Portaxe’ın muhteşem manzarasında Haluk Levent, Derya Şensoy ve Ümit Erdim’le keyifli, müzikli sohbet...
90’lar... 90’lı yıllar deyince akla Haluk Levent geliyor... 93’te çıkarttığı “Yollarda” albümü...
Şeffaf Oda’ya, 90’lara damgasını vuran Yollarda Bulurum Seni’yle başlıyoruz...
90’lar dizisinin genç oyuncuları Derya Şensoy ve Ümit Erdim de eşlik ediyor.
Haluk Levent 90’lardan 2014’e; 14 albüm, 1000 konser, 2 kitap, yüzlerce ödül, yardım konserleri, iki tane rekor konser (on ikişer saatlik), onlarca çevre sosyal sorumluluğu sığdırdı...
“Yollarda Bulurum Seni”nin öyküsü şöyle:
‘Mahallede sevdiğim bir kız vardı. Abimle, kardeşim mahallenin kızlarını toplamışlar, gitar çalıyor, şarkı söylüyorlar. Bizim kız da orada... Kesişiyoruz... Sana şarkı yazacağım dedim. Aldım elime gitarı bir şeyler yapmaya çalıştım. Şarkıyı yazdım abime çaldım. ‘Buna şarkı mı diyorsun’ dedi. Kardeşime çaldım. ‘Abi sen voleybola devam et’ dedi. O şarkı hangisi biliyor musunuz? “Yollarda Bulurum Seni...” ‘
Ama ne şarkı 20 yılı aştı... Hala etkileyici... Haluk Levent’in tüm şarkıları birer klasik.
Konserlerinde doğaçlama şarkılar da yapıyor.
Şeffaf Oda’daki son şarkısını duyunca şaşırıp kalıyorum.
“Böyle şarkı hiç olur mu?
Böyle türkü hiç olur mu?
Deniz martı ve Şeffaf Oda’da...
Manzaraya doyulur mu?”
Ve Ümit Erdim’in programda oyunculuk başlangıcını anlattığı hikayeyi de ekleyiverdi anında şarkıya...
Haluk Levent klasiklerinden bir şiir de şarkının içinde:
“Arkadan geçen gemilerin görüntüsüne aldanma canım
Belki de ne yükler taşıyordur üstünde
Belki de hayatın omuzlarımıza verdiği en büyük acı keder...”
Haluk Levent’ten bu şarkı Şeffaf Oda’ya 10. yıl hediyesi...
Çalışma arkadaşlarımla çok teşekkür ediyoruz.
Mustafa ve Canısı
Ümit Erdim “90’lar”daki Mustafa karakteriyle büyük beğeni topluyor.
Taklit yeteneği tescilli... “Benzemez Kimse Sana” yarışmasının birincisi...
Şeffaf Oda’da “Bülent Ersoy, Zeki Müren, Tanju Okan, Volkan Konak, İbrahim Tatlıses” taklitleriyle keyifli dakikalar yaşatıyor.
Ümit Erdim olarak da şarkı söylüyor. Haluk Levent’ten tam not alıyor. Haluk, “kartımı vereyim” diye espri yapıyor.
Ümit, ayrıca otomobil yarışı tutkunu...
Rallide Türkiye üçüncülüğü var.
......................
Derya Şensoy’a“Amerika’da illüstrasyon eğitimi almışsın ama oyunculuk yapıyorsun” diyorum.
“Armut dibine düşer” diyor gülerek.
Ama resmi bırakmıyor. Yakında bir sergi açmayı planlıyor.
3 kardeş tiyatro sahnelerinde/kulislerinde büyüdü...
Abileri yönetmenliği, Ferhan ve Derya da oyunculuğu tercih etti...
Derya, “Babaya mı daha çok benziyor anneye mi?”
Cevap veriyor:
“İçimde bir Ferhan Şensoy da var zaman zaman, Derya Baykal da... Tabii ortak bir çalışma olduğu için herhalde...”
40’AR ‘ŞAT’ SU İLE SARHOŞLUK
4 kadın banka soymaya nasıl karar verir? İstanbul varoşunda bar işleten Dürdane (Fatma Gül’ün Suçu Ne filmindeki Mukaddes), ortaya votka şişesini koyuyor.
En yakın arkadaşlar Gülay (Meltem Cumbul), Bilge (Filiz Ahmet) ve Nihal (Özge Ulusoy) şatları art arda devirerek iyice kafaları buluyorlar. 4’ü de dertli...
Gülay kanser nedeniyle tek memesini aldırmış, diğer memesine de sıçrama olduğunu öğrenmiş.
Kredi borcu nedeniyle küçük tekstil atölyesine icra el koymuş.
Arkadaşı Dürdane de ödenmemiş kredi kartları ve faizlerinin borçlarıyla zaten batmış.
Gülay’ın kredisine kefil olduğu için Bilge’nin de evine icra bildirimi gelmiş.
Ev satılacak, annesi öfkeli.
Nihal ise Gülay’a kredi vermek için uğraşıyor ama kıdemli olduğu halde bu yüzden çalıştığı banka şubesine müdür muavini yapılmıyor.
.....................
Hep birlikte hem içiyor, hem “Batsın Bu Dünya”yı bağıra çağıra, yumruklarını masaya indirerek “sarhoş makamında” söylüyorlar.
Sonra...
Bir koca şişe votka daha...
Ve... Karar.
Nihal’in çalıştığı banka ertesi sabah soyulacak. Dönüşü yok.
Tangoların eşlik ettiği bir “kadın işi” banka soygunu izliyoruz.
Film güzel akıyor. Tatlı akıyor.
Görülmeli...
Filmden sonra Meltem Cumbul’la laflarken bir de kamera arkası bilgi notu.
Votka şişelerinde su varmış ama 40’ar şattan sonra sanki votkaları devirmiş gibi gerçekten kafaları “iyiymiş...”