Perşembe gecesi Milano'nun San Siro tribünlerindeydim. Inter - Benfica UEFA Kupası karşılaşmasını izledim. Muhteşemdi. Görkemli San Siro Stadyumu spor mimarisinin bir şaheseri. Atletizm pisti olmadığı için tribünler yeşil sahaya açılan fırın kapakları gibi...
Yüz bin taraftarın nefesi rüzgâr gibi esiyor, tezahürat, gök gürültüsü gibi sarsıyor.
Bu sahada Inter'in karşısında oynayan takımın vay haline...
Fakat... O gece hayret verici bir sessizliğe tanık oldum. Maç başladı. Dakikalar ilerliyordu.
Tribünlerde ne bir ses, ne bir nefes.
"Tık" yok.
Nerede o San Siro'yu cehenneme çeviren Inter seyircisi?
Tribünleri dolduranlar "ruhsuz" konu mankenleri mi?
Bu garip sessizliği, arka sıramda oturanlara - ki bunlardan biri de Inter'in sakat Danimarkalı futbolcusuydu - sordum...
İlginç bir cevap aldım:
"Lig maçlarında son haftalarda kötü oynayan Inter'e 10 dakika PROTESTO SESSİZLİĞİ kararı alınmış. 11. dakikada tribünler gök gürültüsü gibi patlayacakmış.
Benfica'ya, San Siro cehennemini göstereceklermiş..."
Gerçekten maçın tam 11. dakikası ile birlikte müthiş patlamalarla havai fişekler, maytaplar fırlatılmaya başlandı.
Tezahürat dalga dalga yükselerek, bu havai fişek gösterisinin lacivert göğü süsleyen yaldız yağmuruyla birlikte geldi.
Şimşek çaktığında, önce ışık görünür, gümbür gümbür ses sonra gelir ya... İşte öyle bir ışık ve ses tanrılarının sevişmesi bu.
İtalya, futbol seyrini de, bir güzel sanat dalı haline getirmiş.
İnanılmaz güzellikte ve hiç durmaksızın bir müthiş destek.
Ve birbirinden harika gollerle, Inter, sahadan 4 - 3 galip ayrıldı.
Bugün Türkiye'de yerel seçimler var.
Türkiye insanı, hepimizin bildiği nedenlerle bir protesto dönemi yaşadı.
Hepimizin bildiği araştırma sonuçları ortada.
Bugünü ben, "11. dakika" gibi görüyorum.
Öyle olmasını diliyorum.
Bugün, sandıklara gidilsin.
Demokrasi şenliği, demokrasi sevinci, havai fişeklerimiz olsun. Onların yaldız yağmuru altında, sistemin vazgeçilmez unsurları olan siyasi partilerimize destek, şimşek gibi çaksın, gök gürültüleri gibi yankılar yapsın.
Kırgınlıklar, küskünlükler ise "10 dakika protestosu" gibi artık geride kalsın.
Demokrasinin vazgeçilmez unsurları partileri yöneten kişiler değil, partilerdir.
Kalıcı olanlar, şu ya da bu isim değil partidir.
Demokrasinin kendisidir.
O halde 11. dakikada olduğumuz bilinciyle, coşkusuyla haydi sandıklara...