Güneri Cıvaoğlu

Güneri Cıvaoğlu

ngunericivaoglu@gmail.com

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

Yine “1 Mayıs” sendromu.
Türkiye insanı “mazoşist” değildir.
Bayramları coşkuyla kutlar.
Tuttuğu takımın galip geldiği gece sokağa fırlar, kornalar çalarak konvoylar düzenler.
Hele şampiyonlukta...
İki saz, bir darbuka çıkıp meydana oynamak için yeterlidir.
Nişanlar, düğünler...
Doğum günleri...
Neşeli ve şenlikli milletizdir vesselam.
...........................
Atatürk’ün psikolojisini yazan Prof. Vamık Volkan kitabında, onun bir özelliğini anlatır.
Kısaca yansıtayım:
‘Atatürk yaslı bir ailede doğdu.
Abisi ölmüştü.
Annesini neşelendirmeye çalışırdı.
Askeri okuldan izinli geldiğinde de bu çabasını sürdürdü.
Sonraları zihninde vatanını, yaslı anasıyla örtüşmüş gibi algıladı.
Balkan Savaşı, Birinci Dünya Savaşı, on binlerce -yüz binlerce- şehit, ata topraklarından zorunlu göçler, yoksulluk, yokluk...
İşgal yılları...
Ardından İstiklal Savaşı...
Onun acıları, yoklukları, şehitleri, yaralıları...
Türkiye insanı yorgundu.
Acı içine işlemişti.
...........................
Atatürk için bu travmanın üstesinden gelmek ilk hedeflerinden biriydi.
Özgüvenini yeniden kazanmış, mutlu bir ulus...
“Ne Mutlu Türk’üm Diyene” söyleminde onun anahtar sözcüğü vardı; “mutluluk...”
23 Nisan, 19 Mayıs, 30 Ağustos, 29 Ekim bayramları, hatta Kabotaj Bayramı...
1 Mayıs da 1923’te kutlanmaya başlandı.
Atatürk böyle bayramlarda Türkiye’nin her ilinde balolar düzenletirdi.
Fener alayları, resmi geçitler, havai fişek gösterileri...
23 Nisanlarda çocuk baloları da bu gelenek kapsamındadır.
Türkiye insanına yeniden coşku, neşe, mutluluk, özgüven yaşatmak...’
.............................
Peki...
Ya bu “1 Mayıs” sendromu?
“Her yıl 1 Mayıs gerilimini yaşamak” kader mi?
Endişe yüklü bekleyiş...
“Acaba ne olacak” sorularına takılıp kalmak...
İnatlaşma...
“Çatılan kaşlar, keskin bakışlar, yükselen tansiyon...”
Yukarıda yazdım.
Bu millet neşeyi, coşkuyu sever.
Millet aynı millet...
Yılın 364 günü böyle de sadece 1 Mayıs günü mü değişiyor?
Elbette hayır.
2 yıl önce bunu kanıtladı.
1 Mayıs 2011’de kutlamalar Taksim’de yapıldı.
Alkışlarla, neşeyle, keyifle kutlandı.
Ne taşkınlık, ne çevreye zarar...
Kimsenin burnu kanamadı.
............................
Türkiye hukuk devletidir.
Kanunlarla yönetilir.
Buna uymak gereği hukukun genel ilkesidir.
Öte yandan...
AİHM içtihatlarına göre önceden haber vermek koşuluyla toplantı ve gösteri özgürlüğü esastır.
Ayrıca...
Taksim kanunen “gösteri ve yürüyüş alanı” değil ama AİHM içtihadı da dikkate alınarak 1 Mayıs istisna olabilirdi.
Bunca gerilime ve tedirginliğe ne gerek var?
Üstelik 1 Mayıs yasağını kaldıran bu iktidar.
1 Mayıs’ı bayram ilan eden de...
2011’in 1 Mayıs’ında yaşanan güzellikten sonra Taksim’e izin vermemek dileriz ki tahrik etkisi yapmaz.
İşçilerimizin ve tüm emekçilerin 1 Mayıs bayramını yürekten kutluyorum.
Herkese “sağduyu”yu hatırlatmakta fayda görüyorum.