Güneri Cıvaoğlu

Güneri Cıvaoğlu

ngunericivaoglu@gmail.com

Tüm Yazıları

Güneri CİVAOĞLU

7. Cumhurbaşkanı Evren'e, 12 Eylül İhtilali'nin yıldönümü bağlamında sordum:
"17 yıl önce devirdiğiniz Süleyman Demirel'e şimdi - devletin güvencesi sizsiniz - diyorsunuz. 17 yıl içinde sizin değer yargılarınız mı değişti?... Demirel mi değişti?"
Gülerek cevap verdi:
"17 sene uzun zaman. İnsanlar değişiyor."
Kimin değiştiğini açık bıraktı.
Belki... İkisi de.

Anlattı:
"Cavit Çağlar'ın misafiriydim.
Cumhurbaşkanı Demirel telefon etti.
Çağlar - Kenan Paşam da burada; misafirimiz - dedi ve telefonu verdi. Sayın Demirel'e - kendisine iyi bakmasını - söyledim.
O gün 7 açılış birden yapmıştı. 7 açılış ve 7 konuşma, çok yorucu bir program.
Kendisine iyi bakmalı. Çünkü şahsı, rejimin güvencesidir. Ona bunu söyledim. - Türkiye, bir bunalımdan yeni çıktı. Bir yenisini daha taşıyamaz - dedim."
Evren,
nasıl bir bunalımı kastetmişti?
Açıkladı:
"Cumhurbaşkanı bunalımı... Türkiye, yeni bir Cumhurbaşkanı seçmek zorunda kalırsa, bunalıma girebilir ve bu yenisini de taşıyamaz."

Ne ilginç... İhtilalin başkanı olarak 17 yıl önce tank namlusuyla ve süngü ucunda iktidardan indirdiği bir siyaset liderine, Evren, şimdi "Türkiye'nin güvencesi sensin. Sağlığına iyi bak, kendini çok yorma" uyarısında bulunuyor.
Demirel de ona, teşekkürlerini iletiyor.
Türkiye çok mesafeler almakta.
Komplekslerini aşarak, kin tutmayarak, demokrasinin rüzgarında harmanlanıyor.
Gene 17 yıl önce, Cumhurbaşkanı Köşkü'nün o zamanki sahibi Kenan Evren'e de böyle bir sağlık uyarısı yapılmıştı.
Yazan merhum Vehbi Koç'tu.
Kısaca şöyle diyordu:
"Kendim ve şirketlerim için hiç bir isteğim yoktur.
Vatana ve millete lazımsınız.
Ama çalışma programınıza ve temponuza bakıyorum, çok yoğunsunuz.
Sağlığınızın bozulmasından endişe duyuyorum. Biliyorum... Yükünüz ve sorumluluğunuz çok büyük. Ama gene de tavsiyem, çalışma saatlerinizi azaltın, yemeklerinize dikkat edin, yürüyün ve hafif sporlar yapın."
Kelimelerde bazı değişiklikler olabilir ama mesaj buydu.
Dünkü konuşmamızda Evren'e merhum Koç'un bu uyarısını nasıl karşıladığını, söylediklerini yapıp yapmadığını sordum.
"Mektup beni duygulandırmıştı. Vehbi Bey gibi birinden gelen tavsiyeleri elimden geldiğince uyguladım" cevabını verdi.

12 Eylül için hala tenlerde hissedilen dikenleri tekrarlamayalım.
12 Eylül'ün bir kaledeoskop gibi, göze uydurup çevirdikçe, farklı görüntüler veren özelliklerini yıllarca yazdık.
Fakat böyle barış çiçekleri de var.
Güzel sözleri sürdürelim...
Örneğin, Evren'in, Demirel için bazı değerlendirmeleri var.
Şöyle diyor:
"Aslında ben, Sayın Demirel'i, 1980 iltihalinden önce de takdir ederdim.
Değerli bir insandı.
Mecbur olduğumuz için ihtilal yaptık. Mecbur olduğumuz için onu devirdik.
Yoksa, ihtilali istiyor değildik.
Demirel, iyi niyetle bazı yasaların çıkarılmasını istiyordu. Terörle mücadele için çok gerekli olan bu yasaları bir türlü çıkaramadı.
Ülke karışıklığa itildi.
Mecburen el koyduk."
Gerçekten, o tarihlerde zaman zaman çok geç saatlerde devrin Başbakanı olarak Demirel'in Güniz Sokak'taki evinin alt katında söyleşirdik.
12 Eylül'e çeyrek kala, bina önünde yığınlar halinde duran yüzlerce sarı renkli dosyayı gösterdi.
"Al bak" dedi.
Dosyanın her sayfasında bir yasadışı örgütün hücre evi ile ilgili bilgiler yer almaktaydı.
Hücre evin bulunduğu apartmanın dış görünüşü...
Camlarına mürekkeple çarpılar konulmuş, hücre evin bulunduğu katın işareti...
Evin iç planı...
Hücredekilerin her birinin tek tek vesikalık fotoğrafları, altlarında asıl isimleri ve kod isimleri...
Yandaki sayfada, bir baskın için gerekli bilgiler.
Demirel "işte Türkiye'nin terör topografyası budur. MGK'da generallere söylüyorum. - Toparlayın hepsini. Terörü kurutalım - diyorum.
Bana - önce bize yetki veren kanunu çıkartın. Biz ikinci Muğlalı olayının kurbanları olmak istemiyoruz - cevabını veriyorlar"
diye anlattı.
Ve şöyle devam etti:
"Ama istedikleri bu kanunu Meclisten geçiremiyorum. Muhalefet engelliyor."
Yani Evren ile Demirel, aslında o tarihlerde de birbirlerinden çok uzak değiller.

Ve gene ihtilalden demokrasiye uzanan bir köprüye işaret edelim.
7. Cumhurbaşkanı Kenan Evren, başta Demirel olmak üzere siyaseten yasaklı olan eski liderler için referandum yapılmasının siyaset mimarıdır. Öneri ona aittir.
Keşke Turgut Özal da Evren'in bu demokrasi adımına uyum sağlasaydı.
Referanduma karşı kampanyanın bayraktarlığını yapmasaydı.
Türkiye, bugün farklı olabilirdi.
Orta sağda belki DYP ile Anavatan arasında güç birliği kurulurdu, seçim dayanışması yapılırdı.
Refah Partisi'nin yükselişi ve merkezden uçlara savrulmalar olmayabilirdi.



Yazara EmailG.Civaoglu@milliyet.com.tr