriz.
....................
GERÇİ “bilanço” kaygı duyulan gibi olmadı.
Ama...
Özellikle İstanbul’da halkın “rahatsızlık ve tedirginlik” katsayısının yüksekliğine işaret etmek isterim.
Taksim’e yakın coğrafyanın sakinleri hayli sıkıntı yaşadılar.
Evlerinden çıkıp o yörelerdeki iş yerlerine, dükkânlarına gidemediler.
Hastalarını götürmekte zorlandılar, ilaç almakta bile engellendiler.
O coğrafyada acil durumlar için Taksi bile yoktu.
“Sıkı yönetim gibi” demek “abartı” olur, çünkü, sıkı yönetim de sokağa çıkma yasağının kesin ve katı kurallarla uygulandığı 1 Mayıs’ları yaşadım.
Ama...
Özellikle İstanbul’un Taksim ve Taksim’e yakın coğrafyasında “olağan üstü hali andıran” bir gün geçirildi.
Zaman zaman turistlerin şaşkınlığına tanık oldum.
Bu manzaraya akıl erdiremeyen şaşkınlık içindeydiler.
Bariyerler, çevirmeler, engellemeler nedeniyle otellerine nasıl döneceklerini bilemiyorlardı.
1 Mayıs’ın sınırlarımızın ötesinde gazetelere, televizyonlara nasıl yansayacağını merak ediyorum.
...................
VE bir de...
“Şu yaşadığımız 1 Mayıs’ın toplumdaki siyasi yansımasını ölçecek kamuoyu yoklaması sonuçlarını...”